GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli Kurul üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu teklif metnine baktığımızda, amacın enflasyonla mücadele yani bir fiyat istikrarı sağlamak olduğu gözüküyor ancak her zaman, defalarca kez ifade ettiğimiz gibi piyasalarda fiyat istikrarının kökü, öncülü, hukukta bir istikrar sağlamaktan geçiyor. Ben, şimdi, AK PARTİ milletvekilleri arasında hukuki müktesebatına güvendiğim, vicdan ve ahlaklarına inandığım arkadaşları şöyle bizim yargı dünyamızın bazı uygulamalarında kısa bir tura çıkarmak istiyorum ve kendilerini yine kendi kabulleri ve değer yargılarıyla ya bir sosyal deneye ya da bir empatiye tabi tutmalarını rica ediyorum. Bugün, biz, milletvekillerimiz Sayın Mustafa Yeneroğlu ve İdris Şahin'le Adalet Bakanlığı önünde Emine Şenyaşar anneyi ziyaret ettik. Emine Şenyaşar ve çocuklarının maruz kaldığı hukuksuzluk burada defalarca konuşuldu, bu, devletin bir ayıbıdır. Evinde otururken maruz kaldıkları zulmün hesabı verilmeyen, sonra yargı yoluyla gidilip özür dilenmesi gereken bir kadın yüz altı gündür Adalet Bakanlığının önünde nöbet tutuyor ve ben diyorum ki: Emine Şenyaşar'ı ya da Ferit Şenyaşar'ı dinlemeyin; dönemin savcısını, başsavcısını, emniyetçisini, valisini, hatta AK PARTİ'li milletvekillerini dinleyin ve sonra vicdanınızın gereği neyse onu yapın.

Emine Şenyaşar'ın hemen yanında Kursiyer Teğmen Murat Çakır'ın annesi Sevinç Hanım var. Askerî öğrenciler için Yargıtaydan verilen bozma kararının onlar için de geçerli olmasını diliyorum ve aranızda FETÖ'cü olup yakınlarınızdan yargılanmış olan AK PARTİ'li arkadaşlardan kendilerini Kursiyer Teğmen Murat Çakır'ın annesi Sevinç Hanım'ın yerine koymalarını rica ediyorum.

Şöyle bir seyahate çıksak Ankara içinde, biraz ileride rahmetli Sinan Ateş'in katledildiği yeri görürüz. Kıymetli arkadaşlar, hep beraber Batman'da, Diyarbakır'da faili meçhul cinayetler bitsin diye mücadele ettik, başarılı da olduk ama bugün Ankara'nın ortasında faili meçhul cinayet işleniyor. Biz o zaman faili malum derdik. kadere bakın ki bugün de faili malum bir vaka. Üzüldüğüm şudur ki Sinan Ateş yatağında rahmet etse sıraya girecek dostları, sevenleri, ocaktan yetiştirildik çocuklar bu cinayete karşı lal oldular, dilsiz kesildiler. Hayatında ülkü ocaklarıyla yolu kesişmemiş bir Batmanlı Kürt olarak da açıkçası en çok ağırıma giden bu sessizlik olmuştur.

Kıymetli arkadaşlar, şöyle, hukuk, yargı uygulamalarına devam edelim; Kavala, Can Atalay, Selahattin Demirtaş'la özdeşleşmiş dosyalar. Biliyorsunuz, hukukta Themis heykeli diye bir heykel var, gözü kapalı olur. Hukukçu AK PARTİ'li arkadaşlardan rica ediyorum; bu 3 dosyayı önünüze alın için olayın geçtiği ülkeyi, sanığın ismini, olayın şeklini kapatın ve bir hukukçu olarak inceleyin. Eğer siz Kavala'da, Can Atalay'da, Selahattin Demirtaş'ta süregelen yargılama sürecine bir hukukçu olarak onay verecekseniz içerik olarak, usul olarak emin olun, söyleyeceğim bir şey yok. Şimdi, en basitinden isimleri kapatalım, bakalım. Olaylar 2014'te olmuş, dava 2017'de açılmış, 2024'te -yedi yıl sonra- karara bağlanmış ve bu yedi yılın sonunda hâkim tam 27 sayfa 28 il ve 5.300 vakayı sayarak bu olayların aydınlatılamadığını ifade ederek beraat kararı vermiş. Peki, bu olayları aydınlatamadıysanız neyi aydınlattınız? Eğer bu somut olaylardan dolayı sanıklar Selahattin Demirtaş, Ayla Akat Ata ve benzerleri bir ceza yemediyse neden dolayı ceza yedi?

Şimdi, Galip Bey bugün bence tarihe geçecek bir konuşma yaptı, çok da değerli bir konuşma. Kobani sürecinde AK PARTİ'nin IŞİD'e karşı Kobani halkına ne kadar yardımcı olduğunu anlattı; takdirle anıyorum ve dikkat edin "terörist" diye bir kelime kullanmadı "savaşçılar" dedi. Şimdi, o zaman PYD vardı, Salih Müslim Ankara'da yargılanıyordu,(*) Asiye Abdullah TBMM'de misafir olarak kabul ediliyordu ve Türkiye Cumhuriyeti devleti de PYD savaşçılarını -Galip Bey'in ifadesiyle- Türkiye'ye getirip tedavi ediyordu, savaşmaları için geri gönderiyordu. Şimdi soru şu: PYD'nin bu savaşçıları ne zaman terörist oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Sonuçta, FETÖ'nün ne zaman terör örgütü kabul edildiğine dair milat herkes için farklı değil mi? AK PARTİ'liler için farklı, garibanlar için farklı, iş adamları için farklı. PYD ne zaman terörist oldu? Belki bunu bir açıklığa kavuşturursak aynı dönemde savaşçıları misafir edip, tedavi edip geri gönderen devletimiz ile sokaklarda duyarlılık çağrısı yapan insanlar arasındaki farkı daha sarih tartışabiliriz.

Etki ajanlığı mevzusuna da bir cümleyle girmek isterim; birçok örnek var, zaman yetmiyor. 28 Şubatta hepimiz için "Başörtülüler Suudi Arabistan'a." deniyordu, ondan önce "Komünistler Moskova'ya." deniyordu, bu yasa çıktıktan sonra tespit ettiğiniz etki ajanlarını nereye göndereceksiniz, çok merak ediyorum, aydınlatırsanız sevinirim.

Teşekkür ederim.