GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Özbekistan Cumhuriyeti'ndeki Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; uluslararası sözleşmeler görüşmelerinde grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.

4 Mart itibarıyla resmî ilişkilerimizde otuz iki yılı tamamladığımız Özbekistan'la tarihî ve kültürel bağlarımız çok daha derinlere gitmektedir. Bu nedenle, kadim ve köklü bağlarla birlikte olduğumuz Özbekistan ve bütün Türk cumhuriyetleriyle dostluğumuzu daha da ilerilere taşıyacak, bağlarımızı kuvvetlendirecek ve ilişkilerimizi çok boyutlu hâle getirecek bu adımları müspet karşılıyor ve destekliyoruz. Dost ve kardeş Özbekistan'ın sahip olduğu ekonomik potansiyel ve bulunduğu stratejik konum da dikkatten kaçmayacak kadar önemlidir. Tüm Türk cumhuriyetlerine komşu olan gönül bağımız ve stratejik hedeflerimize uygun olan Orta Asya'nın da ortasında bulunan Özbekistan hâlen serbest piyasa ekonomisine yani Türkiye'ye daha yakın bir ekonomik modele geçiş sürecindedir. Bu durum Özbekistan'ın ekonomik, politik açıdan önemini daha da artırmaktadır. İşte bu nedenle Türkiye olarak bugün Özbekistan'a karşı Rusya ve Çin'in attığı adımları yakından izlemeli ve Ankara-Taşkent arasında ortak çıkarlara dayanan politikalarımızı mutlaka geliştirmeliyiz. Türkiye, 1992'den bu yana bağımsızlığını kazanan Türk cumhuriyetlerinin gelişimlerini desteklemiş, burslar ve uzmanların eğitimi yoluyla insan kaynağı yetiştirmelerine yardımcı olmuş ve bölgesel örgütlerle politik bağımsızlıklarını güçlendirme amacında olmuştur. Bu adımlarla serbest piyasa ekonomilerine geçişte de Türk Cumhuriyetlerine önemli katkısı olan Türkiye için Özbekistan'la ekonomik ilişkiler önemli bir potansiyel taşımaktadır. Özbekistan bugün genç ve artan bir nüfusa ve başta pamuk, altın ve diğer değerli metallere sahip olmasıyla gittikçe büyüyen bir pazar hâline gelmektedir. Lakin üzülerek bu noktada ifade etmeliyim ki Türkiye'nin yükselen Özbekistan pazarında payı gittikçe azalmaktadır. Her ne kadar Türkiye hâlâ Özbekistan pazarında yüzde 5'lik bir oranla 4'üncü büyük ortak olsa da ticaret hacmi birkaç yıldır erimeye devam etmektedir. Özbekistan Devlet İstatistik Ajansı'nın yayınladığı verilere baktığımızda; 2021 yılında 3 milyar 410 milyon dolar olan dış ticaret hacmi 2022 yılında 3 milyar 382 milyon dolara, 2023'te ise 3 milyar 99 milyon 700 bin dolara düşmüştür. Bu da demek oluyor ki 2021 yılına göre 2022 yılında yüzde 5,4 azalma gösteren iki ülkenin dış ticaret hacmi 2023 yılında yüzde 8,3 daha da azalmıştır. İki ülke arasında son yıllarda azalan dış ticaret hacminin neden eridiğinin öncelikle detaylı bir şekilde ele alınması gerekir. Ankara ve Taşkent arasında ticaret hacmi yeniden desteklenmeli ve artırılmalıdır. Türkiye'nin Özbekistan pazarındaki yüzde 5'lik payı çok daha yukarı noktalara taşınmalıdır.

Saygıdeğer milletvekilleri, unutmayalım ki bugün Türkiye'nin Özbekistan'da ticari olarak kaybettiği alana Çin ve Rusya girmektedir. Zaten Özbekistan pazarında hem birbirleriyle hem de diğer ülkelerle sıkı bir rekabet içinde olan Çin ve Rusya bir boşluğun açılmasını şiddetle istemekte ve kendileri için açılan bu boşluğu hemen yine kendileri doldurmaktadır. Üstelik iki sene önce Özbekistan'ın Karakalpakistan bölgesindeki ekonomik gerekçelerle meydana gelen sokak olaylarında Çin ve Rusya'ya ait şirketlerin isimlerinin sık sık geçmesi bu rekabetin sadece ticaret için olmadığını da net bir şekilde ortaya koymaktadır. Suudi Arabistan'ın Özbekistan'la 30 milyar dolarlık bir ortak proje portföyü imzaladığı yerde Türkiye'nin 1.900 firmayla 1,5 milyar dolarlık doğrudan yatırımının bulunması özellikle üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Yani Arabistan 30 milyar dolar... Arabistan'ın Özbekistan'a uzaklığını dikkate aldığınızda ne kadar farklı bir alanda, coğrafyada yer aldıkları ortadayken Türkiye'nin ise hem de 1.900 firmayla bu kadar düşük oranda bir yatırımının olması da ayrıca dikkatlerden kaçmamalıdır. Tekstil, enerji, finans, sigortacılık, metal gibi Türkiye'nin özel sektörünün kıymetli tecrübelerinin bulunduğu alanlarda Özbekistan'a yapılan yatırımlar ülkenin bu sektörlerde markalar ortaya çıkarmasına ve katma değeri yüksek ürünler üreterek ihraç etmesine katkı sunmalıdır. Böylelikle, lafta değil icraatta kazan-kazan ilişkisi kurulmuş, Türkiye de kendisini bu diğer aktörlerden farklılaştırarak bölgesel ağırlığını artırmış olur.

Ekonomik ilişkiler için kritik bir başka proje olan orta koridor, denize kıyısı bulunmayan Özbekistan için önemli bir hat olacaktır. Bu hat üzerindeki ulaşım yollarının geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi, gümrük işlemlerinin sadeleştirilmesi ve hatta belki bir gümrük birliğinin oluşturulması bölgesel iş birliğini geliştirmeye hizmet edebilir. Proje, ülke ekonomisinin dışa açılım sürecinde ihracatının çeşitlenmesini desteklerken Türkiye'nin enerji ihtiyacı için de kaynak çeşitliliğini sağlayabilir. Bu alanda çalışmaların hızlanarak devam etmesini temenni ediyor ve bunun takipçisi olacağımızı buradan ifade etmek istiyorum.

Sosyal ve kültürel ilişkilerimize bakıldığında, bu alanda önemli bir aracı olan TİKA, özellikle sağlık sisteminin, tarımın, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişimini teşvik etmelidir. Bazı sağlık kuruluşları ve eğitim kurumlarının altyapı ve teknik kapasitesini modernize etmek gibi projeler için 2018'den bu yana 26 milyon dolarlık bir kamu kaynağını Özbekistan'da uygulanan projelere harcamıştır. İslam'ın altın çağında, Semerkant ve Buhara gibi şehirlerde yetişmiş ilim insanlarıyla Özbek toprakları irfan ve medeniyetin yüceldiği yerler olmuşlardır. Buralara verdiğimiz değer gerekçesiyle hizmet etmeyi kendimize bir vazife olarak görmeliyiz. Ortak mirasımız olan Hoca Ahmet Yesevi'nin, Hacı Bektaş Veli'nin ve Anadolu'ya gönderilen diğer erenlerin öğretileri hepimiz için yol gösterici mesabede olmalıdır. Dost ve kardeş Özbekistan'ın kalkınması ve toplumsal refahının artışı için önemli destekleri olan TİKA'nın projelerini her ne kadar önemli bulsak da Türkiye için hâlâ önemli anlamda bir kaldıraç görevi görmediğini ve sonuçlarının bizim lehimize, ülke çıkarları lehine tam olarak evrilmediği gerçeğini de gözlerden ırak tutmamalıyız.

Diğer yandan, Türkiye ve Özbekistan arasında askerî iş birliği alanında da geniş kapsamlı adımlar atılabilmelidir. 2012 yılında Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütünden ayrılan Özbekistan, şu an hiçbir askerî birliğin şemsiyesi altında değildir ve hiçbir ülkeyle de geniş kapsamlı askerî pakt imzalamamıştır. Üstelik bugün, Özbekistan'ın Kırgızistan, Tacikistan sınır olaylarından ve Afganistan'daki iç olaylardan etkilenme olasılığı çok daha yüksektir.

Saygıdeğer milletvekilleri, Çin ve Rusya'nın askerî varlığını güçlendirdiği, Amerika Birleşik Devletleri'nin de askerî olarak varlığını hissettirmek istediği bir bölgede bulunan Özbekistan için güçlü askerî iş birlikleri büyük bir öneme sahiptir. Düzensiz göçle birlikte bu güvenlik baskıları altındaki Özbekistan ile Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı olarak diğer müttefiklerimizle birlikte mutlaka bu alanda gelecekte askerî pakta dönüşme ihtimali olan şekilde hızlı adımlar atmalıdır.

Üstelik, Afganistan-Özbekistan arasındaki sorunların çözülmesi ve Tacikistan-Kırgızistan sorununun giderilmesi için Türkiye'nin uzlaştırıcı taraf olarak aktif bir şekilde sürece dâhil olması, bölgedeki saygınlığımızı ve bize olan dostane bakışı daha da güçlendirilecektir.

Sınırda insan ve uyuşturucu kaçakçılığı dolayısıyla ortaya çıkan güvenlik problemlerinin dışında Özbekistan terör tehdidiyle de karşı karşıyadır. Türkiye, bilgi paylaşımı ve güvenlik birimlerinin eğitilmesi ve askerî teçhizat sağlanması ile kapasite geliştirilmesi gibi noktalarda destekler sunabilir. Türk Devletleri Teşkilatı kapsamında teröre karşı bir platform oluşturularak bu konularda ortak bir tutum sergilenmesi düşünülebilir. Türkiye'nin mücadelesini sürdürdüğü ve bölgede faaliyetleri devam eden terör örgütlerine karşı Türk Cumhuriyetlerinin daha fazla desteğe ihtiyacı bu vesileyle vurgulanabilir. Özbekistan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin toplanacağı ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in Türkiye'yi ziyaret edeceği önümüzdeki aylarda tüm bu noktalar üzerinde çalışmalar hızlandırılmalıdır. Zikrettiğim adımlar ve daha fazlası atılırsa hem Ankara-Taşkent arasında kardeşlik bağları daha da kuvvetlenir hem de Orta Asya'daki varlığımız ve barışa olan katkımız güçlenebilir.

Ayrıca, Zengezur Koridoru'nun da bu noktada aktif olarak kullanılması gerektiğine dair düşüncelerimi ifade ediyor, Genel Kurulu ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)