GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

CEM AVŞAR (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde konuşuyoruz fakat ticaret konuşacaksak önce akıl dışı uygulanan ekonomik politikaların faturasının neden orta direğe kesildiğini, kırk yıllık sanayicinin de kırk yıllık esnafın da "Ben bu kadar kötü bir dönem hatırlamıyorum."u niye sürekli kullandığını konuşmak lazım. Ticaret konuşacaksak hazine destekli diye verilen esnaf kredi faizleri neden artırılıyor, hataları ve ceremesi de esnafın sırtına neden yükleniyor; bunu konuşmak lazım. Ticaret konuşacaksak, iktidar, tüccarı 2002'yi mumla aratır boyuta nasıl getirdi onu konuşmak lazım fakat bugün önümüzde konuşulması gereken bundan çok daha akut bir durum var; o da toplumu virüs gibi günbegün saran ve yayılan yoksulluk, barınma gibi krizler. Ekonomide kötü gidişin neticesi olan bu sorunlar parasızlığın ötesinde toplumsal huzuru tehdit eden tehlikeli bir hâl almaya her geçen gün devam ediyor. Kimi yerde ailesine yetememenin getirdiği cinnet hâliyle işlenen cinayetler ve intiharlar, kimi yerde ölümlü ev sahibi-kiracı kavgaları, kimi yerde suça itilen çocuklar, kimi yerde gasp, şiddet sonuçlarıyla her gün farklı bir olay karşımıza çıkmakta. Vatandaş barınma ve beslenme gibi çok temel iki insani ihtiyacına ulaşamadıkça da bu sorunlar artmaya devam edecek. TÜRK-İŞ verilerine göre, nisan ayı açlık sınırı 17.725 lira, yoksulluk sınırı da 57 binlerde; buna karşın asgari emekli maaşı 10 bin lirayken asgari ücret de 17.002 lira. Bunun şöyle bir önemi var: Bu rakamların hepsi en az toplumun yüzde 50'sini ilgilendiriyor. Hâl böyleyken ortalama kira fiyatları da 10-15 bin lira arasında değişmekte, neredeyse bir asgari ücrete denk gelmekte. Depremden bağımsız olarak barınma ve konut krizi toplumda yıllardır çözüm bulunamayan temel bir sorun olarak karşımızda, kucağımızda durmakta. Peki, yirmi küsur yıldır -öncesi de var- dağ, taş betona gömülmüşken, iktidarın inşaat noktasındaki iştahının namı yedi düveli aşmışken nasıl oluyor da bu memlekette hâlen daha barınma krizi yaşanıyor? 2002 yılında 16 milyon civarı olan konut sayısı bugün 41 milyona gelmişken neden vatandaş kiralık ev bulamıyor veya ev satın alamıyor?

Değerli milletvekilleri, bunun cevapları uzun, çokça konuşulup tartışılabilir fakat basitçe sıralamak gerekirse kurdaki patlama, maliyet artışları, 250 bin dolara daire alma karşılığı verilen vatandaşlıklar, mükerrer daire sahipliği gibi gibi nedenler sayılabilir ama bir de konut yapmakla, sosyal konut yapmakla yükümlü olan TOKİ, Emlak GYO gibi kamu kuruluşlarının sosyal konutu değil lüks konutu önceleyen, dar ve orta gelirli vatandaşı ev sahibi yapmak yerine rantı tercih eden, uzun yıllardır devam eden politikası da var.

Bakın, yirmi yılda Emlak Konut GYO tarafından inşa edilen 90 bini aşkın konutun yüzde 69'u lüks konut. Yine, TOKİ'nin yirmi iki yılda ürettiği 1 milyon 200 bin küsur konutun sadece yüzde 15'i dar gelirliye yönelik. Bugün Türkiye'nin en lüks, en kupon arazilerindeki projelere baktığınız zaman ya TOKİ tabelası görüyorsunuz ya Emlak GYO tabelası görüyorsunuz.

Bakın, yakın bir örnek: Geçen hafta Bakanlığın üstlendiği Fikirtepe projesinde 1.615 adet bağımsız bölüm Emlak GYO tarafından satın alındı. Satın alma işleminin tutarı 11,5 milyar TL, satın alma işleminde birim başına ortalama 7,1 milyon TL düşüyor. Açıklamada bağımsız bölümlerin satıcısının hangi şirket olduğu belli değil. Emlak Konut onca tasarruf tedbiri açıklanırken bu ölçüde büyük bir alımı niye yaptı? Açıklama yok, belli değil. Hangi müteahhitler kurtarıldı? Ne kadar kamu zararı oluşturuldu? Hiçbiri hakkında en ufak bir açıklama yok, kapalı kutu. Tüm bu sebeplerden ötürü 2002'de yüzde 73 olan konut sahipliği bugün yüzde 56'lara kadar gerilemiş durumda.

Bakın, iki yıl önce Hükûmetin kontrolünden çıkan kira rakamı patlamasıyla alakalı sorunu çözmek üzere yüzde 25 artış sınırı diye bir şey getirildi, geçen sene de uzatıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

CEM AVŞAR (Devamla) - Kiracı ve ev sahibini kanlı bıçaklı hâle getiren, mahkemeleri kira davalarıyla dolduran bu dava şimdi Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek'in geçenki beyanatından anladığımız gibi "Gereği yok, artık kaldırılabilir." deniliyor.

Peki, ne olacak şimdi? Bakın, sadece İstanbul'da konut kiralarının iki yıldaki artış oranı yüzde 226. İki sene piyasa mekanizmalarına müdahale ederek, hem ev sahibini hem kiracıyı mahkemeleri düşürerek seyredilen süreci "Şimdi de kaldırdık." diye, yeni sürecin faturası milletin sırtına yüklenmek isteniyor.

Değerli milletvekilleri, yanlış politikalarla başlayıp yanlışlarla devam eden süreç anayasal bir hak olan barınma hakkında yaşanan krizi çözmez. Üstelik, bu sorunlar öyle "Yapay gündemler yaratalım." "Yirmi iki yıl önceyle sürekli bugünü kıyaslayalım." gibi nutuklarla da artık kurtarılamaz çünkü artık, bu konu hakkında mızrak çuvala sığmıyor, lafla peynir gemisi yürümüyor. Vatandaş ekonomiye, yoksulluğa, geçim sıkıntısına, barınma krizine kesin çözüm bekliyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)