Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 76 |
Tarih: | 30.04.2024 |
MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben de biraz önce aldığımız acı haberden dolayı şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, milletimize başsağlığı temenni ediyorum.
Sayın Başkanım, Saygıdeğer Genel Kurul; geçen hafta son çalışma gününde Maden Kanunu'yla ilgili görüşmeler yapılırken benden sonra konuşan Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu Bey benim konuşmama atfen "Maden kanun teklifiyle ilgili Saadet Partisi Grubu olarak hiçbir bilgimiz yok." şeklinde bir ifade kullandığımı buradan ifade etti. Grup Başkan Vekilimiz o gün gerekli açıklamayı yaptı ama ben de tutanaklara tekrar baktırdım. Tutanakta benim böyle bir ifadem yok; bunu tekrar burada belirtmek istiyorum. Ayrıca, bizim orada söylemeye çalıştığımız şey, bu kanun teklifinin bir buçuk gün önce Komisyona indirilmesiydi, ona eleştirimiz vardı. Ben bunu burada düzeltmek istiyorum. Zannediyorum, Ahmet Çolakoğlu Bey de şu anda burada yok.
Sayın Başkanım, maden konusunda zengin ama özensiz bir geçmişimiz var. Osmanlı tarihinin klasik döneminden yola çıkarak incelediğimizde Osmanlı madenciliğinin 15 ve 16'ncı yüzyıllarda Avrupa'yla rekabet edebilecek bir seviyede olmasına rağmen, 18'inci yüzyıldan itibaren gelişmelere ayak uyduramadığını görüyoruz. 1858 Arazi Kanunnamesi ve 1861 Maden Nizamnamesi'yle maden yönetimi daha modern bir çizgiye kavuşturulmaya çalışılmış. O günden bugüne kanunlar, yönetmelikler birçok kez değişti fakat Soma'nın yaşanmasına engel olamadık. 2024'te daha iki ay önce İliç'te yaşanan büyük felakete "Dur!" diyemedik. Aslında biz deneyimsiz değil; özensiziz, dikkatsiziz, hatalarımızdan ders çıkarmıyoruz. Şu an üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi de hem ruh hem de icraat olarak sorunlarımızı çözecek mahiyetten uzaktır çünkü sorunun kaynağı olanlar -kaynağı olan anlayış- çözümü getiremezler. Niçin böyle diyorum?
Şimdi 3'üncü maddeyi ele alalım. İktidar grubu olarak diyorsunuz ki: "4'üncü grup maden dışındaki diğer maden grupları için UMREK kodu ve raporlama zorunluluğunu kaldıralım." Çok ilginç, UMREK yani Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonunu kuran bu iktidar, hem de Soma faciasından ders çıkarttığını düşünerek Soma faciasının ardından kuruyor. Kısaca hatırlatalım: 2012'de Uluslararası Raporlama Standartlarıyla ilgili çalışmalar yürüten, çatı kuruluş olan Maden Rezervleri Uluslararası Raporlama Standartları Komitesine üye olabilmek için ilk adımlar atıldı. Çok güzel, uluslararası standartlara uyum sağlamak da tabii ki önemli. Sonra 2014'te önümüzdeki günlerde seneidevriyesi yaşanacak olan Soma faciasını yaşadık. Sonra 2016'da yine sizin getirdiğiniz, iktidar kanadının getirdiği bir torba yasayla 3123 sayılı Kanun'a ek 14'üncü madde eklendi ve UMREK kuruldu. Amaç neydi? Amaç, uluslararası raporlama standartları, ortak bir dil oluşturmak, iletişimi kolaylaştırmak ve madencilik sektörü tarafından halka açıklanan bilgilerin yüksek standartlarda raporlanmasını teşvik etmekti. 2018'de de UMREK Türkiye'yi temsilen Maden Rezervleri Uluslararası Raporlama Standartları Komitesinin Avrasya bölgesindeki ilk, dünya genelinde ise 13'üncü üyesi olarak üyeliğe kabul edildi. Hikâyeye bu taraftan baktığımızda zaten şu an hâlihazırda çalışan veya gerekli ilgi gösterildiğinde çalışacak bir kurumumuz var. Bizim bunu geliştirmemiz gerekirken "4'üncü grup madenler dışında bu kurumun raporunu almayalım." demek maalesef anlaşılabilir bir yaklaşım değil. Şimdi bu kurumun işlevsiz hâle getirilmesine çalışmak doğru değil değerli arkadaşlar. Hele hele iki ay önce İliç'te büyük bir faciaya sebep olunmuşken, Soma faciasının tam olarak bütün detayları ortaya çıkmamış, hesap verilmemişken çok daha dikkatli adımlar atılmalıdır. Bu maddenin kanun teklifinden çıkarılması hem Komisyonda hem de Genel Kurulda gündeme geldi, diğer parti grupları da ifade etti. İktidar grubunu, iktidar kanadını dikkate davet ediyoruz. Bırakınız, maden gibi hassas bir konuda kurumlar vazifelerini fazlasıyla yerine getirsin değerli arkadaşlar.
Sayın Başkanım, son olarak, tabii, daha önce Genel Kurulda ifade etmeye çalışmıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA KAYA (Devamla) - Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN - Evet, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA KAYA (Devamla) - Şu anda Kastamonu Hanönü'nde bir bakır madeni var, ben bu bakır madeninin yerine gittim gördüm. Bakır madeninde atık depolama alanı ile oradaki bir ilkokulun arasında 300 metre mesafe var arkadaşlar. Atık depolama alanı o kadar yakın ki Allah korusun, evet, gayret edilmiş, fore kazıklar falan çakılıyor ama tam olarak oradaki insanların tatmin olabildiği bir ortam yok. Hanönü, biraz önce Elâzığ'da ifade edildiği gibi bir riskle karşı karşıya. Bendeniz bunu Bakan Yardımcısına bizzat ilettim, tedbir alınması gerektiğine dair çağrımı kendisine bizzat ifade ettim, buradan da bir kere daha söylüyorum: Burada, Bakanlığın yetkilileri var, Enerji Bakanlığının yetkilileri, lütfen Hanönü'yle ilgili özel bir inceleme yaparak bir felaket yaşanmasının önüne geçsinler diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.