GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:75
Tarih:24.04.2024

AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Tabii, bugün, 23 Nisanın akabinde geçen hafta belirlenen gündemimizi takip ederek Maden Kanunu'yla ve enerjiyle ilgili düzenlemeleri muhtevi kanun görüşmelerini başlattık. Doğrusunu söylemek gerekirse, kendi mehabetinde devam ederken görüşmeler, burada haksız birtakım iddialar ortaya konuldu, iftira niteliğini haiz yaklaşımlar sergilendi, bununla ilgili de birtakım açıklamalar yapmak zarureti hasıl oldu; o sebeple de huzurunuzdayım. Biraz evvel yapılan konuşmada ve daha önceki yapılan konuşmalarda farklı konulara temas edilerek AK PARTİ Grubumuza, Hükûmetimize dair farklı değerlendirmelerde bulunuldu. Bunlarla ilgili bazı değerlendirmelerimi sizlerle ve kamuoyuyla kısaca paylaşmak istiyorum.

En sondan başlarsak Antalya'da teleferik kazası münasebetiyle mahkemeye intikal eden hususta "Mahkeme, yargısal bir değerlendirme değil de siyasi baskı sonucu bir karar vermiştir." şeklinde nitelendirmede bulunuldu. Bunun üzerine de karşılıklı atışmalar ve daha sonra farklı -daha önce muhatabı tarafından da "Hodri meydan!" denilerek ispata davet edilen- hususların tekrar gündeme getirilmesi durumu söz konusu oldu. Şunu ifade edeyim: İşinize gelmeyen hususlarda yargı kararlarını siyasi olarak nitelendirip bütün bir yargı camiasına, Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti vasfına bu tür bühtanlarda bulunmak, gerçekten milletimiz adına karar veren yargıyı rencide etmektedir, devletimizi rencide etmektedir, milletimizi rencide etmektedir. Mutlaka yanlış kararlar her zaman eleştirilebilir; kendi içinde istinafıyla, bölge idare mahkemeleriyle, adliye mahkemeleriyle, Yargıtayıyla, Danıştayıyla, adli veya idari yargısal süreçler kendi sistematiği içerisinde görülür. Bahse konu teleferik kazasında ortaya çıkan tablo nedir? İdari ve adli soruşturma derhâl başlatılmış ve mahkeme bu konuyla ilgili sürece nezaret edecek, savcılık da iddianamesiyle ilgili tabii ki durumun ne olup olmadığıyla ilgili maddi durum tespitine ilişkin, kimlerin sorumlu olduğuna ilişkin, kimlerin bu konuda ihmali bulunduğuna ilişkin ve kimlerin bu kazada etkili olduğuna ilişkin bir bilirkişi tayinine gidiyor ve yerel seçim ve bayram bahaneleriyle ağır bakımda teklif edilen makaraların değişiminin ötelendiği, 156 kalem parçanın değişmesi teklif edilmesine rağmen 19 parçanın değiştirilmesiyle yetinildiği yönünde bilirkişi raporu hazırlanıyor ve buna istinaden de ilgili yetkili, sorumlu kişilere ilişkin bir mahkeme kararıyla bir tutukluluk söz konusu oluyor. Olay bu kadar bedihi ve açıkken -siyasi sıfatı haiz olması münasebetiyle herhâlde- kendisinin siyasi sıfatı haiz olması münasebetiyle mahkemenin yargısal nitelikli kararını, teknik bilirkişi raporuna dayanan hukuki kararını siyasi olarak nitelendirmek, bu, yargıya iftiradır. Değerli arkadaşlar, önce bunu bir tespit edelim ve bu konuda asla ve kata burada ifade edilen konulara, değerlendirmelere katılmadığımızı; bunun bir siyasi karar değil bir mahkeme kararı, yargısal nitelikli ve hukuki bir karar olduğunu ifade edelim.

Sömürge madenciliğinden bahsedildi mesela. Sonuç itibarıyla Türkiye'nin topraklarının altında veya üstünde ne varlık varsa bu millete aittir, bu devlete aittir ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde bu süreçler idari ve hukuki denetimlere de açık bir şekilde her zaman hem kamuoyunun hem de ilgili mercilerin denetimiyle işletilmektedir. Bu konuda herhangi bir yolsuzluk, bir yanlışlık varsa hep beraber, buyurun, onun üzerine gidelim. Sistem kendi içinde işliyor ancak birtakım siyasal nitelendirmelerle Türkiye'nin varlıklarına, bu millete, bu devlete ait olan varlıklarına, madenciliğe "sömürge madenciliği" diyerek devlete hakarete, millete hakarete, Hükûmete hakarete yönelik bir söylem olarak kullanmak hiç kimseye bir şey kazandırmaz, sadece kaybettirir emin olun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Birazdan rakamları vereceğiz.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İmzaladığınız anlaşmalara bakın.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu konuda şunu ifade ediyorum: Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir ve devlet her zaman bu konuda hukuki, idari müşfik yüzünü göstermiştir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hiç görmedik, hiç görmedik o hukuk devletini. Hukuk devleti bu mu Sayın Akbaşoğlu? Hukuk devleti bu mu? Bu mu hukuk devletiniz? Bu mu hukuk devleti?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu konuyla ilgili de şunu ifade edeyim: Bakın, bu konuda zikredilen hususlara ilişkin kayyum meselesiyle ilgili de farklı meseleler gündeme getirildi.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bu mu hukuk devleti?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Anayasa'nın 127'nci maddesi ve Belediye Kanunu'nun 45, 46 ve 47'nci maddeleri çerçevesinde bu konuda Anayasa ve ilgili mevzuat terörle iltisaklı olan herhangi belediye başkanı ve kamu kurumu niteliğinde...

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Anayasa 127'yi okumamışsın! Okumamışsın Anayasa 127'yi! Bak, öyle bir şey yok! Yok, öyle bir şey! Bak, öyle bir şey yok! Öyle bir şey yok! 127'yi oku!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - 127'nci maddesinde var. Açın, bak, 127'nci maddeyi okuyun.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Aç, oku 127'yi!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Siz okuyun bak!

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Yalan söylüyorsun! Yok, öyle bir şey burada! Burada öyle bir şey yok! 127 burada!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Biraz sonra size söz verilsin. 127'nci maddesinde ne diyor? İçişleri Bakanı mahallî idarelerle ilgili organları hukuka aykırı davranışları söz konusu olduğu takdirde açığa alma imkânına sahip.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Böyle bir şey yok, salla! Yok öyle bir şey!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Anayasa'nın 127'nci maddesi ve Belediye Kanunu'nun ilgili maddeleri bu konuda...

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - İşte, burada, aç, oku! Şimdi okuyacağız sana 127'yi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bakın, şunu söyleyeyim: Anayasa'nın 127'nci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 47'nci maddesine istinaden belediye başkanları görevden uzaklaştırılıyor ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde valiler belediye başkan vekili görevlendirmesini yapmaya yetkili kılınıyor.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Fiilî duruma yasal bir şey bulmaya çalışmayın. Hukuksuz bir işlem yaptınız. Kayyumu savunuyorsunuz ya, bunu savunuyorsunuz ya, ayıp ya! Kayyumu savunan iktidar olarak tarihe geçtiniz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla İçişleri Bakanlığınca Anayasa'da ve diğer mevzuatta tanımlanan yetkiler çerçevesinde belediyelerin terörden arındırılmasına yönelik kullanılan görevden uzaklaştırma yetkisi, haklarında uzaklaştırma tedbiri uygulanan ilgililer tarafından defalarca idari yargıda dava konusu yapılmış; yargı mercilerinin bugüne kadar verdiği kararlar, İçişleri Bakanlığının görevden uzaklaştırma ve görevlendirme kararlarının hukuka uygun olduğunu göstermiştir.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Gerçi başınızda siyasi bir kayyum var, kayyumu benimsemeniz normal tabii yani!

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ya, sizin İçişleri Bakanınız itiraf etti, itiraf; hukuksuzluğu itiraf etti!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu çerçevede şunu ifade etmek isterim ki hakikaten belediyenin imkânlarını vatandaşa değil de dağa, teröre, gayrimeşru işlere ayıranların...

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sen git onu kayyumlarına sor, onu git kayyumlarına sor! Van'daki 8 milyarın hesabını sor! Bir tane soruşturma yok, bir Sayıştay raporu yok!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - ...bütün bu konularda milletin çocuklarının parklarına, asfaltlarının sıcak asfalt şekline dönüştürülmesine, spor sahalarına, otoparklara ve birçok kütüphaneye, yurtlara dönüştürülerek hizmetlerin ortaya konulduğu herkesin malumu. Bunu orada yaşayan herkes görüyor, biliyor ve yaşıyor.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Görüyor, size cevabını verdi 31 Martta.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sonuçta, her bir olayı kendi bağlamından kopartarak, tamamen çarpıtarak ortaya konulmasını tabii ki kabullenemeyiz. Küçücük bir laf atılmasını dahi tahammülsüzlükle karşılayan muhalefet yaklaşımının bizler tarafından nasıl bir metanetle, dirayetle karşılandığını -lütfen- kamuoyunun takdirine sunuyorum.

Bakın, mülakatlarla ilgili mesela konuşuldu gün boyunca, buna dair önergeler verildi değil mi? Grup önerileri verildi. Sayın Özgür Özel'in açıklamaları var, değerli arkadaşlarımız kendi linkinden, kendi sayfasından ulaşabilir. Konuşmasında ne diyor biliyor musunuz? "Liyakate önem verin, mülakat yapın. Hele hele eş dost akrabayı sakın belediyelere doldurmayın." diyor. Bunu CHP'li belediyelere söylüyor ama bakıyoruz, İstanbul'da, farklı illerde eş dost, ahbap çavuş ilişkisi, kardeşler, ağabeyler, yakınlar; her biri belediyede yetkili bir göreve getiriliyor. Bir kere de gelip burada onlarla ilgili lütfen değerlendirmelerinizi yaparsanız aslında kendi yaptıklarınızı AK PARTİ'lilere pas etmeye dönük bu yaklaşımınızdan belki vazgeçersiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Tertemiz çocuklar, tertemiz çocuklar, tertemiz çocuklar(!)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Evet, değerli arkadaşlar, tabii, birçok konu var, şunu ifade edeceğim: Bu manada, biraz evvel değerli eski Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza dönük sözleri hep beraber tutanaklarda tabii ki görmüş oluyoruz. Şimdi, o konuda "Hodri meydan!" diyerek, o iftirayı atanlara, o iddiaları, iftiraları ortaya koyanlara "Hodri meydan!" diyerek "Bunu ispatlamazsanız müfterisiniz ve yalancısınız." demişti; tekrarladı bu hakikati. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla kendisine yapılan haksızlıkla ilgili iddiaların, iftiraların tekrar gündeme gelmesi durumunda bundan tabii ne olabilir? Ancak bu iftiraları tekrarlamak ve "Çamur at, izi kalsın." demek milletvekili arkadaşlarımızın hiçbirine yakışmaz. Değerli arkadaşlar, siyaset önce ahlak ve maneviyat temelinde yükselmelidir ve bu manada bizim siyaset anlayışımızın, siyaset felsefemizin paradigmasında hakikat ve ahlak anlayışı yatmaktadır. Dolayısıyla bu konuda o talihsiz cümlelerin geri alınmasının doğru olduğu kanaatimi tekrar ifade etmek isterim.

Bu konuda hakikaten birçok iftiraya maruz kalıyoruz. Olaylar çarpıtılıyor, başkalaştırılıyor, söylemler bağlamından kopartılıyor. Bunlarla ilgili, işleri fazla uzatmadan, hemen şurada ayağa kalkıp sadece tutanaklara bir kayıt olsun diye geçmesi için söylediğimiz bir cümlemize bile tahammül edilemiyor.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ya, çok mağdursunuz gerçekten, çok mağdursunuz(!)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Çok mağdursunuz, çok mağdursunuz, çok(!)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Heyhat, nerede hakikat anlayışı, nerede hakikat anlayışı? Bakın, emin olun, ben şu konuşmayı, yirmi dakikalık konuşmayı yapmayacaktım.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Keşke, keşke... Çok talihsiz oldu, keşke yapmasaydınız!

BAŞKAN - Doğru, doğru, yapmayacaktınız, evet.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bakın, bu konuda Divana... Kendi mehabetinde gidiyor. Dolayısıyla, grup adına daha önce bildirdiğimiz yirmi dakikalık konuşmamı geri çekecektim.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Grup Başkan Vekili olarak karıştıranlara müdahale etmeyene kadar öyle gidiyordu, yol verdiğinize kadar öyle gidiyordu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ancak farklı yaklaşımlar olunca, gerçekten burada hakikat dışı iftiralar açıkça ortaya konulunca huzurunuza çıkıp bu konuyla ilgili değerlendirmelere çeşitli atıflar yapmak zarureti hasıl oldu, bunun şahidi de Başkanlık Divanıdır.

Şunu söyleyeceğim değerli arkadaşlar: Bakın, evet, konuşuldu, birçok görüntü söz konusu oldu. Arkadaşlar birtakım magazinsel hususlara değindiler. Yine, son konuşmacı bazı olayları kendi bağlamından kopararak, birtakım atıflarda bulunarak, işin magazine dökerek kendi yaptıkları, kendi gruplarından neşet eden birçok hadisenin üstünü kapatmak noktasında psikolojideki o yansıtma mantığının...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Kapatma, kapatma! Örnek ver, kapatma! Bizimle ilgili hiçbir şeyi kapatma, uzun uzun anlat.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - ...bir metodolojisi anlamında bir başka noktaya getirmek istedi.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Kürsüdesin anlat! Bizimle ilgili ne varsa anlat!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ancak emin olun, bakın, o CHP'nin binasının alınmasına dair, efendim "Bu paralar var." denilen o kuleler var ya, hani daha önce "İSKİ Gate" skandalıyla gerçekten İstanbul'u muazzam bir derecede bir büyük yoksunluğa, susuzluğa dönük yaptıklarınız var ya veya biraz evvel mülakatlarla ilgili çok değerli arkadaşımın ifade ettiği Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay zamanında "Tabii ki 3 bin hâkimi MHP'lilere mi verecektik? Tabii ki SHP'lilere, CHP'lilere verecektik." sözlerini unutan sizler var ya, kendi yaptıklarınızı bize yamamaya çalışmayın, çalışmayın! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Senin başka ezberin yok mu ya? Senin başka ezberin yok mu?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bakın, şunu ifade edeceğim...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Akbaşoğlu, adam öleli on yıl oldu, sen utanmaz bir yalancısın! Sen ne utanmaz bir yalancısın!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu noktada şunu ifade ediyorum...(CHP sıralarından gürültüler)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Adam öleli yirmi yıl oldu! Sen ne utanmaz bir adamsın!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bakın, o para kuleleri var ya, o para kuleleriyle hakikaten o sizin gündeme getirdiklerinizin misliyle büyük büyük yolsuzlukların ortaya konduğu apaşikâr bir gerçektir.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen yalancı bir adamsın! Doğru konuş, doğru! Yalancısın sen! Hâlâ sen kendi pisliklerini örtmeye çalışıyorsun! Utanmaz adam!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu, yargıya intikal eden ve hakikaten ilgili yetkililerin, Cumhuriyet Halk Partisindeki yetkililerin, o gün kurumsal avukatı olan beyefendinin "Biz CHP'yle ilgili İstanbul İl Başkanlığına ait ödemeyi banka havalesiyle, banka yoluyla yapmıştık." dediği hâlde...

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Grup Başkan Vekili kürsüden iftira eder mi ya! Grup Başkan Vekilliğini de ayaklarının altına aldın ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - ...bunun üzerine yatıp oradaki para kulelerinin kara para aklama mı yoksa gerçekten farklı farklı noktalarda mı değerlendirildiği yargısal incelemeler neticesinde mahkeme kararıyla ortaya konacaktır.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sen var ya tüm pisliklerin, ahlaksızlıkların üzerini örtmeye çalışıyorsun!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Şunu ifade edeyim: İliç maden kazasıyla ilgili... Tabii, bu kazada cansız bedenine ulaşılan vatandaşımız için Allah'tan rahmet diliyoruz, bütün madenlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımız için Allah'tan rahmet diliyorum.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Aklına geldi yani aklına geldi konuşmak.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - İliç'le ilgili şunu söyleyeyim: Bakın, martın sonuna doğru bütün partiler komisyon kurulmasını müştereken daha önce belirleyerek herkes kendi Komisyon üyesini teklif etti ve bugün de İliç Komisyonu toplandı, meseleleri ele aldı; üç ay, artı bir ay ilave edilmek suretiyle dört aylık bir çalışma imkânına sahip. Ancak bu konuyla ilgili idari ve yargısal süreçler derhâl başlatıldı.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Komisyon ilk kez bugün toplandı, ne anlatıyorsun ya! Bugün toplandı ya, ne anlatıyorsun! Yetmiş bir gün geçti.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu konuda zaten bir gecikme söz konusu değil. Neymiş efendim? Bu Komisyonun geciktirilmesinin sebebi 31 Mart seçimlerine ilişkin bunların gündeme gelmesini engellemek içinmiş. Yahu, sizin ağzınızda zaten torba yok ki, fermuar da yok, istediğinizi söyleme hakkına sahipsiniz, her zaman bunları yalan yanlış zaten söylüyorsunuz ancak olayı çarpıtmaya gerek yok. (CHP sıralarından gürültüler)

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - O torba sizde var Başkan, sizde!

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - O "fermuar" sözünü aynen iade ederim sana, senin ağzında fermuar olabilir ancak; edepsizleşmeyelim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bakın, İliç'le ilgili Komisyonun bugüne kalmasının nedeni, seçim çalışmaları münasebetiyle Meclisin 1 Mart itibarıyla ara vermesidir.

GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - 22 Şubat, 22 Şubatta Komisyon tamamlandı; ne anlatıyorsun, kime anlatıyorsun! 22 Şubatta Komisyon tamamlandı.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, bu konuda emin olun, başka bir niyet, başka bir yaklaşım da asla ve kata söz konusu değildir. Bu manada yapacakları iş nedir Komisyon üyelerinin? Bu konuda Başkanlık Divanı da AK PARTİ'li, CHP'li, bütün diğer partilerin de katılımıyla oluşturulmuştur, müştereken, bir konsensüs üzerine oluşturulmuştur ve bu çerçevede de herkesin temsiliyetine dikkat edilmiştir. Ne yapacak bu Komisyon? Akademiayla bir araya gelecek, sivil toplumla, kaza mahallindeki ilgili idarelerle, şirketlerle bir araya gelecek; tekrar böyle olaylar olmaması amacıyla, orada yaşanılanlardan hakikaten dersler çıkarıp bundan sonraki süreç yönetimlerine ilişkin Meclisimizin denetleme vazifesini yerine getirmek suretiyle tavsiyelerini, bu konudaki değerlendirmelerini bizlerle ve kamuoyuyla paylaşacak değerli arkadaşlarım.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Raporu bekledikten sonra bu yasayı keşke getirseniz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bu konuda, bunun dışında zaten başka bir fonksiyonu yok, yargılama mercisi değil komisyonlar ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Komisyon kuruyorsunuz, önce yasayı getiriyorsunuz; ne güzel(!)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Efendim, sonuç itibarıyla, bu konuyla ilgili yargı zaten olayın üzerindedir, bu konuyla ilgili tutuklamalar yapılmıştır ve süreçler de kendi içinde yürümekte ve devam etmektedir.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bekliyorduk imzası olanın da tutuklanmasını.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Şunu ifade edeceğim: Burada Kürt düşmanlığından bahsedildi. Şunu söyleyeyim: Biz Türklerin, Kürklerin, Arapların, insanlığın dostu partiyiz, insanlığın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ Kürtlerin dostu bir parti.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Gölge etme, başka ihsan istemez.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Kürtlerin düşmanı kim? Sözde "kürdistan" adı altında büyük Ermenistan ve büyük İsrail için bir maşa olan, vekâlet savaşı yapan PKK-PYD/YPG'dir Kürtlerin düşmanı ve onlara yataklık yapanlardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum efendim, son.

BAŞKAN - Tekrar ek süre veremiyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Evet, şunu söyleyeyim: Yani, biz ne yaptıysak bu millete inandığımız değerler adına ve 85 milyon insanımızın Türk'üyle, Kürt'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle; bütün insanlığın dostu olarak elhamdülillah şimdi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, kendi pisliklerini örtmek için, kendi rezilliğini örtmek için konuşuyorsun. Akbaşoğlu, yazıklar olsun sana da, yazıklar olsun sana!

BÜLENT KAYA (İstanbul) - Yaptığın eylem kanunsuzdur, kürsüyü boşalt Sayın Akbaşoğlu!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) ...ve tam bağımsız Türkiye'yi gerçekleştirme hedefini, 1920'de, 23 Nisanda, Meclisi kurduktan sonra bu hedefi gösteren kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk'ün bu hedeflerini Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları gerçekleştirdi.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)