GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:06.06.2024

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Askerî hastanede çalışmış -emekli diyeyim artık- bir tabip asteğmen olarak ve daha sonra teğmen rütbesiyle askerî hizmetimizi bitirdik. Orada yaşadığım bir şey vardı, askerî hastaneler biliyorsunuz 15 Temmuz itibarıyla kapatıldı ve Sağlık Bakanlığına devredildi. O devredilme sırasında birçok askerî hastaneye ait tıbbi malzeme, vesaire çöplüklerde çürüdü, kullanılmadı ve israf oldu. Askerî hastanede çocuk hekimi olarak çalıştığım dönemde sağlık kurullarına da katıldığımız oldu. Şunu gördüm ki: Bizim askerî tıpla hiçbir alakamız yok ama Samsun Sahra Sıhhiyede öğretilen bir şey vardı, belki de askerî tıbbın en önemli şeylerinden biri hijyendi ve sahra hastaneleriyle ilgiliydi; maalesef bu konularda bilgimiz yok. O, 11 şehidi hatırladım birden, Kırıkhan Devlet Hastanesi ve Hatay'daki hastanelere gelmişti ama burada askerî cerrah veya harp cerrahı dediğimiz arkadaşlar yoktu. Onun için, bazı basit yaralamalardan, silahlı yaralanmalardan ve patlamaya bağlı yaralanmalardan dolayı normal şartlarda Silahlı Kuvvetlere ait bir hastanede kurtarılabilecek ve gazi olabilecek olan erlerimiz, canlarımız şehit oldu "Vatan sağ olsun." dedik ama bu arada -demin defalarca bahsedildi- şehir hastanelerinde olsun, diğer hastanelerde olsun, randevu sistemiyle ilgili sıkıntı varken biz erlerimizi, Silahlı Kuvvetler mensuplarını şu andaki mevcut sivil hastanelere mahkûm ettik ve askerî tıptan anlamayan veya askerî tıpla alakası olmayan hekimlere emanet ettik. Onları küçümsemiyorum ama hayat tecrübemiz bu. Bakın, bir çocuk hekimi ya da sivil hastanede bir buçuk yıl Sağlık Kurulu Başkanlığı yaptığım dönemde ben veya o kuruldaki arkadaşlar bir askerin komandoluğa elverişli olup olamayacağını bilemeyiz. Denizaltı veya paraşüt; bunlarla ilgili deneyimleri olmadığı için kimin askerliğe uygun olup olmadığını bilemeyiz ve bu durum yaşandı, yaşanıyor mu?

Şimdi, sivil hastanelerle ilgili bir şey var: Bakın, 2017 yılında, değişiklikten bir yıl sonra 1.300 tane sınıf değişikliği raporu verilmiş, yüzde 1300; sonra "komando olamaz" raporlarında 6.000 yanlış rapor var, yüzde 6.000 ve uzun süreli istirahatlerde de yüzde 1.300 artış var. Bu da Silahlı Kuvvetlerin mukavemetini, moralini bozuyor, düzenini bozuyor, intizamını bozuyor ve buna izin verildi.

Onun akabinde, mesela, Gülhane Askeri Tıp Akademisi başta olmak üzere Silahlı Kuvvetlere ait hastanelerin eğitimi de çok farklıydı. Bir şey daha yanlış yapıldı, nasıl olsa hani her şeyi özelleştiriyorsunuz ya, bunu sivilleştirdiniz. Bunun istihkâm sınıfı var, Silahlı Kuvvetin istihkâmı çok farklıdır; köprü yaparlar, yol yaparlar vesaire, onu da belediyeler vasıtasıyla yapsaydınız bari. Yani böyle bir mantıkla hareket edildi, FETÖ bahane edildi vesaire ama Silahlı Kuvvetlerin bu konudaki, sağlık konusundaki ve sahra hekimliği konusundaki tecrübesi, yüz yılın üzerindeki tecrübe bir kalemde silindi ve 2 binin üzerindeki harp cerrahı şu anda sıfır. Silahlı Kuvvetlere ait bir hastane yok. Bu konuda aslında çok veballisiniz. Bu konuda diğer tüm kurumlarda olduğu gibi ve sistemi altüst etmekteki becerinizin üstüne hiçbir şey konuşulamaz. Gerçekten Silahlı Kuvvetlerin şu anda bu konuda ihtiyacı olduğu açık ve ortadadır. Binlerce hasta o sıralarda, o hastane koridorlarında -erlerimiz, uzman erbaşlar, subaylar, astsubaylar- beklemek zorunda kalıyor. Belki onlar da randevu alamıyor, bu durumdan muzdarip. Ayrıca, sivil hastalara da hizmet veren kurumlardı.

Bir şey daha söyleyeyim: Yüzlerce tıp fakültesi kuruldu ama Gülhane Tıp Akademisinin ve Haydarpaşa'daki eklentisinin yapmış olduğu yayın şu anda sizin kurduğunuz kulübe tıp fakültelerinden daha fazla uluslararası literatüre sahipti.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)