GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kayseri'de şehit olan pilotlara, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili kanun teklifine ve Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin özlük haklarıyla ilgili önergelerine, Küçükçekmece'de çöken binaya, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin başlattığı çalışmaya ve siyasette bahsedilen yumuşamadan deprem probleminin çözülebilmesine dair bir iradenin ortaya çıkmasını da beklediklerine, Maliye Bakanının "Son iki ayda 65 milyar dolar, dolar girişi oldu, kaynak girişi oldu." açıklamasına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:90
Tarih:04.06.2024

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Kayseri 12'nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında eğitim için kalkan Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait eğitim uçağımız henüz bilinmeyen bir nedenle kaza kırıma uğradı. 2 kahraman pilotumuzu şehit verdiğimiz haberini büyük bir üzüntüyle öğrendik; Allah'tan rahmet diliyoruz, ailelerine ve milletimize de başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Tabii, bugün Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir kanun teklifi var, bu kanun teklifini hep beraber görüşeceğiz önümüzdeki üç gün. Biz, askerlerimizin, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki personelimizin bazı özlük haklarıyla ilgili konuları defaatle gündeme getirmiştik, hazır bu anmayı da yapmışken bir kez daha bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.

Öncelikle, 2023 Temmuz ayında memurlara yapılan seyyanen bir zam var ve bu zammın şehit ailelerimize verilmesi konusu gündeme getirilmişti, bunun tekrar değerlendirilmesi gerektiği... Beraberinde, kahraman ordumuzun göz bebeği astsubaylar büyük bir geçim derdiyle, çok ciddi bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıyalar. Maalesef bugün birçok astsubayımızın emekli aylıkları yoksulluk sınırının altında. Emeklilere yansıyacak şekilde makam tazminatlarını alamıyorlar ve maaşlarında yarıdan fazla bir düşüş yaşanıyor. Astsubayların makam tazminatları verilmeli, sözleşmeli astsubaylar muvazzaf statüsüne çıkartılmalı ve sicil affı sağlanmalıdır. Tabii, bunu komisyonda da dile getirmiş kıymetli üyelerimiz. Gelin, bu önergemizi de bu teklife ekleyelim ve orta yolu bulalım diyoruz.

Küçükçekmece'de bir bina çöktü biliyorsunuz bilinmeyen bir nedenle ve 1 kişi yaşamını yitirdi, 2'si ağır, 8 kişi de yaralandı. Bina otuz altı yıl önce yapılmış, 1,5 kat kaçak çıkılmış ve burada kum kullanılmış. İstanbul'da yapılmış olan binaların -ki yaklaşık 1,2 milyon yapı var- bu yapıların 800 bini 2000 yılından önce yapılmış yani İstanbul'daki mevcut binaların yaklaşık yüzde 70-75'i 2000 yılından önce yapılmış, risk taşıyan eski binalar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir çalışma başlatmıştı binaları kontrol etmek, binalarının depreme karşı ne kadar dayanıklı olduğunu tespit etmek amacıyla. Bugüne kadar 160 bin bina maliki buraya başvurmuş ve sadece 35 bin binada inceleme yapılmış ve bu inceleme yapılan 35 bin binanın içerisinde de 17.500 binanın yüksek risk taşıdığı söylenmiş. Şimdi, 800 bin bina var diyoruz, burada akla şu soru geliyor: İstanbul'da birçok binanın depreme karşı dayanıksız olduğu biliniyor ancak vatandaşlarımız bir karot aldırmıyor, binayla ilgili bir analiz, çalışma yaptırmıyor; tabii, bunun sebeplerini iyi anlamak lazım; göz göre göre, herhangi bir depremde yıkılacak binanın içerisinde yaşıyorlar, buradaki en büyük sıkıntı da işin ekonomik boyutu. Karotu aldırdığınız zaman, binanızın depreme karşı riskli olduğunu tescil ettiğiniz an, binayı boşaltmanız gerekiyor zira belediye hem elektriği hem doğal gazı kesiyor, kestiriyor. Ve bir kira yardımına ihtiyacınız var, kentsel dönüşüm kapsamında evinizi tekrar ne zaman geri alacaksınız, bunu bilmiyorsunuz ve milyonlarca insanımız bu konuyla ilgili çok ciddi bir mağduriyet yaşıyor.

Tabii, bir yumuşama döneminden bahsediliyor; işte, Cumhurbaşkanıyla görüşülüyor, siyasette yumuşamadan bahsediliyor. Umarım bu yumuşama sadece siyasi bir manevrayla kalmaz; işte, burada bahsettiğimiz gibi, İstanbul'da milyonlarca insanımızın deprem karşısında taşıdığı riski çözecek somut adımlar atmaya döner. Ki ben bunu daha önce de gündeme getirdim, bu kadar büyük bir facianın beklendiği bir ilde, bugün yumuşamanın aktörü olan iki taraf hâlen İstanbul'da metro isimleri konusunda bile uzlaşamamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Biz, bu yumuşamadan, bu deprem probleminin çözülebilmesine dair bir iradenin ortaya çıkmasını da bekliyoruz, umuyoruz diyorum.

Ekonomi, tabii, bir başka konu. Maliye Bakanı bir açıklama yaptı "Son iki ayda 65 milyar dolar, dolar girişi oldu, kaynak girişi oldu." dedi. Bakın, niye böyle bir giriş olduğunu ve bizi nasıl bir riskin beklediğini size izah edeyim çok kısa bir hesapla. 65 milyar dolarlık giriş oldu çünkü şöyle bir hesap yapın: 1 milyon Türk liranızı bugün bankaya mevduata yatırsanız, bir ay içerisinde 42 bin lira mevduat faizi alıyorsunuz yani asgari ücretin 2,5 katı. Dolar olarak ifade edeyim: 1 milyon yani 31.250 doları bankaya yatırdığınızda ay sonunda alacağınız faiz 1.300 dolar yani ayda yüzde 4 dolar faizi alıyorsunuz. Dünyada böyle bir getiri yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kavuncu.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum.

Onun için 65 milyar dolar gelir, yarın 150 milyar dolar da gelir çünkü sıcak para, dolar üzerinden yıllık yüzde 4-4,5 faiz ödeyen bir ülkeye elbette parasını getirir ama soru şu: Yarın bu para çıktığında ne yapacağız? Burada, her anlamda bir anomali var. Kiralarla ilgili yüzde 25 sınırı vardı, Maliye Bakanı bunun da kalkacağını söylüyor. Belki de konulması doğru muydu, değil miydi, bunların hepsi tartışmaya açık fakat bütün bunları bugün konuşuyor olmamızın tek sebebi var: "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." diyen zihniyetin bizi bugün getirdiği nokta bu. Yılda yüzde 4,5 dolara para kazandıran bir ülkedeyiz. "65 milyar dolar kaynak akışı oldu." diye gururla söyleniyor. Eğer buradan bir toparlanma süreci yaşanırsa evet ama ufacık bir riskte çok sıkıntılı günler bizi bekleyecektir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.