GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:15.05.2024

ERSİN BEYAZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türk Ticaret Kanunu'nda değişiklik yapılmak üzere önümüze gelen bu kanun teklifinin 4'üncü maddesinde yine bir süre düzenlemesi var. Mevcut durumun bazı sorunlara yol açtığı bilinmekte ve yapılan düzenlemeyle bu kısa süre zarfında -gerekçeye göre- ortaya çıkan karışıklık giderilerek yazılı savunma verme yükümlülüğü kaldırılmaktadır. Ancak hukuki soruşturmaya konu olan şirketlerin yeterince araştırılmaması büyük bir soru işaretidir. Soruşturma süreleri kısalırken diğer yandan etkin ve verimli bir soruşturma yapılamıyor. Bu konuyla ilgili ilave tedbirler alınmalı ve özellikle soruşturma süreci iyi takip edilmelidir. İktidarın konuya bakış açısı "Bir an evvel Rekabet Kurumu nezdinde soruşturmayı tamamlayalım ve cezai müeyyide uygulayalım." şeklindedir. Bu mahzurlu bakış açısı "Cezayı keselim, gerekçesi arkadan gelir." gibi sorunlu ve sakat bir tutumdur. Şirketler kime ve neye göre sorgulanmaktadır? Bu tarz değişiklikler şirketlere gözdağı verme niyeti de taşımaktadır.

Bugün ülkemiz enflasyon belasıyla mücadele ediyorsa, ekonomik hayat altüst olmuşsa bunun suçlusu işveren değil, iktidardır. Anlamadığı ekonomiye ayar vermeye çalışanlar, ülkenin temel iktisadi parametrelerini bozanlar idari yaptırımlarla ticaret hayatına düzen getiremezler.

Değerli milletvekilleri, görüyorsunuz ki kanunda ortaya çıkan en ufak eksikliğin bile düzenlendiğini gösteren çalışmalar yapılmakta, sorunlu görünen fıkralar bile ayrıntısıyla açıklanmaktadır. Akçeli işlerde vergi ve para söz konusu olduğunda her işi süreye, kanuna uygun yapan, hatta en iyi şekilde kılıfına uyduran iktidar iş yolsuzluğa, yoksulluğa ve yasaklara gelince sınıfta kalmaktadır; kanunları ve yasaları tanımamakta, hukuku çiğnemektedir. İktidara geldiklerinde 3Y ile mücadele edeceklerini ve ulvi amaçlarının bu millete hizmet olduğunu vurgulayan AK PARTİ iktidarı yirmi iki yıl sonra ülkeyi yolsuzluk batağının içine çekmiş, vatandaşımızı yoksullaştırmış, yasaklarla bir korku cumhuriyeti kurmuştur. Kanun süreleriyle ilgili titiz çalışıldığı, uygulamalara ihtimam gösterildiği iddiası, hemen her gün karşımıza çıkan hukuksuzluklarla aslında bu durumun yalan olduğunun bir göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, yapılan kanun değişikliğiyle fahiş fiyat artışlarının ve stokçuluğun önüne geçilmesi konusunda da düzenlemeler öngörülüyor. Bakanlık, bir yıl içinde 3 defa kanuna aykırı hareket edecek esnafa idari para cezası uygulayacağı gibi iş yerlerini de altı gün kadar kapatabilecek. İktidarın fahiş fiyat ve stokçulukla mücadele ettiği söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını ekonomik verilerden anlayabiliriz. Bu ülkede fahiş fiyat varsa sebebi her gün artan enflasyondur, stokçuluk varsa sebebi iktidarın güvensizliği ve belirsizliğidir. Tabii ki stokçuluk ve fahiş fiyat uygulamaları araştırılmalı, vatandaşın sırtına binen her türlü kesim cezalandırılmalıdır ama önce iktidar kendine çekidüzen vermeli ve enflasyonun tek sorumlusu olduğunu kabul etmelidir. Stokçuluk ve fahiş fiyat uygulamalarını suç olarak kabul ediyoruz ancak bu suça zemin hazırlayan, bu kötü şartları olgunlaştıran iktidarı da İYİ Parti olarak uyarıyoruz. Bu mesele sadece iktisadi bir mesele değildir, vatandaşın esnafa güvenmediği, esnafın ve üreticinin piyasaya güvenmediği bir ülke olduk; iktidarın beceriksiz ekonomi politikalarıyla nedeniyle dünya Türkiye'ye güvenmediğinden bir sosyoekonomik buhranla yüzleşiyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu büyük buhranın üstüne kamuoyumuz kan donduran cinayetler ve bu cinayetlerin hukuki sürecinin akamete uğratılmasıyla sarsılmaktadır. Kamuoyunun malumu olan ve tüm ülkenin vicdanını yaralayan Sinan Ateş ve nice içler acısı cinayetin akıbetlerinin sürüncemeye bırakılması büyük bir hukuk zafiyeti olarak karşımızda duruyor. Geçtiğimiz hafta acı bir şekilde katledilen İbrahim Oktugan Öğretmenimizin başına gelen hadise malumunuzdur. Ayrıca, sorgulanması gereken şey şudur: Katil zanlısının daha önce ruhsatsız silahla yakalandığı, farklı suçlardan kaydı olduğu ama buna rağmen serbest bırakıldığı bilinmektedir. 18 yaşından küçük, yabancı uyruklu, disiplinsiz birisi ruhsatsız silahı nereden temin etmiştir? Sığınmacılar, kaçak göçmenler yasa dışı silah teminini nasıl sağlamaktadır? İçişleri Bakanlığı ruhsatsız silahlarla ilgili yaptığı çalışmalarda sığınmacıların yarattığı riski de hesaba katmış mıdır? Bir millî güvenlik sorunu, sosyal tehdit ve can güvenliğimiz açısından büyük bir tehdit olan bu durum iktidarın ayıbıdır. Neresinden tutsak elimizde kalan bir süreçten geçiyoruz; maalesef, olan, İbrahim Öğretmen gibi masum halkımıza oluyor. Biliniz ki ölen sadece İbrahim Öğretmen değildir; ölen, bir toplum; ölen, insanlıktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

ERSİN BEYAZ (Devamla) - Bu vebal ise ülkeyi yirmi iki yıldır yöneten AK PARTİ iktidarınındır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)