| Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 23.05.2024 |
AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; son yıllarda yüksek enflasyonla yüz yüze kalan ülkemiz, 20 Mayıs Pazartesi günü TÜİK'in açıkladığı verilere göre, bu enflasyon yükünü daha da taşıyacak gibi görünüyor. Ülkemizdeki enflasyon cidden çok yüksek. Dünyada en yüksek enflasyona sahip ilk 10 ülke arasındayız. Bunun yanında, kurların da olması gereken seviyede olmaması Türkiye'yi yalnızca Türkiye'de yaşayanlar için değil, artık, diğer dünya ülkeleri vatandaşlarına göre de pahalı bir ülke hâline getirdi. Türkiye daha önce hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştı. Yüksek enflasyon ya da konuştuğumuz kanun içinde geçen "fahiş fiyat" kavramı, yine bu kanun teklifinde belirtilen stokçulara ve depoculara karşı alınan tedbirlerle maalesef çözülemez; aksine, stoklama ve lisanslı depolama özellikle çiftçinin olmazsa olmazıdır. Şu muhakkak bilinmelidir ki ticaret politikasındaki ana problem üretim zincirinin tekelleşmesidir. Türkiye'de maalesef son yıllarda hepimizin bildiği ve her gün alışveriş yaptığı zincir marketlerin başını çektiği üretim zincirinin tamamını kontrol eden tekelci bir yapı oluşmuştur. Türk Ticaret Kanunu'nun denetleme ve düzenleme yapması gerektiği konuda üretim tekelleşmesi olmalıdır. Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında tekelleşmeyi ve fiyat istikrarını bozacak davranışları takip eden ve cezalandıran kurumsal müesseseler vardır. "Fiyatlar piyasada arz ve talebe göre oluşsun." demek, kontrolsüz bir şekilde, isteyenin kafasına göre fiyatlama yapması demek değildir. Tam rekabet koşullarının oluşup oluşmadığına bakmaksızın bu serbestliği uygulamak tüketicinin ve emekçi kesimlerin soyulmasına ve fakirleşmesine yol açmaktadır. Ülkemizde maalesef konu bu şekilde uygulanmaktadır, bu da yağmacı bir ekonomik düzeni beslemektedir. Sebze ve meyve fiyatları halde oluşmaktadır. Büyükşehir belediyelerinin hal ve market arasında zaman zaman 7-8 kata ulaşan fiyat farklarının nasıl oluştuğunu açıklaması gerekmektedir. Zabıta ve Ticaret Bakanlığı arasındaki fiyat denetimi açısından yetki kargaşasına da bir an evvel son verilmeli, ürünler ilk mecrasından markete kadar fiyat açısından barkodla takip edilmelidir. Bu denetlemeyi yapacak bir kurumsal yapı düşünülmeli ve yapay zekâ uygulamalarıyla desteklenmelidir. Aynı durum emlak alım satım, değerleme, imar değişikliği, kat karşılığı sözleşmelerinde de vardır. Devlet devasa bir vergi kaybı yaşamaktadır, devasa bir kayıt dışı ekonomi oluşmaktadır; basit düzenlemelerle üstesinden gelinebilir. İYİ Parti olarak bunların hepsi için çözümlerimiz hazırdır.
Çiftçinin bütün girdileri vergilerden arındırıldığı takdirde yani çiftçiye destek verdiğimizde bunun üretim karşılığı kısa zamanda 1'e 10 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu finansman para basarak finanse edilse dahi, para var, karşılığında üretim var, dolayısıyla enflasyon yaratmaz.
Bunların yanında biz önce sanayileşme, önce katma değerli üretim diyoruz. 2023 yılında 160 milyar dolarlık ham madde ithalatı yaptık. Bu ithalatı üretimde kullanıp bir kısmını ihraç etmemize rağmen; mineral yağlar, demir çelik, kazan ve makineler, elektrikli cihazlar, organik kimya, plastik, kauçuk ve petrokimya, ilaç ve eczacılık, hububat ve yağlık tohum ve hayvan yemi; optik, cerrahi ve tıbbi aletler ve kıymetli taş sektöründe ihracata rağmen 90 milyar dolar açık verdik; bu elbette sürdürülemez. Bu nedenle, yapılması gereken, katma değerli ürün üretimine yönelik olarak öncelikle enerjide dışa bağımlılığı yok ederek hidrojen ve demir oksidi ayrıştıran 3 adet entegre demir çelik, entegre alüminadan alüminyum ve entegre petrokimya tesisi kurmak olmalıdır. Bunun için "Kaynak nereden bulacağız?" dersek bunu düşünmeye hiç gerek yok çünkü gerçekten Türkiye'nin kaynağı vardır. Bu projelerimiz hayali değil gerçektir. Ayrıca, hiçbiri mevcut bütçe dengesini bozmadığı gibi, kaynakları da somut olarak belirlenmiş olup emekliye, çalışana, esnafa, dar gelirliye ilave yük getirmeyecek, aksine, onların refahının yanında ülkemizin de refahını artırarak kişi başına gelirimizi çok rahat 25-30 bin dolarlara yükseltecektir diyerek sözlerime son veriyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)