GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:79
Tarih:08.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri ekranları başında izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Partimizin, geri gönderme merkezlerinde yaşanan ihlallerin araştırılması için sunmuş olduğu araştırma teklifi üzerine söz kurmak için buradayım.

Bugün mültecilerin yaşam koşullarını, yaşam mücadelesini konuşmak istiyoruz. Özellikle son on yılda Orta Doğu'da yaşanan savaşlar sebebiyle Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkeye mülteci akını başladı diyebiliriz. Suriye'den Türkiye'ye 3 milyondan fazla mülteci geldiğini de hepimiz çok iyi biliyoruz. Ülkede, iktidar ve muhalefet, mülteci düşmanlığı üzerine konsensüs oluşmuş gibi görünüyor, âdeta birbirleriyle yarışıyorlar mülteci karşıtlığı konusunda. Ülkedeki işsizliğe, yoksulluğa, sosyal problemlerin tamamına mülteciler sebep olmuş gibi bir illüzyon yaratılmaya çalışılıyor. Tüm bu yapısal problemlerin çözümünü de şurada buluyorlar: "Mültecileri gönderelim ve bütün problemleri çözelim." Herhâlde ondandır ki geri gönderme merkezleri bugün mülteciler için bir işkencehaneye; hukukun, eşitlik ilkesinin hiçbir şekilde gözetilmediği bir kara deliğe dönüşmüş durumda. Mevcut durumda GGM'lerde mülteciler avukatlara erişim hakları başta olmak üzere hukuki haklarını, tercüman desteği alabileceklerini dahi bilmiyorlar. Bilinmeyen bir merkezin içerisinde, onlarca hak ihlalinin ortasında sevdiklerinden, destek mekanizmalarından uzak, belirsizliğin içerisinde hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bu, insanlık onuruna aykırı bir meseledir ve alenen bir suçtur. Suriye savaşının ardından iyi ev sahibi rolü oynadığınız ve açık kapı politikası izlediğiniz mültecileri Avrupa kapılarını da kapatarak âdeta kendinize mahkûm ettiniz. Fakat Avrupa kapılarının kapatılması şartıyla aldığınız fonların da farkındayız. Dış politikada bir can simidi hâline getirdiğiniz mültecilerin ülkedeki mevcut durumu cezaevi koşullarından daha kötüdür ve insanlık dışı şartlarda yaşamak zorundadırlar.

Şimdi, GGM'lerde olup biteni hep birlikte detaylı bir şekilde inceleyelim. Bu gördüğünüz, geri gönderme merkezlerine ait sözde danışma otobüsü. Bu danışma otobüslerinin hemen arkasında polis araçları var ve sokakta mülteci avına çıkar gibi mülteci avlıyorlar, parmak izi alımı gibi bahanelerle bu otobüslere bindirerek -tercümansız bir şekilde- anlamadıkları bir metni yani gönüllü geri dönüş formunu imzalatmaya çalışıyorlar. Bu merkezdeki yetkililerin istediğini -uzun süre fidye isteyerek- serbest bıraktığına dair de raporlara yansımış şeyler var. Evet, doğru duydunuz, şunu söylemeye çalışıyorum: Devletin görevlisi mülteciyi kaçırıyor ve aynı zamanda ailesinden de fidye istiyor, bununla ilgili raporlar var, lütfen bakın.

Peki, bu 3 genci hatırlıyor musunuz? Bu 3 genç İran'da idam cezası almaları sebebiyle Türkiye'ye gelmiş ve geri gönderme merkezleriyle tekrar İran'a gönderilmiş 3 genç. Eğer bu 3 genç idam edilirse sizin geri gönderme merkezlerinizin ve iktidarın vebali olduğunu da söylemek istiyorum.

Şimdi, 19 Nisanda, Antalya Döşemealtı'ndaki geri gönderme merkezlerinden bir çığlık çıktı ve ona dair bir mektup geldi -birazdan o mektubu hepinize dağıtacağız- orada mülteciler aç ve susuz bırakıldıklarını söylüyorlar geri gönderme merkezlerinde, hasta çocukların ve yaşlıların hastaneye götürülmediğini söylüyorlar ve "beyaz oda" olarak adlandırılan odalarda işkence gördüklerini, cinsel şiddete maruz kaldıklarını söylüyorlar. Her gün kötü bir haber alıyoruz geri gönderme merkezlerinden ve insan hakları savunucuları bunlarla ilgili binlerce kez haber yapıyorlar, vurguluyorlar ama iktidardan ses yok.

Şimdi, olan biteni birkaç maddeyle söyleyelim: Birincisi, bu geri gönderme merkezlerinde tutulan mültecilerin ailelerine haber verilmeden geri gönderme merkezleri arasında sık sık yerleri değiştiriliyor ve bu yer değiştirilme sürecinden asla ailelerin haberi olmuyor, telefon hakları günlerce, haftalarca gasbediliyor ve insanlar sevdiklerinin yaşamları hakkında ciddi problemler yaşıyorlar ve Göç İdaresi Başkanlığının sayfasında açıkça şu yazıyor, diyor ki: "Her mülteciye talep ettiği takdirde tercümanlık hizmeti sağlanacaktır." Yahu, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Mülteci bu hakkından bile haberdar değil. Siz bunu "web" sitelerinize yazarak sadece şov yapıyorsunuz ve resmen bir aldatmacaya sebep oluyorsunuz.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Altın.

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Devamla) - Tamam

Çat pat Türkçe bilen insanlarla tercüme hizmeti sağladığınızı zannediyorsunuz fakat tercüme hizmeti böyle bir şey değildir ve insanlar bilmedikleri bir coğrafyada, bilmedikleri bir dilin konuşulduğu bir yerde tercümanlık haklarının olup olmadığından bile haberdar değiller. Bu merkezlerde bir de çocuklar var, ne yazık ki çocuklar var; eğitim hakları başta olmak üzere hiçbir haklarından faydalanamıyorlar. Eğer oradaki, GGM'deki memur izin verirse okula gidiyorlar ve okula giderken üst aramasına maruz kalıyorlar.

Bakın, bu çocuklar da mülteciler de suçlu değiller, onlara suçlu muamelesi yapmaktan vazgeçin ve son olarak cevap verin: Ali Veli nerede? Ali Veli'nin nerede olduğunu bütün kamuoyu merak ediyor ve biz bunun cevabını acilen istiyoruz.

Bir de içimde kaldı, söylemek istiyorum: Bizim belediyelerimize laf söyleyeceğinize, burada evli çiftler için bereket duası okuyacağınıza gidin, Diyanetin lüks bütçesini kesin, o zaman gence de çocuğa da mülteciye de bütçe bulabilirsiniz. (DEP PARTİ sıralarından alkışlar)