Konu: | Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 87 |
Tarih: | 28.05.2024 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Baştan mı başladı Başkanım?
BAŞKAN - Evet, baştan başlattım.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) - Tamam.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifiyle, Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve personelinin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi amacıyla Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kurulmasına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir.
Vakıf geleneği İslam medeniyetinin insanlığa bir hediyesidir. Bizim medeniyetimiz vakıf medeniyetidir. Vakıf müessesesinin Türk kültüründe çok önemli bir yeri vardır. Vakıf malı kamu malı niteliğindedir. Ecdadımız bu kutlu müesseseye sahip çıkarak vakıflar vasıtasıyla milletimize büyük hizmetler yapmıştır. Ülkemizde bugün de bakanlıkların ve kurumların faaliyetlerini ve personelini desteklemek, güçlerine güç katmak amacıyla kurulmuş birçok vakıf bulunmaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı gibi vakıfların başarılı hizmetler sunduğu, ilgili bakanlık ve kurumların faaliyetlerine büyük katkı ve destek sağladığı bilinmektedir. Yine, Türkiye Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, Antalya Diplomasi Forumu Vakfı gibi vakıflar da dış politika ve yurt dışı eğitim alanında başarılı çalışmalar yürütmekte ve önemli katkılar sunmaktadır.
Vakıflar, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmakta ve bu kanun ile Vakıflar Kanunu hükümlerine göre faaliyet göstermektedir. Vakıflar özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir. Vakıflar Kanunu'nun 12'nci maddesine göre, vakıflar taşınır ve taşınmaz mal edinebilmekte, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilmektedir. Vakıf yöneticileri iktisap ettikleri veya değiştirdikleri taşınmaz malları tapuya tescil tarihinden itibaren bir ay içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür.
Yine, Vakıflar Kanunu'nun 26'ncı maddesine göre, vakıflar, amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla Vakıflar Genel Müdürlüğüne bilgi vermek şartıyla iktisadi işletme ve şirket kurabilmekte, kurulmuş şirketlere ortak olabilmektedir. Bu kapsamda Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının da taşınır ve taşınmaz mal edinebilmesi, bunlar üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilmesi, iktisadi işletme ve şirket kurabilmesi, kurulmuş şirketlere ortak olabilmesine dair hükümlere bu kanun teklifinde de yer verilmektedir. Bakanlığa ait veya tahsisli olup ihtiyaç duyulmayan taşınmazların ilgili mevzuat hükümlerine uyulması kaydıyla Bakanlık yararına değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması da Vakfın faaliyeti olarak düzenlenmektedir.
Yine, Vakfın faaliyetleri arasında yer verilen yükseköğretim kurumları kurulmasında diplomatlarımızın akademik donanımlarının geliştirilmesi, yüksek lisans ve doktora eğitimi verilmesi ve referans yayınlarının geliştirilmesi ve çoğaltılmasının amaçlandığı Komisyonda ifade edilmiştir.
Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının Dışişleri Bakanlığının görev ve yetkilerini kullanacağı, paralel bir yapının oluşturulduğu ve Dışişleri Bakanlığının Vakıf marifetiyle şirket hâline dönüştürüleceği gibi iddialar tümüyle asılsız ve mesnetsizdir. Dışişleri Bakanlığının temel görev ve yetkileri 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 128'inci maddesinde tadat edilmiştir. 129 ila 165'inci maddelerinde ise Bakanlık hizmet birimlerinin görev ve yetkileri ile personele dair hükümler yer almaktadır. Ayrıca başta 1173 sayılı Milletlerarası Münasebetlerin Yürütülmesi ve Koordinasyonu Hakkında Kanun olmak üzere diğer ilgili mevzuatla da Bakanlığa verilen görev ve yetkiler bulunmaktadır.
Bu kanun teklifiyle Dışişleri Bakanlığının görev ve yetkilerinden hiçbirinin Vakfa devredilmesi ya da Vakfın kullanımına verilmesi asla söz konusu değildir, destek hizmetleri bakımından da durum böyledir. Dışişleri Bakanlığı merkez ve yurt dışı teşkilatlarında kullanılmak üzere gerekli araç gereç ve malzemenin teminiyle ilgili işleri yürütmek, ihtiyaç duyulan arazinin ve binaların kiralanması ve satın alınması ile bina inşası ve büyük onarımlarla ilgili işleri yürütmek, bina ve tesis yönetimi, güvenliği, temizliği, aydınlatması, ısıtması, bakımı, onarımı gibi taşıma işlerini yürütmek 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 143/c maddesine göre Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında yer almaktadır. Kuşkusuz bu görev ve yetkiler aynen devam etmektedir, bu görev ve yetkilerin Vakfa verilmesi gibi bir durum yoktur. Bilindiği gibi, Bakanlık bu görev ve yetkilerini yürütürken çeşitli kuruluş ve firmalardan hizmet satın almaktadır. Bu kanun teklifiyle, Dışişleri Bakanlığınca çeşitli kuruluş ve şirketler kanalıyla yürütülen bazı iş ve işlemlerin, yine Bakanlığın usul ve esaslarına tabi olarak, daha uygun şartlarda Vakıf şirketleri aracılığıyla gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Bunun neresi yanlıştır?
Bir başka konu, 6004 sayılı Kanun'un ek 1'inci maddesine göre vize başvurularında azami üç yıl geçerli sözleşmelerle ve vize aracılık hizmet bedelinin yüzde 20'sinin genel bütçeye aktarılması kaydıyla, vize aracılık hizmeti sunacak firmalar Bakan onayıyla görevlendirilmektedir. Komisyonda verilen bilgilere göre, Dışişleri Bakanlığı 58 ülkede 12 farklı şirketten vize aracılık hizmeti almaktadır. 2023 yılında aracı firmaların yaptığı vize faaliyetlerinden dolayı genel bütçeye 1,1 milyar lira aktarıldığı açıklanmıştır. Dolayısıyla, vize aracı şirketlerinin yıllık geliri 5,5 milyar lira olup bunun 1,1 milyar lirası genel bütçeye aktarılmış, 4,4 milyar lirası ise şirketlere kalmıştır. İşte bu kanun teklifiyle, Vakıf tarafından kurulacak şirketler aracılığıyla ve elbette Bakanlığın usul ve esaslarına tabi olarak vize aracılık hizmeti alınması planlanmaktadır. Böylelikle Vakıf gelir elde edebilecek ve elde edilecek gelirler de Vakfın amacı doğrultusunda yani Bakanlık faaliyetlerini ve personelini desteklemek gayesiyle kullanılacaktır.
Değerli Milletvekilleri, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının organları; Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulundan oluşmaktadır. Vakfın karar organı olan Mütevelli Heyeti, Bakanın Başkanlığında, Dışişleri Bakanlığında genel müdür veya büyükelçi ve üstü seviyede görev yapan veya yapmış kişiler ile akademi ve iş dünyasından alanında temayüz etmiş kişiler arasından Bakan tarafından beş yıllığına seçilecek en az 5'i Bakanlık mensubu olmak üzere 10 kişiden oluşmaktadır.
Yönetim Kurulu, Vakfın icra ve temsile yetkili organıdır. Yönetim Kurulu Başkanı ve en az 2'si Bakanlık mensubu olmak üzere Mütevelli Heyeti tarafından üç yıllığına seçilecek toplam 5 üyeden oluşmaktadır. Yönetim Kurulunun en az bir üyesinin finans konusunda uzman olması gerekmektedir.
Denetleme Kurulu, Mütevelli Heyeti tarafından üç yıllığına seçilecek 2'si Dışişleri Bakanlığı, 1'i Hazine ve Maliye Bakanlığı mensubu olmak üzere 3 kişiden oluşmaktadır.
Kamu görevlileri dışındaki Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerine, kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkının bir katını geçmemek üzere Mütevelli Heyeti kararıyla huzur hakkı verilebilecektir. Vakıfta görevli kişilerden herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeyecektir.
Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun görevleri, toplanmaları, karar yeter sayıları ile bu kanunda düzenlenmeyen diğer hususların Vakıf resmî senedinde gösterilmesi öngörülmektedir.
Bakanlıkça bir yıl içerisinde Vakfın kuruluşu, Vakıf resmî senedi ve Vakfın Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre tesciline ilişkin işlemlerin sonuçlandırılması öngörülmektedir. Vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra Vakfa bırakılmak üzere bir ay içerisinde Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 10 milyon liranın Vakfa aktarılması düzenlenmektedir.
Vakıf, yapılacak bağış ve yardımlar sebebiyle veraset ve intikal vergisinden, taşınmaz mallar bakımından her türlü tapu harçları ile emlak vergisinden ve taşınmazlara bağlı her türlü resim ve harçlardan muaf tutulmaktadır. Vakfa yapılacak bağış ve yardımlar Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla bildirilecek gelirlerden veya kurum kazancından indirilebilecektir.
Vakıflar denetim dışı değildir. Vakıfların faaliyetleri Türk Medeni Kanunu ve Vakıflar Kanunu hükümlerine göre denetlenmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 111'inci maddesine göre vakıfların vakıf senedindeki hükümleri yerine getirip getirmedikleri, vakıf mallarını amaca uygun biçimde yönetip yönetmedikleri ve vakıf gelirlerini amaca uygun olarak harcayıp harcamadıkları Vakıflar Genel Müdürlüğünce denetlenmektedir. Türk Medeni Kanunu'nun 114'üncü maddesinde de vakıf yönetim organının her takvim yılının ilk üç ayı içinde vakfın bir önceki yıla ait mal varlığı durumunu ve çalışmalarını bir rapor hâlinde denetim makamına bildirilmesi ve durumun uygun araçlarla yayınlanmasının sağlanması düzenlenmiştir. Vakıflar Kanunu'nun 33'üncü maddesine göre de vakıf yöneticileri en az yılda bir defa yapılacak iç denetim raporları ile sonuçlarını rapor tarihini takip eden iki ay içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür. Yine, aynı maddeye göre, vakıfların amaca ve yasalara uygunluk denetimi ile iktisadi işletmelerinin faaliyet ve mevzuata uygunluk denetimi Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, köklü bir diplomasi geleneğine sahip olan Türkiye, temsil ağını tüm dünyaya genişletmiş, 261 diplomatik ve konsüler misyonla en geniş diplomatik ağa sahip 3'üncü ülke konumuna gelmiş, yüksek düzeyli ve bölgesel iş birliği mekanizmalarıyla dış politika araçlarını çeşitlendirmiştir. Türk dış politikası, içinde bulunduğumuz çalkantılı bölgesel ve uluslararası ortamda ülkemizin çıkarlarını korurken aynı zamanda sürdürülebilir barış ve kalkınmaya uygun koşulların oluşmasını hedeflemekte, çevremizde barış, refah ve istikrar kuşağı tesisine katkıda bulunmaktadır.
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle kazandığı etkin icra kapasitesiyle uluslararası gelişmeler karşısında daha hızlı ve kapsamlı refleks gösterebilme kabiliyetine, sevk ve idareye ilişkin sonuç alıcı bir koordinasyona kavuşmuştur. Türkiye, yürüttüğü çok boyutlu ve kapsayıcı dış politikayla bölgesel ve küresel etkisini artırmış, diplomasinin merkezi olmuştur. Uluslararası sistemin giderek daha büyük belirsizliklere sürüklendiği bir dönemde Türkiye'nin izlediği etkili diplomasi dünya başkentleri tarafından yakından takip edilmektedir. Türkiye'nin söz dinleyen değil sözünü dinleten, yeri geldiğinde yumuşak gücünü, yeri geldiğinde de caydırıcı vasfını kullanan bir ülke mertebesine çıkmasının haklı gururunu vicdan sahibi her insanımız yaşar hâle gelmiştir.
Küresel sistemin daha adil ve kapsayıcı bir hâle gelebilmesi Türk dış politikasının öncelikleri arasında yer almaktadır. Türkiye, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların yeniden tanzimi hususunda görüşünü açıkça ifade etmekte, bu yönde etkili bir diplomasi yürütmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konulan "Dünya 5'ten büyüktür." İlkesiyle, Türkiye, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletler ve diğer çok taraflı kurumların reforma tabi tutulmasını savunmaktadır.
İsrail dünyanın gözü önünde soykırım suçu işlerken ve uluslararası hukuku çiğnerken Birleşmiş Milletler etkisiz kalmıştır. İsrail'in aralıksız devam eden kanlı saldırılarında 36 bine yakın Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. Uluslararası Adalet Divanı geçen hafta aldığı bir kararla, özellikle Refah'a düzenlenen saldırıların derhâl durdurulmasını istemiş fakat İsrail buna hiç aldırış etmemiştir. 26 Mayısta Birleşmiş Milletler çadır kampında bebekler, çocuklar, kadınlar ve nice suçsuz günahsız insan resmen ateş altına alınarak yakılmıştır. Bugün de Filistinlilerin çadırlarına yapılan saldırılarda çok sayıda masum acımasızca katledilmiştir. Netanyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini şiddetle lanetliyoruz. Netanyahu ve Savunma Bakanı hakkında talep edilen tutuklama kararının icra edileceği, bu Vandalların öldürdüğü her savunmasız insanın hesabını verecekleri kaçınılmaz bir akıbettir. İsrail yaptıklarının bedelini ağır bir şekilde mutlaka ödeyecektir. Türkiye, Filistinli kardeşlerimizi desteklemekte, İsrail'in saldırıları karşısında ateşkes hukukunun tesisi ve iki devletli kalıcı çözüm için etkin diplomasi yürütmektedir.
Bugün İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin devletini tanımaları adalet ve insanlık değerleri etrafında kenetlenen ülke ve toplumları umutlandırmış, milletimizin yüreğine de su serpmiştir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve toprak bütünlüğünü haiz Filistin devleti tüm ülkeler tarafından mutlak surette tanınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Yüzyılı'nda millî dış politikamız bölgesel barışı ve güvenliği güçlendirmeyi, dış ilişkilerimizin kurumsal zeminini genişletmeyi, bölgemizde ekonomik kalkınmayı ve refahı geliştirmeyi ve küresel sistemin dönüşümüne tesir etmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda, Türkiye'nin merkezî rol üstlendiği Kalkınma Yolu Projesi'nde somut adımlar atılmaya başlanmış, 22 Nisan 2024 tarihinde Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında Kalkınma Yolu Projesi'nde iş birliğine ilişkin dörtlü mutabakat zaptı imzalanmıştır. Kalkınma Yolu Projesi'yle Basra Körfezi'nden kara ve demir yollarıyla Türkiye'ye ve Avrupa'ya uzanan küresel anlamda önemli bir ticari koridor oluşturulması amaçlanmaktadır. Kalkınma Yolu Projesi, bölgesel kalkınmaya ve istikrara önemli katkı sunacaktır. Yeni İpek Yolu olarak nitelendirilen Kalkınma Yolu Projesi'yle Türkiye'nin ekonomik ve jeopolitik statüsü daha da güçlenecektir. Yeni bir dünyanın inşasında ciddi bir sorumluluk üstlenen, Türk ve Türkiye Yüzyılı inancıyla yoluna devam eden ülkemizin sadece bölgesel gelişmelerle sınırlı kalmayıp küresel gelişmelerin tamamında öncü olan bir aktör konumuna erişmesi yüksek potansiyelimizi tescillemiştir.
Böylesi bir dönemde Türk dünyası ülkeleriyle girişilen ortaklığın Türk Devletleri Teşkilatıyla ileri bir düzeye taşınması ve yayınlanan Vizyon Belgesi'yle ortak çabaların geniş bir kapsamda değerlendirilmesi sadece ülkemizin ve bu yapının ortakları için değil, dünyanın geri kalanı için de istikrar ve barışın anahtarı konumundadır. Türk Devletleri Teşkilatının ortaya koyduğu perspektif, barışın, istikrarın ve refahın tüm dünyaya yayılmasına katkı sağlayacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı birçok alanda büyük fırsatlar barındırmaktadır. Kuruluş anlaşması imzalanan Türk Yatırım Fonu bu anlamda çok önemli adımlardan biridir. Türk Yatırım Fonunun kurulmasında amaç, Türk devletleri arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır. 500 milyon dolar kayıtlı sermayeyle kurulan Türk Yatırım Fonu hem kamu hem de özel sektör yatırımlarının ivmelenmesini sağlayacaktır.
2-3 Mayıs 2024 tarihlerinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen Türk Devletleri Ekonomik Forumu'nda Türk dünyasını birleştirmeyi hedefleyen marka "Made in Turan" tanıtılmıştır. "Made in Turan" markası, Türk Devletleri Teşkilatına üye ülkeler tarafından üretilen ürünlerin birleşik etiketlenmesine geçiş anlamına gelmektedir. "Made in Turan" markası, Türk dünyasının küresel ölçekte önemli bir ekonomik güç olarak tanınmasına katkı sağlayacaktır.
Geleceğin kudreti Türkiye Cumhuriyeti'dir. Türkiye Yüzyılı vizyonu Allah'ın izniyle ve inayetiyle gerçekleşecektir. Aynı zamanda 21'inci yüzyıl Türk dünyası yüzyılı, Türk asrı olacaktır. Turan ülkelerine, Turan illerine selam olsun.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kabul oyu vereceğimiz kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.
Sizleri ve aziz Türk milletini saygılarımla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)