GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:29.02.2024

MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 16'ncı maddede grubumuz adına söz almış buluyorum.

Tabii, birçok konuşmalar yapıldı, değerlendirmeleri burada dinledik, farklı bir bakış açısıyla şu anda huzurlarınızdayım. Dönüşümlü mağduriyetler döneminin yeni bir ilavesini bu yasa teklifiyle beraber gerçekleştirmiş oluyoruz. Yani yakın siyasi tarihimiz aslında birçok mağduriyetlerle dolu. Bu mağduriyetleri gücü eline geçirenlerin zaman içerisinde bir diğer toplumsal kesime uyguladığı çok örnekleri yaşadık, bugün de iktidar olmanın verdiği konforlu alanla birlikte iktidar partisi yetkililerinin getirdikleri yargı paketinde, bütün uyarılara rağmen dikkate almadan, bu yargı paketi üzerinden yeni bir mağduriyet oluşturma durumuyla karşı karşıya olduğumuzun bilinmesini isteriz.

Değerli arkadaşlar, rövanşizm aslında, maalesef, yakın siyasi tarihimizde bize çok acı tecrübeler yaşattı. Rövanşizmin panzehri ise demokrasidir. Demokrasi, olduğu yerde, herkesin kendisini güvende hissettiği, herkesin fikrinden, düşüncesinden, dünyaya bakışından dolayı bir diğerine karşı tehdit oluşturmadığı ve güven içerisinde, adalet içerisinde yaşayabildiği bir anlam içerir. Rovanşizm işte bu noktada hepimizi yakın siyasi tarihte acı tecrübelerle karşı karşıya bıraktı ve demokratik bir anlayışla hareket etme zorunluluğumuz olmasına rağmen geçmiş tecrübelerden maalesef dersler çıkarmadığımızı görüyoruz. Yarın muhtemelen yine bu sekizinci yargı paketiyle alakalı açıktan veya gizli olarak "Yanlış yapmışız, keşke yapmasaydık." gibi itirafları duyma olasılığımız yüksek. Tabii, ondan sonra onu dokuzuncu yargı paketiyle mi, onuncu yargı paketiyle mi düzeltmeye çalışacağız o da ayrı bir tartışma konusu. Ayrıca, daha önceki konuşmalarda da ifade etmiştik, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yani bizim millî görüş hareketi olarak Başkanlık sistemine karşı bu zamana kadar, kuvvetler ayrılığı varsa, şeffaflık varsa, denge-denetleme varsa bir itirazımızın olmayacağını ifade etmiştik ama şimdi kuvvetler ayrılığı bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde olmadığı için onun sonuçlarını yaşıyoruz. Şeffaflık yok mesela, hepimiz şu anda bire bir otursak konuşsak, arkadaş, yani TMSF'ye devredilen şirketlerin kayyumlarının idari, mali, cezai sorumluluğu nasıl olmaz? Yani kendilerine emanet edilen bir şirketi, o şirket hakkında aldıkları...

(Uğultular)

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, hatibi duymakta zorlanıyoruz.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, lütfen hatibi saygıyla dinleyelim.

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Teşekkür ederiz Sayın Başkanım.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Nasıl bir cezai sorumluluk olmaz? Yani böyle bir yetki o kayyumlara nasıl verilir? Sonuç itibarıyla TMSF'nin kontrolüne geçen şirket son tahlilde bu milletin öyle veya böyle değeri anlamına gelmez mi? Yani bu mantık... Bire bir otursak konuşsak, işte kendinize göre bir açıklama yapmaya çalışacaksınız ama son tahlilde vicdanlı insanlarsınız "Böyle bir şey mümkün değil." diyeceksiniz ama TMSF'de kayyumların idari, cezai, mali hiçbir sorumlulukları yok arkadaşlar. Bu nasıl yargı paketinin içerisine "reform" adı altında konulabilir? Takdiri ben sizlere bırakıyorum.

Ayrıca dönüşümlü mağduriyetlerden bahsettik. Dönüşümlü mağduriyetleri ifade ederken tabii, biz Refah Partisi döneminde -burada beraber 90'lı yılları yaşadığımız arkadaşlarımız var- hangi ruh hâliyle gelişmelere tepki verdiğimizi gayet iyi biliyoruz. Anayasa Mahkemesi partimizi kapattığında nasıl bir düşünce dünyasında nasıl karamsarlıklara büründüğümüzü hep beraber biliyoruz ama son tahlilde o gün Anayasa Mahkemesi kararına uymamız gerektiğine dair kanaatimizi de Erbakan Hocamız net olarak ifade etmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayalım.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Ama bugün, arkadaşlar, yargının siyasallaşması tehdidiyle karşı karşıyayız. Lütfen yani şimdi başımızı iki elimizin arasına alalım şöyle bir düşünelim, 90'lardaki ruh hâlimizle bugün içinde bulunduğumuz ruh hâlimiz arasında -yani dün beraber yol yürüdüğümüz arkadaşlarımıza sesleniyorum- Allah aşkına bir uyum görebiliyor musunuz? O günkü mağduriyetler bugün güç ele geçtiği için bir başkasını mağdur etme hakkını veriyor mu bize arkadaşlar? Lütfen bunları bir kere daha değerlendiriniz, bu yargı paketine "reform" falan demeyiniz ve lütfen -"Siyasette kuru inada yer yoktur." demiş rahmetli Demirel- bir kere daha bu yargı paketiyle ilgili değerlendirmelerinizi yapınız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)