GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:15.05.2024

CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iki gün önce, 13 Mayısta on yıl önce katledilen 301 madencimizi anmak için Genel Başkanımız Özgür Özel önderliğinde, tüm MYK üyelerimiz, milletvekillerimiz, Grup Başkan Vekillerimiz, belediye başkanlarımız yani tüm örgütümüzle birlikte kömürün başkenti, acının başkenti Soma'daydık. Oradaki 301 madencinin aileleriyle beraber olduk, acıyı bir kere daha yaşadık. Bu vesileyle, Soma'da yitirdiğimiz 301 madencimizi bir kez daha rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, Soma'da kaza öncesinde yaşananlar -esasında buna "kaza" dememek lazım, Soma'da yaşananın adını doğru koymak lazım; Soma'da yaşanan şey bir cinayettir- Soma'da işlenen bu iş cinayeti öncesinde yaşananlar Marquez'in o ünlü "Kırmızı Pazartesi" romanında yaşayanlarla neredeyse birebir aynıdır. Kırmızı Pazartesi'yi okuyanlar bilir, küçük bir kasabada bir cinayet işlenmiştir ve bu cinayetin işleneceğinden kurban hariç tüm kasabanın haberi vardır. Soma'da da büyük bir iş cinayeti işlenmiştir, tüm Soma bunun farkındaydı; maden ocağını çalıştıranlar, patronlar bunun farkındaydı, öyle ki patronlar yaptıkları hesaplamalarda 30-40 işçinin olacak olan, adım adım gelen kazada öleceğini tahmin ediyorlardı; tüm Manisa bilmekteydi, bu yüce Meclis bilmekteydi, on yıl önce bu koltuklarda oturan değerli milletvekilleri Soma'da büyük bir kazanın olacağını biliyorlardı. Çünkü on yıl önce bugün Genel Başkanımız olan Özgür Özel elinde baretiyle tüm Meclise, tüm Türkiye'ye Soma'da büyük bir facianın olacağını bu Meclis kürsüsünden haykırmıştı. Romanda cinayetin işleneceğinden bir tek kurbanın haberi yoktu ancak Soma'da facianın kurbanları yani patlamanın olduğu gün madene inen 301 madencimiz Eynez'te böyle bir facianın yaşanacağını biliyorlardı. O madenciler bunu bile bile madene indiler, bunu bile bile ölüme gittiler. Bir insan neden öleceğini bile bile mezarı olacak o madene girer? Bunun cevabı çok acı, bir madenci anlatmıştı: "Madende ölme olasılığımız yüksek ancak madene inmezsek yukarıda açlıktan öleceğimiz kesin." Göz göre göre gelen faciadan sonra yaşananlar ise tam bir trajedi. Soma maden kazasının mahkeme sürecinde yaşananlar ülkedeki adalet sisteminin ne kadar çürüdüğünü bizlere göstermekte. Mahkeme neredeyse karar aşamasına gelmişti ki tüm ailelerin güvendiği mahkeme başkanı tayin edildi, yerine daha önce benzer bir maden kazasında ölen madencileri suçlu çıkaran bir hâkim geldi. Süreç uzadı ve sonunda olayların sorumluları olan patronlar neredeyse kasten işledikleri her cinayet başına beş gün bile yatmadan ellerini kollarını sallayarak serbest kaldılar. Faciada kusuru bulunduğu iddia edilen bürokratlar ise on yıl sonra daha yeni hâkim karşısına çıktılar. Sorumlu olan hiçbir siyasetçi, bakan, üst düzey bürokrat hâkim karşısına geçmedi, yargılanmadı, hatta öyle ki dönemin Enerji Bakanı, Amasra maden faciasından sonra kurulan Meclis araştırma komisyonuna başkan bile yapıldı. Bugün Soma davasından geriye sadece 2 mahkûm kaldı, onlar da mahkemede madenci ailelerini savunan 2 yürekli avukat Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay.

Değerli milletvekilleri, tüm bu yaşananlardan sonra, sizlere on yıl geçmiş olmasına rağmen ailelerin açtığı maddi, manevi tazminat davalarının hâlen sürdüğünü söylesem herhâlde şaşırmazsınız. Bugüne kadar açılmış olan 682 maddi, manevi tazminat davasının 101'i hâlen daha devam etmekte. Şehit madencilerin ailelerinin açtığı tüm tazminat davalarında yerel mahkeme, Yargıtay TKİ'yi tazminat ödemeye mahkûm ediyor ancak artık bir içtihat oluşmuş olmasına rağmen TKİ süreci uzatıyor ve bu süreç sonrasında tazminat sahibi olan ailelerin alacakları tazminatlar artık pul olmuş durumda. Şimdi, bir ülke düşünün, göz göre göre bir maden faciası yaşanmış, 301 madencisini bu faciada kaybetmiş ve ülkenin Meclisi, kazanın nedenlerini araştırmak ve alınması gereken tedbirleri belirlemek için bir komisyon kurmuş olsun, bu durumda, o ülkede bir daha böylesine bir kazanın yaşanmasını beklemezsiniz değil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) - O hâlde, şunu sormak bizim hakkımız: Bu ülkede Amasra maden faciası nasıl oldu da yaşandı? Bu ülkede İliç maden faciası nasıl oldu da yaşandı? Neden hâlâ madencilerimiz madenlerde ölüyor?

Değerli milletvekilleri, bu ülkede Soma'da yaşananlar ile Amasra'da yaşananlar birbirinin kopyasıdır, bu ülke kopya cinayetlerin ülkesi hâline gelmiştir. Böyle giderse bu cinayetler de devam edecektir çünkü ülkemizde cinayet mahalleri değişiyor ancak failler ve kurbanlar hiçbir zaman değişmiyor. Failler bellidir, failler bugünkü iktidardır; kurbanlar da bellidir, kurbanlar bu ülkenin emekçileridir, bu ülkenin madencileridir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)