Konu: | Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 87 |
Tarih: | 28.05.2024 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi hakkında şahsım adına söz aldım. Değerli Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanuna baktığımız zaman, "Amaç" kısmına baktığımız zaman, Dışişleri Bakanlığının faaliyetlerinin güçlendirilmesi ile personelinin temsil kabiliyetini yükseltmek ve donanımlı yetiştirilmesini sağlamak olduğunu görmekteyiz.
Gene Vakfın faaliyetlerine baktığımız zaman, madde 3'e baktığımız zaman da hizmet kalitesinin artırılması için her türlü taşınır ve taşınmaz almak, kiralamak, inşa etmek, gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen Bakanlığa bırakmak, her türlü aracı almak, kiralamak, gerektiğinde Bakanlığa tahsis etmek, yükseköğretim kurumu açmak, devlet iç borçlanma senedi, şirket tahvili, hisse senedi, menkul kıymet almak, satmak, şirket ve ticari işletme kurmak, işletmek, işlettirmek... Maşallah, maşallah, maşallah diyoruz! Bir kanun metni mi okuyoruz yoksa bir limitet şirketin ana sözleşmesini mi okuyoruz belli değil. Eskiden bizim gençliğimizde Doğan görünümlü Şahinler vardı; gene var, görüyorum kara yollarında. Ben de şimdi bu kanun teklifine baktığım zaman burada yapılmak istenen şey, aynı Doğan görünümlü Şahin gibi, esasında vakıf görünümlü bir şirket kurulmak istenmekte. (CHP sıralarından alkışlar)
Gelirlere bakıyoruz; işte, bağışlar, yardımlar, faiz gelirleri, Vakfa ait eğitim kurumlarının faaliyetlerinden alınan gelirler, vize aracılık hizmetlerinden elde edilecek gelirler, iktisadi işletmelerden elde edilecek gelirlerden oluştuğunu görmekteyiz.
Muafiyetler, veraset ve intikal vergisinden, her türlü tapu harcından, harçlardan muaf. Ayrıca, Vakfı yapılacak bağış ve yardımlar da gelir ve kurumlar vergisi matrahından düşülecek yani ciddi bir kamu kaynağı aktarılacak.
Şimdi, bir vakıf düşünün, kanunla kurulmuş, her türlü ticari faaliyette bulunabilecek, hisse alacak, satacak, birçok vergiden muaf olacak, kamu kaynaklarını kullanabilecek ancak Sayıştay denetiminden muaf olacak. Tanıdık geliyor değil mi? Evet, son yıllarda sıklıkla bu Mecliste, bu Genel Kurulda bu ve buna benzer kurumlarla ilgili kanunlarla karşılaşıyoruz; mesela Çevre Ajansı, mesela Turizm Ajansı yani bu ajanslarda da çok ciddi bir kamu kaynağı aktarılıyor, çok ciddi ticari faaliyetlerde bulunabiliyorlar, muafiyetler var ancak Sayıştay denetimine tam tabi değiller, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetimine tabi değil bu saymış olduğumuz kurumlar; benzer bir yapıyla gene karşı karşıyayız. Bizim, dün, Çevre Ajansı kurulurken, Turizm Ajansı kurulurken, Maarif Vakfı kurulurken takındığımız tutum bugün de aynı; biz, Sayıştay denetimine tabi olması gerektiğini söylüyoruz, yarın da aynı şekilde davranacağız.
Şimdi, değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, dünya da en fazla kamu aracı, en fazla makam aracı Türkiye'de bulunmakta. Geçmişte biz bunlarla ilgili çok ciddi eleştirilerde bulunduk. Biz eleştirilerde bulunurken o günkü Maliye Bakanımız, Hazine Bakanımız -bugün de Hazine ve Maliye Bakanı- Mehmet Şimşek bu muazzam araç kiralamaları için, bu muazzam filolar için "Efendim, ne var, çerez parası." diyordu. Gün geldi, geçtiğimiz günlerde tasarruf tedbirlerini açıkladı. Tasarruf tedbir paketine baktığımız zaman özellikle araç kiralama konusunda çok ciddi kısıtlamalar var. Kamu kurumları üç yıl boyunca, önümüzdeki üç yıl boyunca ilave araç kiralayamayacaklar, araç satın alamayacaklar, yeni arsalar, binalar alamayacaklar, kiralayamayacaklar ancak -biraz evvel okudum- Dışişleri Vakfı bunların hepsini yapabilecek yani Dışişleri Vakfı araç kiralayabilecek, yeni araç alabilecek, bunları satabilecek hatta şunu yapabilecek: Gerekirse Dışişleri Bakanlığına tahsis edebilecek. Dışişleri Bakanlığı kendisi araç kiralayamayacak ama Dışişleri Vakfı kiralayıp tahsis edebilecek. Turizm Bakanlığı kendisine yeni bina alamayacak ancak Vakıf yeni bina alıp gerekirse bunu Bakanlığın hizmetine sunabilecek. E, o zaman ben de bir şey sormak istiyorum: Nerede kaldı bu tasarruf tedbirleri, tasarruf tedbirleri nerede kaldı? Yani burada yapılmak istenen şey esasında, bu tasarruf tedbirlerinin arkasından dolanmak.
Komisyon esnasında da konuşmuştuk. Bu ve buna benzer -bu tasarruf tedbirlerinden sonra- başka bakanlıklardan da buna benzer vakıf kurulması talebi gelirse şaşırmamak gerekir. Mehmet Şimşek bu tasarruf tedbirlerini açıklarken şöyle bir ifadede bulundu: "Kamuda yeni kurumlar kurulmasının önüne geçecek, idareler arası dağılımı gözden geçirerek mükerrer yapılanmaları önleyeceğiz." diyor. Bakın, bunu söylüyor; çok açık ve net. Peki, biz bugün burada ne yapıyoruz? Kamu kaynağını kullanan yeni bir kurum ortaya çıkarıyoruz, yeni bir vakıf ortaya çıkarıyoruz. E, gene soruyorum: Nerede kaldı o zaman tasarruf tedbirleri? Başka bir şey yapıyoruz; bu Vakıfla âdeta Bakanlığa paralel bir yapı yani mükerrer bir yapı kurmuş oluyoruz. Yani şu anda tasarruf tedbirleri kapsamında defterdarlıklar ile vergi daireleri mükerrer sayıldığı için birleştirilirken biz de Dışişleri Bakanlığıyla paralel bir yapı, mükerrer bir yapı oluşturmak üzereyiz.
Değerli milletvekilleri, esasında Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Bakanlıkla paralellik arz eden, mükerrer alanlarda faaliyet gösteren ilk vakıf değil; benzerleri var ve kurulduktan sonra da bir hayli tartışılmıştı. Bunlardan bir tanesi Maarif Vakfı. Bu vakfın amacı neydi? Yurt dışındaki FETÖ okullarını devralmıştı, o şekilde basına yansımıştı. Bu Vakfa bütçeden ayrılan ödenek 2023 yılında 3 milyar lira. Benzer faaliyetleri bakanlık bünyesinde yürüten Millî Eğitim Bakanlığı Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün bütçesi 2023 yılında 3 milyar 844 milyon liraydı yani Vakıf ile Bakanlıktaki ilgili Genel Müdürlüğün bütçeden almış olduğu pay neredeyse aynı.
Gene -bu önemli bir şey- Millî Eğitim Bakanlığının Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğünün 2019 Faaliyet Raporu'na baktığımız zaman kurulacak olan bu Vakfın ne kadar verimsizliğini, kaynakları ne kadar verimsiz kullanacağını görmekteyiz. Bu faaliyet raporunda, Maarif Vakfının Genel Müdürlükle mükerrer sahalarda faaliyet gösterdiği, bu durumda kamu kaynaklarının etkin kullanılmasının engellendiği belirtilmekte. Yani burada çok ciddi benzerlik var her iki vakıf arasında.
Değerli milletvekilleri, 2004 yılından önce Türk Medeni Kanunu'na göre kurulmuş 608 tane kamu vakfı vardı. 2004 yılında iktidarınız 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun'la bir düzenleme yaptı ve bu tip kamu vakıflarını tasfiye yolunda gitti; haklıydı, haklı bir şeydi. Şu an baktığımız zaman da bu 5072 sayılı Kanun'da ne demekteydi? Dernek ve vakıfların, kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış ve benzeri adlar altında karşılık almaları yasaklanmıştı. Kamu görevlilerinin görev ünvanlarını kullanarak dernek, vakıf organlarında görev almalarının, ücret ve huzur hakkı adı altında para almalarının önüne geçilmişti. Şimdi, bakıyorsunuz, kanunda kurulacak olan vakıflar -şu an yaptığımız gibi- bundan muaf tutuluyordu. Şimdi, baktığımız zaman, kanunla yeni vakıflar kuruyorsunuz ve kendi getirdiğiniz düzenlemenin esasında arkasından dolaşıyorsunuz. Doğru bir düzenleme yapmışsınız, 5072; 608 tane kamu vakfıyla ilgili bir düzenleme yapılmış, gerekli olan bir şey; şu an onun arkasından dolaşıyorsunuz ve yeni kamu vakıfları kuruyorsunuz. Peki, amacınız ne? Bu vakıfları kuruyorsunuz çünkü bu sayede bu vakıflara atanan eş dost, akraba ve yandaşların kanunlarla getirilen kısıtlamaları aşarak huzur hakkı almalarına, lüks konut ve taşıt kullanabilmelerine olanak sağlıyorsunuz. Bu vakıfları kuruyorsunuz çünkü bu vakıflar sayesinde kamu kaynaklarını, kamu binalarını, araçlarını kullanabiliyorsunuz. Bu vakıflara bütçeden para aktarabiliyorsunuz, bu vakıflar sayesinde bütçeden aktarılan bu kaynakları Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminden muaf tutabiliyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kamu tedbirlerinin tartışıldığı, emeklinin, asgari ücretlinin, çiftçinin, dar gelirlinin açlık sınırının altında yaşadığı, yoksulluk sınırının altında yaşadığı böylesi bir ortamda kamu kaynaklarının denetlenmeyeceği bu tip vakıfların kurulmasına karşıyız.
Genel kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)