Konu: | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 79 |
Tarih: | 08.05.2024 |
CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, bir nakarattır gidiyor deprem meselesi; önce "100 bin sosyal konut" dedik, 250 bin oldu, 300 bin oldu, seçimden önce 650 bin oldu. Açıklanan modellere, projelere, çalıştaylara, toplantılara, her seçim öncesi gösterişli salonlarda şahit olduk, oluyoruz. Tam da "Bu defa oldu." derken, bir bakıyoruz, seçim bitmiş, depremin üzerinden zaman geçmiş, mesele tedavülden kalkmış, unutulmuş. Bunu "Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi" adıyla başlayan 250 bin konutta gördük, bunu deprem bölgesinde teknik olarak mümkün olmayan "Bir yıl içerisinde 319 bin konut teslim edeceğiz." diyen sözlerde gördük, bunu "Ulusal Risk Kalkanı Modeli"nde de "Yüzyılın Dönüşümü İstanbul" projesinde de gördük. Peki, bunlar nerede? Ne kadarı yapıldı? Hangisi hayata geçti? Bunlar zaten sürekli dile getirdiğimiz, akıbetleri belli olan ayrı bir tartışma konusu. Ama bugünün meselesi, artık bu seçim yatırımlarını bırakıp bir seferberlik başlatılma ihtiyacıdır.
Bakın, kimsenin halkı canıyla imtihan etmeye, böyle hayati meseleyi gündelik siyasete kurban etmeye, bunu bir siyasi çekişme alanına dönüştürmeye hakkı yoktur. Bölgenizde hepinize depremle alakalı serzenişte bulunan vatandaşlar vardır. Bu psikolojik durum özellikle Marmara Bölgesi'nde ve 6 Şubat depremlerinin yaşandığı illerde öyle bir noktaya gelmiş ki 23 Nisan günü çocuğa "Hayallerin nedir?" diye soruyorlar, çocuk cevap veriyor: "Sağlam bir ev istiyorum."
Bakın, değerli milletvekilleri, bu ülkede 9-10 yaşındaki çocukların hayalleri buysa kimse işini doğru yapmıyor demektir. Daha on beş ay öncesi, Mesut Hançer -Kahramanmaraşlı- enkaz altındaki evladının elini tutuyor; hepiniz bu resmi hatırlıyorsunuz, bu resim benim odamın duvarında duruyor. Niye biliyor musunuz? Unutmamak için çünkü burada bir babanın çaresizliğini, bir babanın toprak altında kalan yüreğinin ve depremin fotoğrafını görüyoruz. Bu sebeple, bu çatı altındaki kimse de bu resmi ve deprem gerçeğini ve de bu konuyla alakalı bugüne kadar verdiği vaatleri unutmamalı ki bu acı bir daha tekrarlanmasın.
Bakın, İstanbul adayı Sayın Kurum seçim öncesi İstanbul depremini merkezine alan bir kampanya üretti; 650 bin konut inşa edileceğini, ofis, afet müdahale merkezleri, itfaiye istasyonları, acil durum hastaneleri vesaire gibi birçok fiziksel altyapı vaadinde bulundu; seçilmedi ama AK PARTİ iktidarda. Dolayısıyla bu noktada İstanbul'un, Tekirdağ'ın, Kocaeli'nin, Marmara Bölgesi'nin depremi hazırlığı özellikle iktidar partisi için gerçek bir samimiyet turnusolü.
Deprem gerçek bir beka sorunu olarak görülüyorsa belediyelerin muhalefette olduğuna bakmadan iş birlikleri geliştirilmeli. Bu söylediklerim başta İstanbul olmak üzere Marmara Bölgesi'ndeki bütün büyükşehir belediyeleri, bütün ilçe belediyeleri için de geçerlidir. Geçtiğimiz beş yılda onları da deprem bölgesiyle alakalı verdikleri vaatlerin gerisinde buluyoruz. Çalıştay ve farkındalık noktasındaki çalışmalarını bu dönem daha fazla eyleme ve icraata dökme ihtiyaçları hasıl olmuştur.
Değerli milletvekilleri, elbette, bakanlık, iktidar ve muhalefet belediyesi demeden iş birliğine açık olacak; alternatif modelleri, finansman kaynağı, kira desteği gibi birçok konuda vatandaşa kolaylık sağlayacak. Yine belediyeler de bir diğer taraftan beş yıllık stratejik planlarında dirençli kent, riskli yapı dönüşümünü birinci amaç olarak belirleyecek; iki ve beş yıllık riskli yapı dönüşüm hedefleri göstergelerini ortaya koyarak yeni imar planı hazırlıklarında mutlaka uzmanların tavsiyeleri üzerine mikrobölgeleme çalışmaları yapacaktır ancak şu nokta çok önemli: Halkın sorunlarının konuşulduğu, tartışıldığı, çözüm önerilerinin geliştiği ana yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir, buraya çok büyük sorumluluk düşmektedir. Meclis sadece "Bakanlık niye bunu yaptı veya yapmadı? Belediye niye bunu yaptı veya yapmadı? Doğru yaptığı, yanlış yaptı." noktasında bir eleştirel noktada kalamaz. Bu konunun takibi dışında da bulunamaz. Saniyeler içinde on binlerce canı, milyarlarca kaynağı kaybedeceğimiz başka bir gerçeğimiz yok. Bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tarafların eşgüdüm hâlinde çalışmasını ve acilen deprem hazırlık, denetim ve kontrol komisyonu kurulması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Avşar.
CEM AVŞAR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu komisyonun gözetiminde orta ve uzun vadeli bir ulusal dönüşüm programı geliştirilmeli, ilgili bakanlık ve belediyelerin çalışmaları milletvekilleri tarafından takip edilmeli. 2025 merkezî yönetim bütçesinde "deprem hazırlık fonu" adıyla bir harcama kalemi konulmalı. Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisine aylık ilerleme raporları sunmalı ve takip etmelidir.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, her an yeni bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu hatırlatıyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.