GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5'inci madde üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifin 5'inci maddesiyle, Dışişleri teşkilatını güçlendirmek için kurulduğu iddia edilen Vakfın kamu görevlisi olmayan yönetim ve denetleme kurulu üyelerine huzur hakkının verilmesi düzenlenmektedir. Huzur hakkının mütevelli heyeti kararıyla ne kadar verileceğine bir limit getirilmiş fakat mütevelli heyeti için yapılacak olan ücretlendirme teklifte belirtilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, teklif metnini gerekçesiyle bütün olarak incelediğimizde kaygılandırıcı sonuçlarla karşılaştık. Teşkilatı güçlendirmenin hangi noktalarda nasıl yapılacağına dair açıkça bir izaha rastlayamadık. Dışişlerine dair uzmanlık gerektiren konuların Dışişleri Komisyonunda görüşülmeyip teklifin direkt olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna intikali vakfın kuruluşundaki asıl amacın ticaret ve para olduğunu ispatlamaktadır. Dışişleri teşkilatı gibi köklü ve itibarlı bir kurumun kurumsal hüviyetiyle bağdaşmayan taşınır ve taşınmaz alım, satım ve kiralamasına, devlet iç borçlanma senedi, bono ve kira sertifikası gibi borçlanma araçlarının kullanımına, iktisadi ve ticari işletme kurma ve ortak olmaya yönelik düzenlemelerle Vakfın siyasi ve akçeli işlere alet edileceği su götürmez bir gerçektir. Vakıflar, bütçe ve hazine birliğini bozmaktadır. Dışişlerine paralel, denetim dışı vakıf fikri ülke geleneklerimize aykırı, dünyada da emsali görülmemiş sakıncalı bir girişimdir. Vakıf, devlet kurumlarını arpalık yapan iktidarın dış politika ve diplomasiyle ilgisi bulunmayan ancak siyasi ve ticari amaçlarına hizmet etmek için ihdas edilmektedir. Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı ne demişti? "Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa, bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen, bu ülke de bu şekilde sıçramaz." sözleriyle niyetini çok önceden belli etmişti. Bu zihniyetle hiç sıçrayamadığımızı, aksine, sert bir şekilde nasıl çakıldığımızı hep birlikte tecrübe ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şirket gibi yönetilemez; bu, devlet ciddiyetinden uzak bir anlayış ve bakış açısıdır. TBMM ve Sayıştay denetiminden kaçırılan, vergiden muaf ve tasarruf paketini delen birçok yetkiyle donatılan Vakıf, tam da Cumhurbaşkanının devleti kendi şirketi gibi yönetmesine uygun bir anlayışla kurulmaktadır; siyasete kendi baktıkları pencereden bakanları yetiştirmek ve ihya etmek, eş dost, akraba atamalarına yeni istihdam alanları yaratmak ve mevki, rant sağlamaya devam etmek için kurulacağı da aşikârdır. Emekli diplomatların ve bizlerin sıklıkla eleştirdiği istisnai büyükelçilik atamaları -siz gayet iyi biliyorsunuz- ve Bakanlığın merkez teşkilatına dışarıdan yapılan liyakati değil de sadakati baz alan görevlendirmeler anlaşılan o ki yeterli gelmemiş. Hâlihazırda Personel Genel Müdürlüğü ve Diplomasi Akademisi Başkanlığı varken Vakfın hangi saiklerle kurulmasına ihtiyaç duyulduğu da muammadır. Bulundukları yerden elinden gelen direnci gösteren ve mücadele eden, devlet umuru görmüş, devletin kıymetini bilen, vatansever, dürüst, namuslu memurları ve bürokratları tenzih ederek konuşuyorum. Küskünleri geri çevirmek, âdeta hata yapanları ödüllendirmek için verilen huzur hakları bir AK PARTİ klasiğidir. Bu ödüllendirme işi ülkemizde fayda sağlamıyor, aslında AK PARTİ'ye de hiçbir fayda sağlamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, iç ve dış siyasi hatalar, yönetim zaafları, devlet kurumlarındaki yeteneksiz kadro değişiklikleriyle sorunlar birikerek enkaza dönüşmek üzeredir. Bu yükün altında sadece iktidar değil, milletimiz de kalacaktır. Bu anlayışla, bu kadrolarla ülkeyi nereye götürüyorsunuz? Bizim itirazımız bunadır.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)