GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir selamı da ekranları başında bizi izleyen halklarımıza ve cezaevinde direnen mahpuslara yolluyorum.

Şimdi, günlerdir tartıştığımız sekizinci yargı paketinin aslında 22'nci maddesini konuşacağım. Neydi 22'nci madde: TMSF tarafından kişilerin hukuka aykırı bir şekilde aslında mal varlıklarına kayyum atanmasıydı. Şimdi, bu 22'nci maddeyle ilgili olarak baktığımızda maddede süreler sayılmış ve son fıkraya bir şey eklemişler. Şimdi, ilk kısmı için şunu ifade edeyim: Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6'ncı maddesine eklenmiş süreler zamana göre, usulüne göre aslında eşitlenmek istenmiş. Biz, bunun, aslında uygulayıcılar açısından, avukatlar açısından, yine vatandaşlar açısından olumlu bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz ama şimdi, bu maddenin devamında ne var? Şimdi, bu maddenin en sonuna öyle bir hüküm eklemişler ki akıllara zarar. Yıllardır, aslında AKP iktidarının hukuksuzluk karnesi ve yasa yapım tekniğine hâkim olduğumuz için artık ne zaman önümüze bununla ilgili bir madde gelse hinliklerini görebiliyoruz çünkü alicengiz oyunları bitmiyor bunlarda ama biz bunu bildiğimiz için çok rahat bir şekilde görebildik. Yanılmadık; sürelerle ilgili bu maddeye bunu eklemişler ve bu teklifi yaparken de öyle bir titizlikle yapmışlar ki Truva atı gibi araya sıkıştırmışlar "Belki olur, görmezler." diye ama bizden kaçmaz.

Madde metni zaten başlı başına keşmekeş, çöz çözebilirsen. Şimdi, Anayasa'da ve hukuk devletlerinde yasaların ilk özelliği nedir? Açık olmasıdır, herkes tarafından anlaşılabilir olmasıdır ve belirli olabilmesidir fakat baktığımız zaman, bırakın bir yurttaşın bile anlamasını, bir hukukçu olarak bile anlamakta zorluk çekiliyor.

Gelgelelim yasanın nedenine... Sayın Genel Kurul, süreler bölümüne sıkıştırdıkları son fıkrayla, aslında olağanüstü hâl zamanında kanun hükmünde kararnamelerle getirdikleri bir maddeyi tekrardan buraya getirip süreyi uzatmak istiyorlar. Bakın, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, 20 Temmuzdan sonra ne oldu? OHAL ilan edildi ve bu OHAL sonrasında da binlerce kişiyi mağdur eden kanun hükmündeki kararnameler çıkarıldı. Bu kanun hükmünde kararnamelerle birçok insan malından, evinden, yurdundan, yaşamından oldu ama hâlen, olağanüstü hâl bitmiş ama hâlen bu tutumda ısrar eden bir akıl var bu pakette.

Tam olarak, özetle bu madde ne diyor? Bu madde "OHAL'de milletin malına çökmek için darbeyi bahane ettik. Beş yıl süreyle mala çökme yasasını kanun hükmünde kararnameyle çıkardık, şimdi de bunu beş yıl daha uzatıp devam ettiriyoruz." maddesidir, bunun başka hiçbir açıklaması olamaz.

Ben size örneğini anlatayım. Devlet, hakkınızda belli suçlardan soruşturma ve kovuşturma başlatıyor, bu başlatmış olduğu kovuşturma ve soruşturma sırasında diyelim ki sizin bir şirketiniz var, diyor ki: "Soruşturma ve kovuşturma bitene kadar ben bu şirkete bir tane kayyumu atarım." Şimdi, atamakla bitiyor mu? Bitmiyor. Günün sonunda siz beraat etseniz bile, bu kayyum sizin malınızı talan etmiş olsa bile "Ben bu kayyuma ceza vermem, mali olarak sorumlu tutmam, adli olarak bir şey yapmam; yargılamam, denetlemem, bir zırh koyarım." Birçok dünya ülkesinde cumhurbaşkanına, başbakanlara, bakanlara bile bu yetki verilmez ya! Bir savaşta dahi bir kişiye, bir kuruma, bir yetkiliye böyle bir yetki verilemez; bu bir akıl tutulması maddesidir diyoruz.

Yine, bu zihniyeti AKP Hükûmeti devam ettiriyor. Neden devam ettiriyor? Çünkü kayyum en iyi bildiği şeydir bu AKP Hükûmetinin, pratiğidir, olmazsa olmazıdır. Ne yaptılar? Kürdistan coğrafyasını talan ettiler kayyumlarıyla, şimdi de gelmişler "Halkın malını beş yıl daha uzatalım, bir talan da buradan yapalım." diyorlar. Siz ne yaptınız? Siz yine bu kayyumlarınızla ne yaptınız? Milletin seçme ve seçilme hakkını gasbettiniz mi? Ettiniz. Bu kayyumlarınız ne yaptı coğrafyamızda?

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hizmet.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Talan etti mi? Etti.

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hizmet ettiler.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Tespihler, baklavalar, ye ye bitmeyen şeyler yaptı mı? Yaptı.

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Hizmet ettiler.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Hem oyunu gasbettiniz hem iradesini gasbettiniz hem kürdistan coğrafyasını talan ettiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz? "Soruşturması olan kişilerin de malını talan ederiz." diyorsunuz.

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Kaldırımların altındaki bombaları çıkardılar.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Aynı zihniyetsin zaten, kayyum zihniyetisin ve burada otuyorsun sen zaten.

Neyse...

YAHYA ÇELİK (İstanbul) - Allah'a şükürler olsun.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Evet, Allah'a şükürler olsun(!) İşte, siz bu zihniyetten beslenen insanlarsınız.

Ve bunca talana rağmen hâlen ısrarlı bir şekilde bu madde geçirilmek isteniyor. Neden peki? Ben size nedenini söyleyeyim, siz buna cevap veremezsiniz, bu uzatmanın cevabını veremezsiniz. Ben cevabını size söyleyeyim: İktidarınızı koruyabilmek için, iradenizi tam da mafyacılara, çetecilere, bu şekilde militarizmi savunan kişilere teslim ettiğiniz için ısrarlı bir şekilde bu zihniyeti, bu aklı devam ettirmek istiyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kunt Ayan, lütfen tamamlayın.

DİLAN KUNT AYAN (Devamla) - Böyle bir madde kabul edilirse eğer, buranın bir hukuk devleti olmadığını bir kez daha tescilleyeceksiniz. Burada aslında hukuktan bir eser kalmadığını bir kez daha tescilleyeceksiniz. Bırakın hukuk devletini, bir arada yaşayan bir grup insan bile böylesi bir zırhı, böylesi bir cezasızlık politikasının kimseye verilmesini kabul edemez, etmez.

Ama sonuç olarak, biz size şunu söylüyoruz: Bu kayyumcu anlayışınıza, bu talan zihniyetinize, bu halkın malına çökme isteğinize halkımız 31 Martta sandıklarda size cevap verecek; buradan böyle atıp tuttuğunuz şeyleri de göreceksiniz, kürdistan coğrafyasından da defolup gideceksiniz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)