Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada bir yargı paketi tartışılıyor. Aslında yargı var mı? Yok. Biz, hepimiz faili meçhul cinayetlerin işlendiği coğrafyadan geliyoruz. 1990'lı yıllarda, 2000'li yıllarda devletin güvenlik görevlileri giderlerdi, evin kapısını çalarlardı, üniformalı giyimleriyle kuşamlarıyla evden alıp götürürlerdi; üç gün sonra Fırat'ın, Dicle'nin kenarında cesetleri bulunurdu ve enselerine kurşun sıkılmış, bedenlerine de işkence yapılmış; böyle bir coğrafyadan geliyoruz. Şimdi, yeni taktiklerle yeni bir faili meçhul süreç yaşanıyor, yargıda faili meçhuller. İşte, siz kandan kanunlar yapıyorsunuz, siz bir düşman hukuku yaratıyorsunuz, muhaliflerinizi yok etmeye çalışıyorsunuz; bizim feryadımız bu. Bunun adı hukuk mukuk değil.
Aslında bugün bizim oturup yüz yıllık cumhuriyet dediğimiz süre içerisindeki bütün haksızlıkları ortadan kaldıracak, koşulsuz bir genel affa ihtiyacımız vardı ama siz bunları yapmıyorsunuz. İktidarlarınızı sürdürmek adına yargının etrafından dolanarak muhaliflerinizi susturmaya, korkutmaya çalışıyorsunuz. Vallahi size bir şey söyleyeyim: Sizin de diğer grupların arkasında da Kızıl Ordu olsa biz sizden korkmayız, biz büyük bir mücadeleden geliyoruz ama sizi sağduyuya, vicdana davet ediyoruz. Ülkenin bu tür uygulamalara ihtiyacı yok, bunları yaşadı.
Siz cezaevlerinde terör estiriyorsunuz ya, bir düşmanlık hukuku uyguluyorsunuz. Bakın, sevgili Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ayla Ata, Sebahat, Gültan, bütün arkadaşlarımız, bunlar sekiz yıldır cezaevinde. Selahattin'in ailesi Diyarbakır'da ama Selahattin Edirne Cezaevinde; Gültan'ın ailesi Diyarbakır'da, Gültan vallahi Kandıra'da. Şimdi, bu düşman hukuku değil de nedir? Sadece onlara değil ailelerine de aynı hukuksuzluğu uyguluyorsunuz.
Biz diyoruz ki... Bakın, arkadaşlar, sekiz yıl içerisinde Selahattin'in eşi ve çocukları tam sekiz yüz günlerini yollarda geçirmişler, haftada iki gün Diyarbakır'dan çıkıp Edirne'ye gidiyorlar. Siz bir hukuk devletinden bahsediyorsunuz sevgili arkadaşlar ama daha önce de buradan ne yaptınız, biliyor musunuz? Buralarda İnfaz Yasası'nın etrafından dolandınız; çeteye, mafyaya, özel aflar çıkardınız. Ya, ey AKP'liler, tabii anlıyoruz bunları. Sizde hiç mi vicdan yok ya, hiç mi Allah korkusu yok ya? Yani gücü olanları siz alıp, cezaevinden getirip buralarda VIP uygulaması yaptırdınız ya. Sizin hiç mi vicdanınız sızlamaz? Sizin hiç mi çoluk çocuğunuza karşı, hayata karşı, bu ülkeye karşı bir sorumluluğunuz yok? Hatta kimi, kimi...
FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Yasin Börü'nün katilleri nerede, Yasin Börü'nün katilleri?
SIRRI SAKİK (Devamla) - Konuşma, konuşma, dinle! Bakın, kimi mafya liderlerinin cezası bu İnfaz Yasası'na yetmiyordu. Oturdular, ne yaptılar -bak, sevgili kardeşim- bunu araştırın. Oturdular, hukukun etrafından dolandılar; altmış altı yılı -yerel mahkemenin verdiği kararı istinaf onaylamış, Yargıtay onaylamış ve ceza kesinleşmiş- o altmış altı yılı otuz iki yıla indirdiler ve tahliyeler gerçekleşti, sonra tekrar bir VIP karşılaşmasını hep birlikte izledik. Siz yargıyı bu hâle getirdiniz, siz yargıyı acımasız bir silah gibi muhaliflerinize karşı kullanmaya çalışıyorsunuz; bu yoldan vazgeçin. Siz bu Türkiye'yi, bu ülkeyi birlikte yönetemezsiniz. Sizin 28 Şubatla ilgili feryatlarınız var. Bütün feryadınız bir türban sorunu muydu? Vallahi, sizden önce şurada oturuyorduk. Merve Kavakcı'yla ilgili, türbanla ilgili ilk biz ayağa kalktık -yasal düzenlemeyi biz yapalım- elimizde Merve'nin posteriyle biz buraya geldik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sakik, lütfen tamamlayın.
SIRRI SAKİK (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Nerede bir haksızlık varsa o mağdurların safında saf tutuyoruz.
Size -bir tek- son sözüm... Şu Ankara'nın göbeğinde, bir cuma namazından, cumadan çıkarken ensesine kurşunlar yiyip katledilen bir insan vardı. Yarın cuma namazı var, hepiniz cuma namazına gideceksiniz; Allah'a secde edeceksiniz, secdeye giderken o olayı düşüneceksiniz -o olayı hep düşüneceksiniz- ve eminim, bu söz namazda sizin önünüze gelecek. Bu topraklarda kimin gücü varsa, kimin belinde silahı varsa cinayet işleyecek, dilediği zaman da yargıdan aklanıp çıkacak. Bunun adı yargı margı değildir, bunun adı yargısız bir infazdır. Bu, kandan kanunlardır.
Tekrar yüce Kurulu saygıyla selamlıyorum.