GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Gecikme için üzgünüm.

Değerli milletvekilleri, HDP'nin demokratik siyasi mücadelesini ve fikriyatını bitirmek için düzenlenen Kobani kumpas yargılamasında verilen karar döndü dolaştı, atılan bir "tweet"e dayandırıldı ve yıllardır, hâlâ bu "tweet"i konuşuyoruz. AİHM Büyük Dairenin Aralık 2020'de "Demirtaş Türkiye" kararındaki tespitini de hatırlayalım: Mahkeme bu çağrıların siyasi ifade sınırları kapsamında kaldığını, bu hâliyle şiddete çağrı oluşturmadığını değerlendirdi yani 6-8 Ekim olaylarını doğrudan, söz konusu bu "tweet"i "Yapılan çağrıların bir sonucu değildir." dedi yani "İlliyet bağı yoktur." dedi. Peki, bu "tweet"le alakası kurulamayan olaylardan dolayı kumpas mahkemesi ceza verebildi mi? Hayır. Özetle, yürüttüğünüz algı operasyonu çöktü.

Kumpas mahkemesinde vekâleten yerinize bakan sözde hâkim ve savcılara bir göz atalım: Tahliye olması gerekirken alelacele Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında uydurma mükerrer bir soruşturmayla tahliyeyi engelleyen savcı Yüksel Kocaman; kendisi, Ayhan Bora Kaplan'dan villa ve araba aldığı iddia edilen kişi; aynı zamanda Eylül 2020'de lüks tatili, bu tatile giderken özel helikopter kullanması, düğününe sadece üst düzey hukuk yetkililerinin değil, Genelkurmay Başkanından YSK Başkanına, İçişleri Bakanından Genelkurmay Başkanına kadar AKP'lilerin sıra sıra katıldığı, nikâh sonrası sarayda ağırlanan Yüksel Kocaman. Üç yıl boyunca soruşturma dosyasını bekleten, ölü bir soruşturmayı canlandırmak için özel atadığınız Savcı Ahmet Altun; hani fellik fellik gizli tanık arayan, sahte delil toplayan, Sinan Ateş dosyasında da bazı şüphelileri bırakması karşılığında MHP Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter tarafından Yargıtay üyeliğinin teklif edildiği söylenen kişi. Bu savcının hazırladığı 324 klasör, 3.530 sayfalık iddianameyi bir hafta gibi bir sürede sözde incelediği söylenen Bahtiyar Çolak; kendisi derin devletin ticari istihbarat ayağı olarak adlandırılan, nitelikli dolandırıcılık ve birçok suçtan iddianame düzenlenen Ata Dedeler suç örgütünün bir mensubu. Peki, buna rağmen dosyada alınan bu kararlar geçersiz mi sayıldı? Hayır. İptal mi edildi? Ne mümkün? Doğal hâkim ilkesi yok sayılarak tek işi kumpas yargılaması olan kullanışlı hâkim ve savcılarla her zamanki gibi yola devam edildi.

Değerli halklarımız, değineceğim yüzlerce hukuksuzluk var diyeceğim ancak böylesi bir kumpas dosyasında hukuktan söz etmek tam olarak yerine oturmuyor. Bir şeyden söz edilebilir, o da kumpas içinde kurulan kumpas hileleri. Elimde tuttuğum, daha doğrusu, dün Grup Başkan Vekillerimizin dağıtmış olduğu, Savcı Ahmet Altun'un 234 no.lu klasör içinde unuttuğu 5 sayfalık TEM Şube antetli bilgi notuna bakın. Bilgi notunda diyor ki: "İsimleri geçenler hakkında TCK 302 nedeniyle bu suçlamalardan iddianame hazırlarsanız daha sonra bu iddianame parti kapatma sonucuna dayanak olur." Yani kumpas içerisinde kumpas hazırlığı yapılıyor. İşte, bu dosyada unutulan iddiaların aksine, somut, elle tutulan bir kumpas delili; hâlâ çıkıp bize "Kumpas yok." diyorsunuz. E, tabii, topluma dini hızlı tebliğ etmek için milyonluk lüks makam araçlarıyla gündemden düşmeyen Diyanetinizden, Et ve Balık Kurumuna kadar koskoca devletin tüm kurumları bu davaya taraf olmuştu. Peki, 5 Haziran 2015 tarihinde 5 canın katledildiği Diyarbakır İstasyon katliamında; 20 Temmuz 2015 tarihinde 33 genç düş yolcusunun katledildiği Suruç katliamında; 10 Ekim 2015 tarihinde 104 canımızın katledildiği, yüzlerce yaralının olduğu Ankara Gar katliamında; 20 Ağustos 2016 Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde 59 canın katledildiği düğün katliamında müdahilliğiniz var mı? Yok. Kamu kurumları, devlet kurumları bu dosyada müdahil mi? Yok. Neden yok? Orada katledilenler Türkiye vatandaşı değil mi? Bu davaların görüldüğü bu duruşmaların hangi birine bir kez olsun katıldınız? Katledilen bu canlardan birinin bile adını andınız mı? Hayır. Çünkü derdiniz insanı korumak, ülkeyi korumak, kamu düzenini sağlamak değil, siyasi rant elde edip iktidarınızı sürdürebilmek.

Her fırsatta çıkıp bu kumpasın asıl sahibi olduğunuzu, siz ve ortaklarınız açık açık söylemediniz mi? 10 Mayısta karar duruşmasına günler kala AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Batman'da arkadaşlarımız için ne diyordu: "Benim milletim Erdoğan kardeşine 'Yürü, arkandayız.' dediği sürece çıkaramazlar. Cumhur İttifakı iktidarda olduğu sürece çıkaramazlar."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Devamla) - Bu, yargıya açıkça talimatlardan biri değil mi? Zaten, çoktan kararın verildiğini duruşmaya altı gün kala açıklamıyor mu? Adil yargılama olsa, karar siyasi kumpas değil hukuki olsa arkadaşlarımızın özgürlüğe kavuşmasını iktidarda kalmanızla açıklayabilir miydiniz? İşte, bu çağrı "Bize oy verin, yoksa çıkamazlar." demektir çünkü "Karar siyasi." demek, "Hukuk yok." demektir. Bu çağrı, bir itiraf; Kürt düşmanlığı üzerinden iktidar hesabı yapmanızın bir itirafı.

Ezcümle, kurduğunuz kumpas ve vekâleten adını yürüttüğünüz siyasi yargılama için attığınız her adımda, bu adımda bu itirafla bir kez daha suçüstü yakalandınız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)