| Konu: | 2822 SAYILI TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ GREV VE LOKAVT KANUNUNA BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİ HAKKINDA (S.S.1) |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 15.07.2011 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 24'üncü Dönemin ilk yasa çalışmasını aşağı yukarı tamamlamış oluyoruz. Tabii, temenni ediyorum, 1 Ekimden sonraki dönemde çalışmaların içeriği, seyri, üslup daha sükûnetin hâkim olduğu, daha teenniyle hareket edilen bir ortamda gerçekleşir.
Bugün, biraz önce arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, acilen, zorunlu olarak yapılması gereken bir düzenlemedir bu. Bir maddelik bir düzenleme, sürenin uzatılması sadece, ama gerçekten çok yoğun tartışmalar yaşandı. Özü itibarıyla herkes mutabık, yani bu düzenleme yapılmadığı takdirde? Tamam, işi esastan çözmüyor ama iş esastan çözülene kadar, kalıcı bir çözüm bulunana kadar başka bir çözüm yok. Çözüm bu, çözüm yıl sonuna kadar ertelenmesi ve zaman kazanılması, bu kazanılan zaman içerisinde esas sorunun gündeme getirilip meselenin ortadan kaldırılması ama böyle bir konuda bile, bakın, çok ciddi tartışmalar yaşandı, kırıcı sözler sarf edildi. Gerçekten, ben de katılıyorum Sayın Vural'ın sözlerine. Yani sadece bu akşam Berat Kandili nedeniyle değil, her zaman bu tür yaklaşımların olmaması gerekiyor. Hepimiz için, herkes için söylüyorum.
Bir de şunu gönlümüz arzu eder: Özellikle şahsi konuların gündeme getirilmesinin, oradan yola çıkarak politika yapmanın çok doğru olmadığını ve çok katkı sağlayıcı olmadığını biz biliyoruz. Doğal olarak, böyle ortamlar gerilecektir. Böyle bir yaklaşım söz konusu olduğunda, olay kişiselleştiğinde, kişiye yönelik olarak birtakım ithamlar, töhmetler -her neyse- söz konusu olduğunda hem konunun dışına çıkılmış olacaktır, konuştuğumuz tartıştığımız konuya herhangi bir katkısı olmayacaktır ama daha önemlisi, kuşkusuz şu subjektif içeriği nedeniyle de tartışmaları beraberinde getirecektir. O yüzden temenni ediyoruz, inşallah, önümüzdeki dönem de bugünkü gibi başlamaz. Yani eleştiri elbette olacaktır, katkı? Bunları kastetmiyorum ama kişilerin özeline ve hakaret niteliği olabilecek olan sözler, cümleler, yaklaşımlar, kelimeler, esas kastettiğim o, onlara yönelik olarak söylüyorum. Yoksa elbette eleştirilmesi gerekir. Sistem bu şekildedizayn edilmiş yani muhalefetin eleştirisi olmadan mükemmeliyetin sağlanması, eksikliğin giderilmesi mümkün değil, buna yürekten inanıyoruz, siyasi bir söylem olarak ifade etmiyorum ama iş başka alanlara kaydığında maalesef o sıkıntılı dönemler, ortamlar ortaya çıkıyor.
Tabii biraz önce Sayın Vural'ın söylediği, belki şaka olarak ifade etti ama bazıları şaka olarak algılamayabilir, düzeltmek gerekiyor yani İletişim Başkanlığı sadece mahkemelerin verdiği kararlar ve talimatlar çerçevesinde?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Biliyoruz, biliyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Biliyorsunuz ben de hatırlatmam gerekiyor yani. Ama ben şaka olarak söylemiyorum, ciddi olarak söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen de inanmıyorsun ya bu söylediğine!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani bu böyle. Ha bunun dışında illegal yöntemlerle, bilmediğimiz, tahmin edilen ya da edilemeyen birtakım örgütler, kuruluşlar, istihbarat örgütleri tarafından birtakım dinlemeler varsa o tamam, ona bir şey demiyorum yani bir şey demiyorum derken ona karşı ne gerekiyorsa yapılım ama TİB'in bugüne kadar ve bu yapılan daha önce birkaç defa vaki şikâyetler üzerine yapılan soruşturmaların sonucunda ortaya çıkan gerçektir aynı zamanda bu realite. TİB sadece yasal çerçevede ve mahkemelerin verdiği kararlara dayanarak uç verir ve dinlenir veya neyse, gereği yapılır. Onun dışında yani? Sayın Vural zaten şaka olarak söyledi ama ben ciddi olarak söylüyorum yanlış anlamalara meydan vermemek açısından.
Şimdi bakın, yine bir ifade kullanıldı, "Fon talan ediliyor." ifadesi, İşsizlik Fon'u kastedilerek yani bu doğru değil. Biraz önce Sayın Bakanımız açıkladı, Fon'un kaynaklarının nereye kullanıldığı, nereye kanalize, tahsis edildiği ve ne amaçla tahsis edildiğini ifade etti.
Yine işsizlik problemini çözmek, onun çözümüne katkı sağlamak amacıyla; yani, hem yatırımların hızlandırılması hem de işsizliği doğrudan etkileyecek, azaltacak projelerin finansmanı için aktarıldı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kara yolları müteahhitlerine?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu mu talan Allah aşkına? Yani böyle bir harcama için "talan" kelimesi uydu mu?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hazineci olarak söylüyorum?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Olmadı yani?
OKTAY VURAL (İzmir) - Amacı dışında?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Evet, yani düzeltmek gerekiyor. Sizin onu kastetmediğinizi biliyorum ben ama? Yani şunu eleştirebilirsin, nitekim söyleniyor, ya esas amacı bu değildir, böyle olmaması gerekir, şöyle olması gerekir, şurada harcanması gerekir falan. Bunlar olabilir, tartışılabilir, gündeme getirilebilir ama yine nereye gittiği kuruşuna kadar paranın bellidir, yine işsizlik içindir, yine yatırım içindir, yine ülkenin gelişmesi, kalkınması içindir. Onda yani en ufak bir problem yok.
Yine bir düzeltme gerekiyor. Gecenin bu saatinde çok da uzatmak istemiyorum. O da şudur: Bakın, son dokuz yılda özellikle gelir dağılımındaki gelişme en önemli gelişmelerden bir tanesidir. Yine uzun yıllar, 2002 yılına kadar hep gelir dağılımında bozulma meydana gelmiş. İlk defa 2003 yılının başından itibaren Türkiye'deki gelir dağılımı iyileşmeye başlamış ve bunun neticesinde en zengin ile en fakir arasındaki makas 9,5 kattan 8,5 kata düşmüş. Bu çok önemli. Bakın,TÜİK'in rakamları.
OKTAY VURAL (İzmir) - En düşük yüzde 10 ile en yüksek yüzde 10 arasında 18,76'dan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Efendim, TÜİK'in rakamları çok net, çok net TÜİK'in rakamları? Bakın, açın bakın, açın bakın, isteyen?
OKTAY VURAL (İzmir) - Hodri meydan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - İnternet'e girebilirsiniz, rahatlıkla herkes ulaşabilir, TÜİK'in rakamlarıdır. Yani bildiğimiz konular bunlar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Hodri meydan?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Daha önceki en zengin ile en fakir arasındaki uçurum, makas 9,5 kat iken -en son yayımlanan rakamlar sanıyorum 2009 itibarıyla olması lazım- 2009 sonu itibarıyla bu rakam 8,1'e düşmüş. Bu önemli bir gelişmedir. Yani önce olumsuzdan giden trendi düzelteceksiniz, sonra da iyileştireceksiniz. Ha, bu da yeterli değil elbette, daha da düzeltilmesi gerekir bunun. Böyle bir eleştiriye biz katılırız ama takdir edersiniz ki toplumsal dönüşüm gibi son derece büyük sosyal bir dönüşümün gerçekleşmesi elbette zaman alacaktır. Ha, bunun ayrıntıları, bunu teyit eden datalar, rakamlar, gelişmeler, politikalar mevcuttur. O ayrıntılara girmeyeceğim ama bu kesin bir olaydır ve son derece önemlidir. Yani 2003 yılı başından itibaren gelir dağılımı ilk defa düzelmeye başlamıştır ve kesintisiz bir şekilde düzelmeye başlamıştır. Yani 2003 tesadüftür, 2004 tesadüftür, 5, 6, 7? Her yıl, kriz yılı hariç, kriz yılı hariç, sadece 2008'de küçük bir geriye gidiş vardır ama daha sonra tekrar normal trendine dönmüştür, dönecektir, dönmeye devam edecektir. Dolayısıyla bunun düzeltilmesi gerekiyor. Tabii çok konuşuldu işsizlik?
Şimdi bakın değerli arkadaşlar, bugün en son nisan ayı itibarıyla genel işsizlik oranı yüzde 9,9 olarak açıklandı. Bu, bizim devraldığımız dönemdeki işsizlik oranının da altında ama eğer istihdam piyasasındaki gelişmeleri ve kaymaları hesap etmeden, dikkate almadan, değerlendirmeye dahil etmeden sadece genel bu rakamları konuştuğumuz zaman bu gerçeği tam olarak yansıtmaz, fotoğrafın tamamını vermez. Bakın aynı dönemde tarımdan tarım dışı alana çok ciddi bir göç söz konusudur, istihdam piyasasından, tarımdaki istihdam piyasasından tarım dışı istihdam piyasasına ciddi göç söz konusudur. Bu ne demektir biliyor musunuz? Daha önce tarımda çalışıyor gözüken, istihdam rakamlarında gözüken, istihdam rakamlarında işi var gözüken ama aslında gizli işsiz olan, çalışmayan bu insanların, ki bunun oranı yaklaşık yüzde 34'ten yüzde 26'dır, yaklaşık 1,5-2 milyon civarında bir insandır. 2,5 milyon kişi tarımdan tarım dışı alana gelmiştir. Şöyle söyleyelim: Bu oran hiç değişmemiş olsaydı, tarımda çalışanların nüfusu aynen kalmış olsaydı bugün işsizlik oranı yüzde 5'in altına inmiş olacaktı değerli arkadaşlar. Gerçek ölçü de budur, gerçek karşılaştırma da budur yani hem yeni ortaya çıkan işsizlere iş sağlanması, birikmiş olan stokun eritilmesi hem de çalışıyor gözüken ama çalışmayan? Bunlar gerçekler yani bunu bu işle ilgilenen herkes çok iyi bilir yani bunun da böyle yorumlanması gerekir. Ha bu dönüşüm de kaçınılmaz. Baktığınız zaman da, bunu da ilave ettiğiniz zaman da son dokuz yılda tam 4,5 milyon yeni istihdam imkânı ortaya çıkartılmıştır tarım dışı alanda. Tarım dışı alanda toplan 4,5 milyon insan. Ortalama 700 binin üzerinde her yıl. Bu ekonomi bunu oluşturuyor. Bu büyüme oluşturuyor. Fiktif büyüme falan değil. Fiktif büyüme söz konusu olsa o ekonomi her yıl 700 bin insana iş imkânı sunamaz. En somut göstergesi budur. Bir başka örnek, çok somut bir örnek söyledim, bakın 2002 yılında her yıl 90 bin konut üretilirken bugün 350-400 bin konut üretiliyor. Aynen öyle, resmî rakamlar, bakın resmî rakamlar. Eğer fiktifse bu büyüme bu konutu nereye sığdıracaksınız? Sadece bir örnek için söylüyorum, bu bütün alanlar için geçerli, otomobil için geçerli, bütün yiyecek içecek, mazot, ne istiyorsanız, aklınıza ne geliyorsa, beyaz eşya, hepsi için geçerli, hem üretim için geçerli hem tüketim için geçerli. Bu fiktifse, bu her yıl ilave üretilen ve tüketilen, bu milletin insanları tarafından kullanılan ilave 350 bin konutu nereye sığdıracaksınız, bunu nasıl izah edeceksiniz? 350 bin konut fiktif değil ise, reel ise o zaman büyüme de reeldir, istihdam da reeldir. Bunu çok açık yüreklilikle ifade ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) - Sizden önceki dönemde de 473 bin konut yapıldı yani!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Canikli.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Bu vesileyle bu teklife katkı sağlayan tüm arkadaşlara, tüm parti gruplarına teşekkür ediyorum.
Ben de hepinizin, milletimizin Berat gecesini tebrik ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)