Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 86 |
Tarih: | 23.05.2024 |
SABAHAT ERDOĞAN SARITAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle dünyanın gözü önünde kurulan ve üç yıl süren kumpas davasında yargılanan bütün siyasetçi arkadaşlarımızın şahsında cezaevindeki bütün siyasi mahpusları saygıyla selamlıyorum.
Bu arkadaşlarımızın şahsında kadın özgürlük mücadelesi ve demokratik siyasetin yargılandığı ve cezalandırıldığı bir siyasi kumpas davası yaşandı bu ülkede. Dünyanın hiçbir yerinde barbar DAİŞ karanlığına karşı verilen mücadele yargılanmadı. Bir "tweet" üzerinden başlayan dava sürecinde verilen kararlarda şunu çok net gördük ki asıl meselenin demokratik siyasetin engellenmek olduğu gerçeği bir kez daha açığa çıktı. Zira, yargılanan ve ceza alan arkadaşlarımızın hepsi de siyasi faaliyetlerinden dolayı cezalandırıldı. Burada elbette kadın siyasetçi arkadaşlarımıza ayrı bir parantez açacağım. Öncelikle, yıllardır en katı erkek aklına ve siyasetine karşı amansız bir mücadele veren ve bu duruşmada tahliye edilen bütün arkadaşlarımızı bu kürsüden bir kez daha sevgiyle selamlıyor, hepsine tekrardan hoş geldin diyoruz. Bugün ağır cezalarla yargılanan siyasetçi kadın arkadaşlarımız yıllarca savaşa karşı eylemler yaptı, kadına yönelik şiddete ve savaşa "Hayır." dedi; her savaşın aynı zamanda kadın bedeninde bir savaş alanına dönüştüğünü söyledi. Bakın bu, dün böyleydi, bugün de böyle; Kobane'de böyle, Ukrayna'da böyle, Filistin'de de böyle. İşte, bizler tam olarak yarının da böyle olmaması için mücadele ediyoruz. Bugün yargılanan, cezalandırılan bütün kadın arkadaşlarımız da bunun mücadelesini veriyor. Kadının gizlenen, çarpıtılan tarihine karşı kadınlar, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi burada da kendi hakikatini aramaya, direnmeye devam etmiştir; bugün bu arkadaşlarımızın yargılanmasının temel nedenlerinden biri de budur.
DAİŞ zihniyetine karşı arkadaşlarımız sadece Kobane'de değil, Türkiye'de de mücadele etti. O nedenle, Ankara Garı'nda katledilen biz, Suruç'ta katledilen biz, Diyarbakır'da katledilen biz, Antep'te katledilen biz ve gelin görün ki yargılanan da biz olduk. Sadece bu bile, bu davanın siyasi bir dava olduğunu, bir intikam davası olduğunu anlatmaya yetiyor. Bu davada yirmi iki yıl altı ay ceza verilen Zeynep Karaman arkadaşımıza buradan kucak dolusu sevgilerimizi gönderiyoruz; yıllardır her mahkemede yargılanan değil, savunmalarıyla erkek egemen aklı ve baskıcı iktidarı yargılayan bir noktada durdu; tutuklanırken de içeride tutulurken de ağır cezalar alırken de hiçbir şekilde baş eğmedi, haklı mücadelesinden geri durmadı. Buyurun, bunu nasıl yaptığını sevgili Zeynep'in kendisinden de dinleyelim, son savunmasındaki şu sözlerini burada okumak istiyorum: "Biz bugüne kadar boynumuzu bükmedik, bundan sonra da bükmeyiz. Boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyiz. Bizim için asıl olan özgürlük, demokrasi ve halkların özgürlüğüdür." Aynen öyle yaptı Zeynep, DAİŞ karanlığına karşı Kobane halkının yanında, otoriteye karşı özgürlüğün yanında, kadın düşmanlığına karşı "..."(*) diyerek kadın mücadelesinin en ön saflarında durdu.
Değerli arkadaşlar, elbette sadece kadın özgürlük mücadelesinde değil, bir bütün olarak Kürt sorununun demokratik çözümü ve dolayısıyla demokratik siyasetin önünün açılması için de mücadele etti Zeynep Karaman. Hatta sevgili Zeynep savunmalarında şu an bulunduğumuz Meclise de çağrılar yaptı. O çağrısını bu kürsüden bir kez daha okumak istiyorum, şöyle diyor Zeynep: "Öncelikle devletin Kürt toplumuna düşmanlık politikalarından vazgeçmesi ve cumhuru oluşturan bütün kimliklerin eşit ve özgür birlikteliğinden geçtiği gerçeğini kabul etmesi gerekiyor. Buna göre demokratik cumhuriyeti maddi ve manevi unsurlarıyla yeniden inşa etmeyi düstur edinmelidir. Bunun yolu da tarihsel bir yüzleşmenin içine girmektir." Evet, arkadaşlar, tarihsel bir yüzleşmeye girecek yer, bunun adımının ilk atılacağı yer, sevgili Zeynep'in dediği gibi tam olarak burasıdır.
Bir kez daha Kobane kumpas davasında yargılanan ve ağır cezalar alan bütün arkadaşlarımızı selamlıyor, şairin şu sözleriyle konuşmama son vermek istiyorum: "Dersimiz tarih, unutmayın kaldığımız yeri, yenilmedik daha."
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)