GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:77
Tarih:02.05.2024

SADULLAH KISACIK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifi bilindiği üzere ilk kez 13 Şubatta Genel Kurul gündemine geldi, aynı gün İliç'te maden kazasının gerçekleşmesi ve toprak altında kalan canlarımızın olduğu haberiyle birlikte geri çekilmek zorunda kalındı. Daha sonra kanun teklifi geçtiğimiz hafta noktasına ve virgülüne dahi dokunulmadan tekrar Genel Kurul gündemine geldi ve şu anda da alelacele bir şekilde geçirilmeye çalışılıyor. Bu kanun teklifinin görüşmelerini hâlen 7 kardeşimizin cansız bedeni İliç'te balçık altında yatarken gerçekleştiriyoruz. Bu vesileyle tüm maden şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Bu kanun teklifi tekrar gelmeden en azından yaşanan olaylardan ders alınarak iş sağlığı ve güvenliği başta olmak üzere bazı iyileştirici maddelerin eklenmesini beklerdik. Bu kadar acı ders alıyoruz fakat maalesef bu aldığımız derslerden tekrar tekrar geri kalıyoruz. Kanun teklifi değişikliğinde iş güvenliğini ve madencilerimizin şartlarını iyileştirecek hiçbir madde yok ama rant yaratıcı maddelere bakıyoruz, maşallah, her birinin satır aralarında herkese alan açılacak bir yer görüyoruz. İyileştirici herhangi bir madde yok ama geriye dönüştürücü maddeler çok. Örneğin, 2019 yılında UMREK standardı zorunluluğunu getiriyorsunuz, bugün o zorunluluğu "Biz yanlış yapmışız." diyerek geri kaldırıyorsunuz. Bakın, bu ülkede işini kanunlara, standartlara uygun yapmak suç hâline geldi. Şimdi size şu soruyu sormak istiyorum: 2019 yılında bu kanun, UMREK standardı zorunluluğu geldiğinde "Ya, devletimiz kanun çıkarmış, standartlar koymuş, biz buna uyalım." deyip de kendi işletmesini UMREK standardına uygun hâle getirmek için emek harcayan, zaman harcayan, para harcayan işletmecilerimizin suçu ne? Tesisini beş yıl boyunca buna uygun hâle getirmek için çalışan işletmecilerimizin suçu ne? Ya, bu ülkede hep bu oluyor, ilk önce standartlar konuluyor, daha sonra tam uygulamaya geçecekken geri kaldırılıyor. Mesela, aynısını okul gıdasında da yaşadık, Okul Gıdası Tebliği'nde de yaşadık; bazı işletmeler ona uygun hâle geldi, sonra tam uygulamaya girecekken "Biz bu kanunun süresini üç yıl daha erteliyoruz." Ya, değerli arkadaşlar, ülke böyle yönetilir mi? Biz burada oyun mu oynuyoruz? Türkiye Büyük Millet Meclisi deneme yanılma tahtası mı? "İlk önce kanunu çıkaralım, sahada bakalım, uygulanırsa uygulansın, uygulanmazsa geri çekeriz."

Peki, niye böyle oluyor? Çünkü kanunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmeden önce komisyonlarda detaylı olarak tartışılmıyor; sivil toplum örgütleri, odalar, üniversiteler ve paydaşlarla detaylı olarak görüşülmüyor, görüşleri alınmıyor. Burada kanunlar geçiyor, sonra sahada bakıyoruz ki "Ya, bu kanunun karşılığı sahada yok.", sonra "Bunu geri çekelim." Bakın, bu tutumunuz, milletimizin ve girişimcilerimizin Türkiye Büyük Millet Meclisine olan güvenini sarsıyor, milletimizin Türkiye Büyük Millet Meclisinin geçirdiği kanunlara olan güvenini sarsıyor. Yine, aynı şekilde, 2020 yılında getirdiğiniz Türk lirası fiyat uygulamasını şimdi bu kanun teklifiyle geri kaldırıyorsunuz. Niye koydunuz, niye geri kaldırıyorsunuz? Siz bu kanunun sahada nasıl işleyeceğini paydaşlarla istişare etmeden mi koydunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kısacık, lütfen tamamlayın.

SADULLAH KISACIK (Devamla) - Bakın, tekrar söylüyorum, maalesef, bu tür uygulamalarla, bu tür torba kanunlarla Türkiye Büyük Millet Meclisi bir deneme yanılma tahtasına çevrilmiştir.

Diğer bir husus, kanun görüşmeleri boyunca muhalefet temsilcilerinin çoğunluğu konuşmalarında, bu kanunda teklif edilen bazı maddelerin Türkiye'nin enerji kaynaklarının başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere bazı ülkelere peşkeş çekilmesine sebep olacağını defalarca belirtmesine rağmen, tutanaklara baktım, iktidar kanadından buna elle tutulur bir cevap yok.

Bakın, bu toprakların her bir karışı kanla sulanmıştır; bu ülkenin okullarında, caddelerinde, sokaklarında, köprülerinde aziz şehitlerimizin ismi vardır. Nasıl ki "Kimseye bir karış toprak vermeyiz." diyorsak bu toprakların her karışının altında ve üstündeki maden ve enerji varlıklarımızın kimse tarafından peşkeş çekilmesine de izin vermeyiz. Bu ülkenin yer altı ve yer üstü tüm kaynakları halkındır ve tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır. Bu nedenle, bizi DEVA Partisi olarak bu kanuna ret oyu vereceğimizi söylüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.