GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tarımın içinde bulunduğu duruma ve gelecek dönemde muhtemelen tarımın karşılaşacağı sorunlara ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:89
Tarih:30.05.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ben bugün sizlerle tarımın içinde bulunduğu durum ve önümüzdeki dönemde muhtemelen tarımın karşılaşacağı sorunlarla ilgili bir genel değerlendirme yapmak istiyorum izninizle.

Türkiye, geçen yıl, özellikle Rusya'dan ve Ukrayna'dan bol miktarda buğday ithal etti ve ithal edilen buğdaylar Toprak Mahsulleri Ofisinin silolarında biriktirildi. Bu niye yapıldı? Yoğun ithalatın arkasında, özellikle un fabrikalarına ucuz buğday vermek ve seçim zamanında da bu ucuz buğday marifetiyle ucuz ekmek temin etmek vardı; temel düşünce buydu, siyaseten doğruydu ama tarım için ve Türkiye için doğru bir karar değildi. Peki, sonra ne oldu? Un fabrikaları bu buğdayları 4,5 lira civarında bir fiyatla aldılar, o dönemde ucuz ekmek milletimize yedirildi fakat TMO'nun siloları yoğun bir şekilde ithal edilmiş buğdayla dolduruldu. Geçen yılın haziran ayında, özellikle kendi bölgemde buğday hasadı başladığında Türk çiftçisi TMO'ya gitti, dedi ki: "Bizim buğdayımızı alın." TMO "Depoların hepsi dolu, alamayız." dedi ve maalesef aylarca Türk çiftçisi kendi buğdayını Toprak Mahsulleri Ofisine veremedi, fiyattan dolayı büyük bir kaybı oldu; ürünlerini TMO'nun silolarında muhafaza edemediği için, sokakta muhafaza etmek, harmanlarda muhafaza etmek zorunda kaldığı için büyük bir zarar etti. O dönemde biz feryat ettik, dedik ki: Bakın, Türk çiftçisini bitiriyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz, alın bunları.

Peki, sonra Toprak Mahsulleri Ofisi -Türkiye'nin birçok yerinde var ama bir tanesinin örneğini göstereceğim- ne yaptı biliyor musunuz? Sanki ilkel çağda piramit döneminden kalma bir yöntemle on binlerce ton buğdayı topladı -ki Bursa'da da var örnekleri, Balıkesir'de de var- toprağa gömdü. İşte, bakın, bütün Türkiye'ye buradan ilan ediyorum, bunlar Toprak Mahsulleri Ofisinin geçen yıl Türk çiftçisinden alıp toprağa gömdüğü buğdaylar. Ben bunları gittim, yerinde inceledim; on binlerce ton buğday ve Türkiye'nin her yerinde var bunlardan. Basit bir naylon örtülmüş üstüne ve altında buğday muhafaza ediliyor, yağmur almış, çamur almış ve henüz bunlar daha açılmadı. Bunlar açıldıktan sonra, iddiayla söylüyorum -ve Tarım Bakanlığı yetkililerine diyorum ki gelin, beraber açalım bu buğdayları- bunun neredeyse yarısı küflenmiş ve kullanılamaz hâle gelecek.

Şimdi, bu sorun burada dururken başka bir sorunla daha karşı karşıyayız. Şu anda Toprak Mahsulleri Ofisinin silolarında tam 6 milyon ton buğday var yani birikmiş durumda 6 milyon ton buğday var ancak hâlâ ithalat devam ediyor. Ukrayna'dan ithalat devam ediyor, Rusya'dan ithalat devam ediyor ve Türk hasadı da başladı; özellikle güneyde, Ege'de Türk çiftçisinin hasadı başladı. Şu anda çiftçi Toprak Mahsulleri Ofisine gidiyor "Buğdayımı al." diyor, o da diyor ki: "Alamam, yerim yok." "Fiyat ver." diyor, "Fiyat da veremiyorum." diyor. Öbür taraftan tüccara gidiyor "Ne olursun benim buğdayımı al." diyor, tüccar da diyor ki: "Hayır, Rusya'dan ucuza geliyor." Rusya'dan Türkiye'nin ithal ettiği buğdayın maliyeti şu anda ton başına 10.000 lira, hâlbuki Türk çiftçisinin burada üretmiş olduğu buğdayın ton başına maliyeti 10.000-10.500 lira civarında. Bakın, Türk çiftçisini bu kadar zorda bırakmaya, bu kadar eziyet etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Eğer Türk çiftçisinin bu yılki mahsulü alınmazsa, bu depolar boşaltılıp Türk çiftçisinin ürünleri bu depolara yerleştirilmezse üç dört ay sonra bu ülkede çiftçilik yapacak insan bulamayacağız. Bakın, Türkiye'de ortalama çiftçi yaşı 58, bir daha söylüyorum, 58 ve artık gençler çiftçilik yapamaz hâle geldi, köyler boşaldı, hayvancılık yapılamıyor, gençler özellikle köylerde yaşamak istemiyorlar ve çok vahim bir durum daha söz konusu, Balıkesir'den örnek vereceğim, Balıkesir çiftçisinin arazisinin üçte 1'i yabancılara satılmış durumda.

Bir başka dramı daha paylaşacağım şimdi sizinle. Bu sorunun ortaya çıkacağının, bu problemin ortaya çıkacağının farkına varan Toprak Mahsulleri Ofisi bu silolardaki buğdayları boşaltmaya başladı fakat bu kez de maalesef başka bir dram ortaya çıktı. Bunu Türkiye'nin değişik yerlerinden aldım, eğer Tarım Bakanlığı buna itiraz edecek olursa buğday numunelerini aldığım yerin ismini veririm, yerlerini söylerim, kendisi de bunu incelesin. Maalesef, buğdayda kızışmadan, sıcaktan dolayı çok önemli ölçüde böceklenme var ve şu anda buğday, Toprak Mahsulleri Ofisinin deposunda olmasına rağmen yerinde yüzde 30 değer kaybetmiş durumda. Şimdi Tarım Bakanlığı diyor ki: "TMO'daki bu buğdayları çıkaracağız, yerine yeni üretilen buğdayları koyacağız." Bunu yapma şansı yok ve bunu yaparken de bir taraftan Türk çiftçisini bitiriyor, bir taraftan da ithalat kültürüne bu ülkeyi mahkûm ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çömez, lütfen tamamlayın.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bir başka sorun daha var. Yurt dışına gıda ihraç edenlere bir sertifika veriyor Tarım Bakanlığı. Siz un ihraç ettiniz, başka bir şey ihraç ettiniz, diyor ki: "Bunun karşılığında buğday ithal etmek için ben size bir sertifika vereceğim." Verdiği bu sertifikayı, maalesef, ihracat yapan firmalar büyük, dev ithalatçılara satıyor, ton başına 50 dolara satıyor. Bunlar satıldığı için, şu anda buğday ithal eden firmaların elinde, buğday ithal etmek için sıfır gümrüklü birikmiş muazzam bir sertifikasyon var. Rusya'nın bu yılki rekoltesi 80 milyon ton, Rusya'nın elinde satılmamış bir 80 milyon ton buğday daha var; hepsi Türkiye'ye gelmek için bekliyor ve Türk çiftçisi de Türk buğdayına fiyat verilemediği için kan ağlıyor. Maalesef, tüccar Türk çiftçisinden şu anda fiyat olmadığı için buğdayını almıyor; Toprak Mahsulleri Ofisi fiyat vermiyor, veremiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim, uzatmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Çömez, lütfen tamamlayın.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Ve maalesef, bugün randevu almaya kalksanız, Toprak Mahsulleri Ofisi size ta temmuz sonuna randevu veriyor ve temmuz sonunda verdiği randevunun neticesinde de iki ay sonrasına paranızı ödeyecek.

Değerli arkadaşlar, Türk çiftçisini bitirmeye kimsenin yetkisi yok, kimsenin hakkı yok. Bakın, Avrupa çiftçisi ayağa kalktı. Fransız çiftçisi başkanlık sarayının önüne traktörlerini yığdı "Ukrayna'dan ithalatı kesin." diye kıyameti koparttı. Hiç kimse Türk çiftçisinin samimiyetini, tevazusunu, iyi niyetini istismar etmesin ve çiftçiyi korusun.

Hayvancılıkta da aynı problem var. Geçtiğimiz aylarda Bandırma'ya tam 45 bin angus ithal edildi Brezilya'dan ve Uruguay'dan. Yirmi bir günde bunlar Bandırma'ya geldiler, on beş gün limanda kaldılar; bütün Bandırma kokudan geçilmedi, her taraf sinek oldu. Şimdi de benim bu itirazlarımı duymuş olmalılar ki Bandırma'ya ithalatı kestiler, geçtiğimiz günlerde Mersin ve İskenderun Limanlarına ithalat yaptılar. Bu hayvan ithalatının da artık sonuna gelmesi lazım Türkiye'nin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çömez, lütfen tamamlayın.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitireceğim, son cümlem.

Sadece ve sadece, artık Türkiye Cumhuriyeti'nin Tarım Bakanlığının millî bir tarım politikasıyla kendi topraklarına sahip çıkması, kendi çiftçisine sahip çıkması lazım; gidip ta Uruguay'dan, Brezilya'dan hayvan almak yerine, gidip başka ülkelerden hayvan ve buğday ithal etmek yerine... Ukrayna'dan, Rusya'dan hatta Suriye'den bile ne yazık ki Türkiye küçükbaş hayvan ithal ediyor. En sonunda Sudan'dan, maalesef sıfır gümrüklü gıda ithal etme kararı alındı. Tüm bunlara itiraz ediyoruz ve sorumluları uyarıyoruz: Türk tarımına sahip çıkın, millî bir tarım politikasıyla Türk çiftçisine sahip çıkın.

Çok teşekkür ediyorum.