GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turist Rehberliği Meslek Kanunu ile Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:72
Tarih:17.04.2024

ÖZNUR BARTİN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkede hak, hukuk, adalet en çok aranan değerler hâline gelmiştir. Halkın en çok özlemini çektiği ve sesini duyuramadığı bu değerlere dair talepler artmış, hayati bir mesele olmuştur. Bu ülkede, insanlar yaşamlarından kaygı duyar hâle gelmiş, can güvenliği kalmadığı gibi, cana kastedenler arasında sözüm ona devletin güvenlik güçleri yer almıştır. Polisin, askerin şiddeti, işkencesi artık arşa çıkmıştır. Bu şiddete, işkenceye, hukuksuzluğa 3 Nisanda Van'da Sanat Sokağı'nda bizzat kendim tanık oldum ve görüntüledim. Henüz 15 yaşlarındaki bir çocuğun gözaltına alınırken polis tarafından yüzünün nasıl dağıtıldığının ve nasıl kan revan içinde bırakıldığının kaydı mevcuttur; bu, yapılan şiddetin sadece belgelenebilen bir örneğidir.

Bildiğiniz gibi 31 Mart yerel seçimlerinde Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanlığına seçilen Abdullah Zeydan arkadaşımızın mazbatası verilmeyerek YSK eliyle Van halkının iradesi gasbedilmek istendi. Bunun üzerine Van halkı başta olmak üzere vicdan sahibi herkes büyük bir duyarlılık gösterdi, demokratik protesto hakkını kullandı, bu gasba izin vermedi. Birçok kentte kadın, genç, yaşlı, binlerce kişi Van halkının iradesine sahip çıkmak adına sesini yükselterek YSK'nin bu kararından vazgeçmesini sağladı. Bu eylemlerde sadece Van'da yaklaşık 268 kişi gözaltına alındı, birçoğu hukuksuzca tutuklandı. Bunlardan birisi de gözaltına alınırken tüm haklılığını gülüşüyle, duruşuyla ortaya koyan 17 yaşındaki Muhammed Orhan'dır. Hakkında hiçbir delil, görüntü bulunmayan Muhammed için "göz takibi" diye soyut bir delil uyduruldu ve örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandı, tutuklandı. Sevgili Muhammed'in gülüşü, duruşu size dert olmaya devam ederken dün serbest bırakıldığını da öğrenmiş olduk.

Konuşmamda asıl üzerinde durmak istediğim konulardan biri de bu eylemlerde, özellikle seçim bölgem Hakkâri'de, gözaltında ve sonrasında yaşanan hukuksuzluklardır. Hakkâri'de 15, Yüksekova'da 29 kişi gözaltına alındı, 18'i hukuksuzca tutuklandı. Gözaltına alınanların yüzündeki, vücudundaki darp, işkence izlerine dair avukatların, ailelerin beyanları ve doktorların raporları var. Ayrıca, Yüksekova'da gözaltındaki işkence ve kötü muameleye bir yenisi eklendi. Gözaltındaki yurttaşlara duvardaki bayrağa gözünü kırpmadan saatlerce bakma dayatıldı, en ufak kıpırdamada fiziki işkence devreye konuldu, gözaltına alınanlar bu yaşananları daha sonrasında bize ilettiler.

Bu Meclise çağrımızdır: Bir komisyon oluşturalım ve gözaltı merkezlerinde yaşananları tek tek araştıralım, ülkenin ne kadar hukuk devleti olduğunu o zaman görelim. Hakkâri başta olmak üzere bölgenin kentleri, kolluğun suç mahalli hâline gelmiştir. Buralarda uygulanan kanun değil; polisin, askerin keyfîliğidir; hak bilmezler, hukuk tanımazlar.

Daha birkaç gün önce, Şemdinli Şapatan köyünde, köy minibüsündeki yolculara askerin düşmanca tavrının görüntülerini izledik. Şapatan'da asker "kimlik kontrolü" adı altında yolculara hakaret ediyor, tehditlerle birlikte silahından ateş ediyor; tam bir vahşet, tam bir cinnet hâli.

Şemdinli'de buna benzer tablo defalarca yaşandı, yaşanıyor. 6 Ağustos 2017'de Şapatan'da Özel Harekât timlerince yapılan aramalarda köylülere yapılan işkencenin görüntüleri hâlâ hafızalarda. Bunlar, Şapatan'da askerin köy halkına uyguladığı işkencenin fotoğraflarıdır. Peki, bu halk size ne yaptı? Bu halka olan kininizin, düşmanlığınızın nedeni nedir? Nedeni sadece Kürt olmaları mı, boyun eğmemeleri mi; haklarından, kimliklerinden, dillerinden, kültürlerinden, topraklarından vazgeçmemeleri mi; "Biz de varız, bu toprakların sahibiyiz." demeleri mi, mücadelelerinde ısrarcı olmaları mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bartin, lütfen toparlayın.

ÖZNUR BARTİN (Devamla) - Evet, düşmanca tutumunuzun nedeni tam da budur fakat bir kez daha vurgulamak istiyoruz: Bu zulme bir an önce son verin; tekçi, militarist, faşist zihniyete ve onun emrindeki polisin, askerin halkımıza yaşattıklarına son verin, gereğini yapın.

Kendini sorumluluk sahibi gören, vicdan sahibi bilen, hukuk ve adaletten yana tavır alan herkese buradan çağrımızdır: Bu zorba, baskıcı, talancı, hukuk tanımaz düzene karşı ortak mücadelemizi büyütelim. İktidarın ve emrindekilerin haksız, keyfî tutumlarının önüne geçelim, hesabını soralım. Unutmayalım ki en büyük başarı, en onurlu mücadele bu topraklarda halkımız ve çocuklarımız için, güzel günler için verilen mücadeledir; adalet ve toplumsal barışın güçlenmesinin mücadelesidir.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)