GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DANIŞMA KURULU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:2
Tarih:04.10.2011

OKTAY VURAL (İzmir) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, öncelikle, siz de ilk defa yönetiyorsunuz, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah, gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklememişizdir. Dolayısıyla, bu önemli.

Değerli milletvekilleri, yasama yılının hayırlara vesile olması dileğiyle Danışma Kurulu üzerinde görüş ve düşüncelerimi ifade etmek üzere söz aldım. Tabii, bir ilke kararı, aslında bugün toplantıyı yaptık ve bu toplantıda da diğer grup başkan vekilleriyle de bir değerlendirme imkânı oldu. Bildiğiniz gibi, Anayasa, Parlamentoya hem yasama hem denetim görevi vermiş. Bu çerçevede İç Tüzük'ümüz de Anayasa'ya uygun bir şekilde belli günleri denetime hasretmiş.Çünkü, milletvekillerinin aslında yasama faaliyetleri konusunda en önemli gücü, parlamenter demokraside milletvekillerinin hükûmete soru sorma gücüdür: Yazılı soru, sözlü soru, gensoru, Meclis araştırması, Meclis soruşturması. Aslında, bu, tüm milletvekillerinin görevlerinden biridir ama özellikle muhalefet açısından en önemli araçlardan biridir.

Bugünü, salı gününü denetime ayırıyoruz ve salı, çarşamba günleri de birer saat sözlü soru. Tabii, değerli arkadaşlarım, biz bu günleri ayıracağız, çok göreceksiniz ama çoğunluk iradesiyle bu salı günlerinin nasıl denetimden çıkartıldığına da şehadet edeceğiz. Orada da Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim sesimizin, sözümüzün, denetim yapma imkânımızın kısılmasına ilişkin tavrımızı ortaya koyacağız. Evet, biz soru soracağız çünkü bizi getiren, sizi de getiren irade, burada kendi istikametimizde irademizi kullanmamızı istemektedir. Bu bakımdan, bunun, iktidar partisi, çoğunluk partisi tarafından yok edilmesi ve denetim faaliyetlerinin, Parlamento faaliyetlerinin hiç olmazsa en aşağı yüzde 30'una yakınını teşkil etmesi konusunda özen göstermesi gerekir.

Parmaklarla yok edebilirsiniz, ama değerli arkadaşlarım, demokrasi böyle işlemez. O bakımdan, iktidar partisine benim önerim, salı günlerini denetim günleri yapalım, sözlü soruları devam ettirelim. Bu hakkı gasbetmeyin. Bütün bunlarla ilgili Türkiye'nin sorunlarını burada konuşalım. Milletimiz bizi gönderdi. Evet, siz yapacaksanız biz de yapılanları, yapılamayanları değerlendireceğiz ama burada çiftçinin, atanamayan öğretmenlerin, sıkıntı içerisinde olan vatandaşların dertlerini dile getirmek için fırsat olması lazım. Meclisin nabzı burada atsın.

Bu konuda kullanacağımız sözlü sorular. Maalesef, sözlü sorularda, Hükûmetin bu sözlü sorulara cevap verme süreci bir iki yıl geçiyor. Bir bakıyorsunuz, Hükûmet, sözlü soruların elli tanesini, yüz tanesini cevaplandıracağım diyor. Sayın milletvekili sormuş, iki yıl önceki bir olayı sormuş, iki yıl sonra aslında gündemden kalkmış ama cevaplandırıyor. Dolayısıyla Hükûmetin bu sözlü soruları zamanında cevaplandırmasını temin etmek özellikle çoğunluk partisinden istediğimiz hususlardan birisidir.

Yazılı sorularda cevaplandırma nispeten daha fazladır ama maalesef yazılı sorularımızın önemli bir kısmı Meclis Başkanlığının vetosunu yiyor. "Kişiseldir" filan diye gönderiyorlar iadeli taahhütlü olarak. Gerçekten subjektif bir şekilde soru sorma hakkımız engelleniyor. Maalesef soruların önemli bir kısmına bakanlar cevap vermiyor yani sorduğumuz soru başka ama sayın bakanlar, mevzuat gereğince "Yapılmaktadır." diyerek sorudan, soruyu cevaplandırmaktan kaçınmaktadır; zaman zaman önemli bir kısmı, zannederim yüzde 30-35'i, maalesef cevaplandırılmayan kâğıtlarda yayımlanmaktadır. Bir soru soruyorsunuz yani bir sayın bakanın, koskoca devlet teşkilatının milletvekilinin bu sorusunu cevaplandırmaktan imtina etmesini anlayabilmiş değilim. Soru soracağız, bilgi sahibi olacağız, ona göre de siyasetimizi yapacağız. Bu bakımdan, bu yazılı sorulara da Hükûmetin cevap vermesini temin etmek gerekiyor. Gerçekten bilgi edinme hakkı var ama bakın, milletvekillerinin sordukları sorulara cevap verilmiyor ve milletin vekilinin sözü kesiliyor. Bu da anlaşılabilir bir husus değildir.

Diğer taraftan, bizim, milletvekillerimizin kanun teklifleri olacaktır. Maalesef, bu kanun teklifleri komisyonlarda gündeme alınmıyor. Kanun teklifleri olmasına rağmen, komisyon muhalefetten gelen kanun teklifleriyle beraber, birlikte, birleştirerek değerlendirmiyor. Bunlar yanlış işlerdir. Parlamentoda milletvekillerinin verdiği kanun teklifleri de görüşülebilmelidir, hiç olmazsa komisyonlarda görüşülebilmelidir. Reddedeceksen et ama maalesef komisyon başkanı resen, bu yetkisiyle teklifleri görüşmüyor. Zaman zaman da maalesef milletvekillerimizin verdiği bu teklifler, ilgili olmasına rağmen birleştirilerek müzakere edilmemektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizler Anadolu'nun her yerinden geldik değerli kardeşlerim. Tabii iktidar ve muhalefet olarak, hepimize yetkiyi dağıttı vatandaşlarımız ama bu Parlamento milletin parlamentosu. Bizler, hepimiz bu milleti temsil ediyoruz. O bakımdan, vatandaş bu ekranda, burada, şu anda yayınlanıyor "Parlamenterim ne yapıyor? Meclis, milletvekilim ne yapıyor?" diye soruyor; geliyor mu gelmiyor mu; hangi konuda konuşuyor, konuşmuyor? Bir parlamentonun faaliyetlerinin halk tarafından takip edilmesi önemlidir. İcraatlar anlatılacaktır, yapılamayanlar sorgulanacaktır ama Parlamento faaliyetlerini vatandaştan kesmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonunun yayınlarını kısıtlamak ve bugüne kadar yapılan bütün uygulamaların hilafına bir kısıtlama getirmek doğru değildir. Ne korkuyoruz? Hani ileri demokrasi, hani şeffaflık, hani açıklık ilkeleri nerede kaldı? Bunların hiçbiri kalmadı. Niye? Burada, Parlamentoda konuşmalarımız İç Tüzük çerçevesinde partilere yirmi dakika. Burada bunları kısıtlarsanız dışarıda istediğin gibi, istediğin televizyon bir partinin borazanı olarak istediği kadar verir ama Parlamentoda eşit bir şekilde faydalandığımız haklardan faydalanarak eşit bir şekilde vatandaşımıza ulaşmamız engellenir. Bu bakımdan, Meclis faaliyetlerinden vatandaşın bilgi edinmesi kesinlikle gereklidir. Parlamentolar milletten kopamaz, kopmamalıdır. Vatandaşın, nabzının burada atıp atmadığına, kaldırılan oyların hangi istikamette olduğuna ilişkin bilgi sahibi olması gerekmektedir.

Bu bakımdan, maalesef, Parlamento bu yeni dönem içerisinde Meclis faaliyetlerinin 14.00-19.00 salı, çarşamba, perşembe günleri yayınlanmasına ilişkin eski bir protokolü yürürlüğe sokmuştur oysa bugüne kadar böyle değildi. Sayın Başbakan bu konuda, Meclis Televizyonuyla ilgili "Meclis kürsüsü bir şov manzarası hâline dönüştürülüyor." diyerek milletvekillerini "âdeta şov yapıyorlar" diye nitelendirmesini Türkiye Büyük Millet Meclisine yönelik bir haksızlık olarak görüyorum. Burayı elbette iktidar partisi de diğer milletvekilleri de kullanıyor ama şov için değil, burada, Mecliste sözünü kullanmak için bu Parlamentoda bu kürsüyü kullanmaktadır. Bu bakımdan, konuşulacak yer çokmuş, meydanlar.  Türkiye Büyük Millet Meclisinde asıl önemlisi konuşmak, vatandaş burayı istiyor. Bu bakımdan, Sayın Başbakanın "Grup toplantılarını dahi vermeyeceğiz." şeklindeki girişimini yürütmenin yasama üzerindeki bir tahakkümü olarak görüyoruz ve muhakkak -bugün Sayın Meclis Başkanına da ilettik- bu konunun çözümlenmesi gerekiyor. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Burada çözümlenmesi gerekiyor değerli arkadaşlarım. Olmaz? Yani Parlamentoda bir milletvekilinin halkıyla irtibatını kesmek? Ne olacak o zaman? Kapalı oturum yapalım. Her gün kapalı oturum önergesi verelim, kapatalım Parlamentoyu! Zaten yetkiler de Bakanlar Kurulunda, kanun hükmünde kararnamelerle çıkartıyor. O zaman seçime de gerek yok. Seçim yapılsın, Bakanlar Kurulu belirlensin, ondan sonra Parlamentoyu feshedelim, bitsin. Olmaz böyle bir şey.

O bakımdan, değerli arkadaşlarım, Parlamento kamu hizmetinin odağıdır, Türkiye'nin nabzı burada atar. Bu nabzın vatandaşlar tarafından algılanması ve güvenini artırmamız lazım. Parlamentoyla halkın arasında boşluk olduğu zaman parlamentere ve siyaset kurumuna güven azalmaktadır. Bu bakımdan, arzum ve isteğim, vatandaşına ve seçmene karşı duyarlı olan milletvekillerinin güçlendirilmesidir. Bürokrasiye ya da birtakım çevrelere duyarlı olan yürütmenin güçlendirilmesi yerine, burada hesabı seçmene verecek olan milletvekillerinin güçlü olmasıdır, onların sözü daha önemlidir. Parlamenter demokraside, bu bakımdan, bu Meclis kanalları demokrasi için anahtar niteliğindedir ve vatandaşlık hakkının kullanılmasının özüdür. Bir vatandaş seni vekil olarak seçmiş, millet burada konuşuyor, milletin konuşmasını milletten saklayalım. Vatandaşlık hakkı burada gasbedilmektedir. Bu bakımdan, halk ile Meclis arasındaki bir boşluk doğurabilecek Meclis faaliyetlerinin vatandaşa yansıtılması imkânı olan bu Meclis TV'nin, ivedilikle Meclis faaliyetlerinin tamamının yansıtılması şekline dönüştürülmesi gerekmektedir.

Daha çok buralarda konuşacağız elbette. Ben öncelikle, bu yasama yılının hayırlara vesile olması dileğiyle söz almıştım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - İnşallah, bundan sonraki dönem içerisinde de? Tabii, Sayın Başkanıma özellikle şunu da ifade etmek isterim: Burası Parlamento, yani bir parlamenterin hiç olmazsa Türk milletine karşı selamını esirgemeden kapatmak da Türk milletinin terbiyesine de uymaz, bu Parlamentonun geleneğine de uymaz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

Dolayısıyla, bu konuda sizi, Türk milletinin bu konudaki ananelerine, geleneklerine uygun hareket etmeye? Bir dakika tasarruf edeceğiz diye, bir milletvekilinin sayın milletvekillerine bir teşekkür etme, bir hitap etme ve bir sonlandırma imkânı verilmemesini de doğru bulmadığımı ifade ediyorum. Böyle yanlış iliklemeye başlarsanız bundan sonraki dönem daha fazla yanlışlıklarla devam eder.

Bu bakımdan, hepinize saygılarımı arz ediyorum, teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)