GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.06.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KAMAÇ (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

TSK Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine grubum adına söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu hazırlanan torba kanunun bütün metni burada fakat genel gerekçesine baktığımızda bir cümleyle bunu özetleyebiliriz, o cümle de şu: "Teklif ile Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar kapsamında iptal edilen maddelerin tadil edilmesi ve muhtemel iptal kararlarının önüne geçilebilmesine yönelik düzenleme yapılması amaçlanmaktadır." Aslında burada tam da şu deniliyor: Altı yıldır fiiliyatta olan yönetim sistemine torba torba kanun yetiştirmeye çalışıyoruz. Şunu anlıyoruz: Altyapısı düzenlenmeden bir sisteme geçildi ve bu sisteme biz de kanun yetiştirmeye çalışıyoruz.

Bu metni okurken, biraz geriye doğru hafızamızı sararken geriye doğru gittim: Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Siz önden gidin, hukuk arkanızdan gelsin." demişti. Keşke burada oturuyor olsaydı, Sayın Abdulhamit Gül o dönem Adalet Bakanıydı ve İçişleri Bakanıyla o dönem ciddi bir polemiğe girmişti, polemiğin sonucunda Sayın Abdulhamit Gül koltuğundan olmuştu. Sanırım, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla, Sayın Soylu'nun çok haklı olduğu gerçeği ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Şimdi, Sayın Abdulhamit Gül'ün o gün söylediği noktadayız biz. Biz diyoruz ki: Hayır "Siz yürüyün, kanunlar arkasından gelsin." bir demokratik hukuk devletine yakışan bir tavır değil; hukuk gider, önden hukuk gider, diğerleri arkasından yürür, doğru olan işleyiş budur.

Şimdi, buradan nereye getireceğim? Sekiz yıldır, özellikle bizim belediyeleri kazandığımız bölgede belediyeler kayyum marifetiyle yönetiliyor. Daha dün Hakkâri'de önden gittiler, hukuk arkasından gitti. Belediye Başkanımız görevden alındı, yerine kayyum atandı, bundan üç gün sonra, bugün mahkeme yapıldı ve Belediye Başkanımıza on dokuz yıl altı ay ceza verildi. Şimdi, burada biz nasıl demokratik bir hukuk devletinden bahsedeceğiz? Gerçekten de demokratik hukuk devletinde bu cezanın hukuki olduğunu söyleyebilecek tek bir kişi var mı bu Parlamentoda? Tek bir hukukçu "Ya, bugün verilen on dokuz yıl altı aylık ceza, hukukun gereği bir cezadır." diyebilir mi? Diyemez. Dolayısıyla Sayın Abdulhamit Gül'ün söylediği noktada duruyoruz; biz, hukuk önden gitsin, gerisi, kurumlar arkasından gelsin diyoruz.

Şimdi, dün burada biz buna tepki gösterdik, bu kürsüyü işgal ettik. Ya, bu yasama organı burada yasa yaparken kurumlar bu yasaları ayaklar altına alamamalı dedik. Sadece biz değil, bütün Parlamento grupları bu kanunlara sahip çıkmalı dedik ama çok talihsiz şeyler gelişti. Ne oldu? Parlamentonun kapanacağını bilen arkadaşların, AK PARTİ'li arkadaşların bir kesimi aslında gittiler "Parlamento kapandı, gidiyoruz." dediler. Ne oldu? Telefonlarla arandılar, "Parlamento kapanacak fakat siz gitmeyin." dediler. Bu kürsüde, bu Parlamentoda eğer halkın seçilmişlerine "Ya, gitmeyin, 150-160 kişiyle biz bir avuç insanının üzerine gidelim." deniliyorsa bugün Hakkâri sokaklarında neler yaşandığını sanırım hepiniz tahmin ediyor olacaksınız. Sadece Hakkâri'de mi? Hayır; Van'da, Diyarbakır'da, İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de, her tarafta yaşanan olaylar belli. Bir siyasi parti Parlamentoda demokratik haklarını kullanır ama buna karşı özellikle iktidar partisinin Parlamento kapandıktan sonra demokratik hakkını kullanan bir siyasi partiye yönelik...

KADEM METE (Muğla) - Kürsüyü işgal etmek demokratik bir hak değildir.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Demokratik bir haktır, siz de işgal ediyorsunuz. Bunlara yönelik bir maganda yaklaşımıyla üzerine gitmek...

KADEM METE (Muğla) - Bak, konuşuyorsun demokratik olarak.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Bakın, biz 1990'lı yıllarda başörtüsü mücadelesi verilirken bir şey söylüyorduk: "Biz, yüreklere sığmayan bir avucuz." diyorduk. Bunu kime diyorduk? Biz o gün bunu 28 Şubatçılara diyorduk; biz o gün "28 Şubatçılar" derken isimlere karşı çıkmıyorduk, biz o baskıcı anlayışa karşı çıkıyorduk ama bugün görülüyor ki o baskıcı anlayış sadece gömlek değiştirmiş, sadece isim değiştirmiş, gelmiş Parlamentonun bir köşesinde oturmuş. Peki, ne oluyor? Biz tepki göstermeyecek miydik?

KADEM METE (Muğla) - Tepki gösterin.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Kayyumlar belediyeleri soyarken...

Size bir örnek vereyim mi? Van Edremit Belediyesi bu ay yarım personel maaşı ödedi. Neden? Çünkü önceki Belediye Başkanı, sözüm ona 2'nci olan Belediye Başkanı Belediyeyi soyup soğana çevirmiş, Belediyeyi borçlandırmış. Edremit Belediyesinin aylık geliri İller Bankasında 20 milyon lira; Halkbankası da 14 milyon lirasını kesmiş, elde kalmış 6 milyon lira. Peki, bugüne kadar o kredileri çeken Başkandan, sözüm ona, o talanı yapan Başkandan İller Bankası ve Halkbankası kredisini neden almıyor da bir ay önce göreve gelen Belediyeden alıyor?

Başka bir örnek de vereyim, bunun binlerce örneğini çoğaltabiliriz: VASKİ'nin çevre vergisi 2016'dan beri ödenmemiş. Ne zamandan beri? Kayyumla yönetildiği dönemden beri ödenmemiş toplam borç 72 milyon lira, bir ay önce belediye el değiştirmiş ve Çevre Bakanlığı şunu gönderiyor: "Sizin bize 72 milyon lira borcunuz var, bu ay hepsini ödeyeceksiniz." Peki, VASKİ'nin toplam borcu ne kadar? 2 milyar lira, eski parayla 2 katrilyon lira hâlen borç var. Siz, bir halkın seçme ve seçilme hakkını elinden aldığınızda bir hukuk devletinden bahsedemezsiniz. Siz, bir halkın seçilmişlerini önce görevden alıp sonra hukuku arkasından götürdüğünüzde hukuk devletini işletmiş olamazsınız. Gücün en tehlikelisi aslında hukuksuz olanıdır. Gücün en tehlikelisi kontrolsüz olanıdır. Siz, dün burada, bu halkın seçilmişlerini Parlamentoda dövmeye çalıştınız, dövdünüz, eve gidenleri geri getirdiniz. Bunu, şimdi burada...

KADEM METE (Muğla) - Düzgün şey söyle lütfen.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Ne alakası var!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Sizi gördük.

KADEM METE (Muğla) - "Dövmeye çalışmak" ne demek?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) - Gördük.

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Görüntüler ortada.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Şimdi, bakın, bir şey söylüyorum...

YSK bir şey söylüyordu. Biz Bitlis'te 3 aday değiştirdik. 1'inci adayı gösterdik, YSK dedi ki: "Bu olmaz, yasağı var." 2'ncisini gösterdik, "Bu olmaz." dediler, 3'üncü adayı gösterdik. Peki, YSK aynı şeyi Hakkâri Belediye Başkanı için de söyleyemez miydi? Hukuk önden gitseydi söyleyecekti.

Şimdi, buradan ben size gerçekten soruyorum: Hakikaten, Hakkâri'de aradığınız ne var, yapmak isteyip de yapamayacağınız ne var? Hangi hedeflerle Hakkâri Belediyesine kayyum atıyorsunuz? Önceki dönem İçişleri Bakanı her on günde bir Hakkâri'de ne yapıyordu? Başka hesaplar mı var orada? Hakkâri acaba bir güzergâh mıdır, başka şeylerin güzergâhı mıdır? Ya, bu soruların cevaplarını bu toplum sizden bekliyor. Ondan dolayı biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki... Sizin Genel Başkanınız şunu söyledi, dedi ki: "Sandık, demokrasinin namusudur."

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Öyle.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - "Milletin iradesi her şeyin üstündedir."

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Öyle.

KADEM METE (Muğla) - Tamam.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Peki, Hakkâri'de kurulan sandık, normal, İstanbul'da, Denizli'de, Sivas'ta kurulan sandık değil mi?

KADEM METE (Muğla) - Diğer illerde niye bir sorun yok?

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Bir fark var mı orada? Biz diyoruz ki...

KADEM METE (Muğla) - Diğer illerde niye sorun olmuyor Sayın Hatip?

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Tamam, biz de onu soruyoruz.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Demek ki sizde bir sorun var.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Sandık, demokrasinin namusu ise eğer biz sadece şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Ey iktidar, elinizi demokrasinin namusundan ve milletin iradesinden çekin! Hukuku, fiiliyatınıza uydurduğunuz bu adımlarınızdan geri çekin. Bu ülke bundan zarar görüyor, herkes bundan zarar görüyor. Binlerce siyasetçi bugün içeride ise eğer önce içeri atılmış, arkasından hukuk gitmiştir diyoruz. Onun için belediyelerdeki talanları araştıralım dedik, "Yok." dediniz. Belediyelerdeki yolsuzlukları araştıralım dedik, "Yok." dediniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kamaç.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Bütün bölge belediyeleri şu anda borç batağında ama ne hikmetse orada belediye başkanlığı yapanlar, belediye başkan yardımcılığı yapanlar, imar müdürlüğü yapanlar şu anda Antalya'nın limanlarında yatları, Kuşadası'nın hangi köşesinde villaları var.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Varsa böyle bir şey şikâyette bulunun.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Meclis şikâyette bulunsun dedik, reddettiniz. Biz dedik ki araştıralım, reddettiniz.

AHMET FETHAN BAYKOÇ (Ankara) - Şahsi şikâyet edin Sayın Vekilim.

MEHMET KAMAÇ (Devamla) - Şimdi, bundan dolayı, biz diyoruz ki Hukuk devletinde önce hukuk gider, arkasından diğer kurumlar gereğini yapar. Yoksa bu yasaları yapmanın aslında hiçbir anlamı yok, bunun için de boşuna zaman da harcamayalım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)