GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:77
Tarih:02.05.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BURAK AKBURAK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubumuz adına Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Devletimiz lisanssız elektrik üretimiyle ilgili sorunları nasıl öngörmüştür, kesin bir kanı yoktur. Ancak geldiğimiz noktanın ve de gelecekte yaşanacakların neler olduğu net bir şekilde ortaya konmalıdır.

Biz, Gazi Meclisimizde milletimiz için en uygun kanun ve müeyyideleri çıkarmaya çalışırken, bu tartışmaları yaparken ciddi anlamda bir sektör oluştuğunu da göz ardı edemeyiz. Bu sektörde, maalesef, birtakım sorunlar yaşadığımızı da gözden kaçırıyoruz. Öncelikle, dağıtım şirketlerinin altyapısı düzeltilmedikçe ve güçlendirilmedikçe yapılan kanuni düzenlemenin uygulamada başarıya ulaşması zorlaşacaktır. Üzerinde konuştuğumuz kanun teklifiyle yatırımların tek başına yeterli olmayacağı aşikârdır. Sadece kanuni düzenleme yapmak, onay vermek ya da kanuna bir ek madde eklemek işi çözmüyor. Kalıcı ve geliştirilebilir bir yaklaşımla, özellikle enerji dağıtımı ve iletimi konusunda toplumun menfaatini önceleyen, yatırımcının elini kolaylaştıran pratikteki çalışmaları da desteklemek gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bizi birçok alanda kıskanan Almanya güneşimizi de kıskanıyor. Cennet ülkemiz, Almanya'dan 2,5 kat daha fazla güneş almaktadır yani yüzde 60 oranında daha az güneş alan bir ülke Almanya. Buna rağmen Almanya bizden 6,4 kat daha fazla güneş enerjisi üretmektedir. Dünyanın en bereketli coğrafyaları arasında olmamıza rağmen güneş fakiri Almanya'nın katbekat altında enerji üretmemiz üzücüdür. Bizden yüzde 60 oranında daha az güneş alan Almanya'nın başkenti Berlin'de yıllık 100 kilovatsaatlik enerji üretebilecek potansiyel olduğu bilinmektedir. Buna karşın, en az güneş alan Doğu Karadeniz Bölgemiz bile Berlin'in 4 katı civarında güneş almaktadır. Ülkemizin yıllık 2.750 saat, günlük ise 7,5 saat verimli güneşlenme süresi olduğu biliniyor. Böylesine muazzam bir coğrafyada güneşten bu kadar az yararlanmak kabul edilemez. Ülkemizin güneş enerjisi üretiminde henüz yolun başında olduğunu bile kabul etsek, bu yavaşlık ve düzensizlik ivedilikle toparlanmalıdır. Başta endüstriyel tüketim olmak üzere, önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğümüz, öz tüketime dayalı çatı tipi GES yatırımlarının yaygınlaştırılması gerekmektedir. Bu konularda son on yıldır üzerinde tartışılan 2 konu bulunmaktadır: Bunlardan ilki dağıtım altyapısıdır. Dağıtım altyapısı enerji üretiminin can damarıdır. Bu konuda etkin düzenlemeler yapılmazsa karmaşık bir sistemde ülkemiz ve milletimiz önemli bir enerji potansiyelini ıskalayacaktır. İkinci sorun ise bürokrasinin aşılamama sorunudur. AK PARTİ iktidarı her zaman olduğu gibi rantın olduğu her alanda önce yandaşlarını konumlandırmaktadır. Enerji alanında iş yandaşa gelince kapılar açılmakta, diğer vatandaşlarımız bu konuda girişimde bulunduğunda bürokrasiye takılmaktadır. Böylelikle, aşılamayan bürokrasi konusunda nasıl bir yöntem belirleneceği de merak konusudur. Bu süreçte yine yandaş kayırmacılığı mı yapılacak, yoksa vatandaşımızın her birine, her bir bölgemize eşit hizmet mi götürülecek bilinmemektedir.

Değerli milletvekilleri, Kıyı Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle "denizde" ifadesi yerine "suda" ifadesi getirildiğini görüyoruz. Bu değişiklikle, özellikle içme, kullanma suyu temin edilen rezervuarlar ve sulak alanlar ile bu kanun kapsamında kalan kıyı ve sahil şeritleri hariç tutuluyor. Denizler, baraj gölleri, suni göller, tabii göller ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak ilan edilen alanlarda imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulabileceği öngörülmektedir. Biz İYİ Parti olarak ülkemizin enerji kaynaklarının tam kapasiteyle kullanılmasının önemli olduğunu her fırsatta vurguluyoruz. Ancak kanun metninde yer alan "imar planı yapılmaksızın" ibareleri yerel yönetimleri tamamen pasif bırakma ihtimalini de içinde barındırıyor. Yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji uygulamalarının içerisinde bulunması gerektiğini özellikle vurguluyor, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisanssız elektrik üretimi tesisi kurabilme yetkisinin yalnızca Devlet Su İşlerine ve Devlet Su İşleri izniyle sulama birliklerine verilmesini de doğru bulmuyoruz.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz kanun teklifiyle, UMREK Kodu'na göre raporlama zorunluluğu sadece 4'üncü grup maden işletme ruhsatları açısından devam etmekte, 4'üncü grup haricindeki maden grupları açısından bu zorunluluk ve mevcut fıkradaki taksir yaptırım kaldırılarak UMREK Kodu'na göre raporlama zorunluluğu kaldırılmaktadır. 2017 yılında getirilen kanun değişikliği ve 2018 yılında faaliyete başlayan Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonunun verdiği kodlamaya göre raporlama yapılması şartı getirilmesi, şimdiyse bu şartın ortadan kaldırılması düşündürücüdür. 2018 yılında faaliyete başlayan UMREK Sistemi'nde yetkin kişiler kadrosu oluşturulduğunu görüyoruz. Bu kadrolar hangi kriterlere göre oluşturulmuş ve sürecin gelişimi açısından ne tür faydalar sağlamıştır, açıklanmalıdır. Böyle bir süreçte Maden Mühendisleri Odasının etkisinin ya da taraf olduğu bir durumun olmaması ülkemiz adına önemli bir eksikliktir. Hâlihazırda yetkili tüzel kişiliğe sahip mühendis ve mühendis grupları olmasına ve bu YTK'lerin tüm iş ve işlemlerde yetkili olarak faaliyet göstermesine rağmen UMREK Kodu sürecinin nasıl işlediğinin açıklanması gerekmektedir. Günümüze kadar UMREK Kodu'na uygun bir rezervleme raporu olmadığı da araştırmalarımız sonucu ulaştığımız bilgiler arasındadır. ABD, Çin, Güney Afrika, Kanada, Avustralya ve Rusya gibi dünyada madencilik sektörünün en yoğun ve üst teknolojik seviyede yapıldığı ülkelerde meslek odaları ve mühendislik faaliyeti gösteren kuruluşların bu düzenlemelerin sürükleyicisi konumunda olduğu bilinmektedir. Ülkemizde de bu tür bir bakış açısı madencilik sektörümüze önemli bir ivme kazandıracaktır.

AK PARTİ iktidarının her zaman liyakat konusunda sınıfta kaldığı malumdur. Özellikle dünyayla yarışacağımız, ülkemizin kalkınmasına en büyük katkıyı sağlayacak maden konusunda alanında uzman kişi ve kuruluşlardan, maden mühendislerinden destek alınmayacak da kimden destek alınacaktır?

Yine, bu konuyla ilgili, aslında iktidarın ülkemizi getirdiği noktayı da bir kez daha gözler önüne sermek istiyorum. Düzenlemeyle 3213 sayılı Kanun'un 47'nci maddesinin dördüncü fıkrasına "UMREK Koduna göre rapor hazırlama şartı aranmaksızın MTA tarafından hazırlanan raporlar ile" kısmı eklenmiştir. MTA tarafında bulunan madenlerde UMREK Koduna uygun raporlama zorunluluğu kaldırılmaktadır. Burada MTA'ya bir ayrıcalık tanındığını hepimiz görebiliriz. Bir kamu kuruluşu olarak MTA'nın dahi istenen UMREK raporlamalarını düzenleyebilme noktasında yetersiz kaldığı görülmektedir. İYİ Parti olarak UMREK Kodu hususunun 4'üncü grup madenlerde de geçerli olmasını yani UMREK Kodu zorunluluğunun kaldırılmasını bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz Maden Kanunu'nun komisyon sürecindeki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Ahmet Özkaya'nın tutanaklara geçmiş ifadeleri şu şekilde: "Burada sadece dolar değil yani biz TL de yapabiliriz, dolar da yapabiliriz ama burada ilk metin, mevcut metin TL'yi zorluyor." İşte, bu itiraf aslında kaynak alanlarının belirlenmesi, korunması ve kullanılmasıyla ilgili maddede tavan fiyatın Türk lirası olarak belirlenmesi zorunluluğunun kaldırıldığını da doğrulamaktadır. Türkiye'de Türk lirasıyla işlem görmemek iktidarın hem doğrudan hem de dolaylı utancı olmalıdır. Doğrudan utancıdır çünkü bir ülkenin para birimi neden dövizle değiştirilecek şekilde kanun yapılıyor; bu, izaha muhtaç bir konudur. Dolaylı utancıdır çünkü ülkeyi getirdikleri ekonomik durum, maalesef, Türk lirasının iktisadi statüsünü değersizleştirmiş, alım gücü düşmüş ve artık kendi para birimiyle kamusal işlem dahi yapamaz hâle getirilmiştir.

İYİ Parti olarak teklifte yer alan bazı maddeler tarafımızca olumlu görülüp desteklenmekle birlikte, genel hatlarıyla yetersiz olduğunu ifade etmek istiyor, bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)