| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 06.06.2024 |
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 7'nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Katil İsrail Devleti'nin Ampute Futbol Millî Takımı'nı 6-0 gibi ezici bir skorla mağlup eden Ampute Futbol Millî Takımı'mızı en içten duygularımla tebrik ediyorum. Kaptanımız Rahmi Özcan başta olmak üzere, sahada mücadele eden, saha dışında emek veren herkesin terine, yüreğine sağlık.
Rusya-Ukrayna savaşından sonra UEFA Rusya'yı Euro 2024'ten menetmişti, Formula 1 organizasyonu Rusya yarışını takvimden çıkarmıştı. Aynı irade İsrail için farklı tutum sergilemektedir; bu durum kabul edilemez. İsrail soykırım yapmaktadır; kadın, çocuk, yaşlı demeden masumların, savunmasız sivillerin üstüne bomba yağdırmaktadır. Bu vahşete sessiz kalan herkes dilsiz şeytandır. İsrail tüm spor branşlarında uluslararası müsabakalardan menedilmelidir.
Değerli milletvekilleri, her seçim dönemi vaatler sıralanırken konu uzman çavuşlarımıza geldiğinde "Ordu göz bebeğimiz, uzman çavuşlarımız bizim kıymetlilerimizdir. Gereken yapılacaktır." deniyor. Bu cümleleri duyduğum anda aklıma sıkça bir söz geliyor: "Bugün git, yarın gel." Kanun teklifinden anlaşıldığı üzere kahramanlarımıza verilen vaatler yine tutulmuyor. Mucit iktidarın icat ettiği en garip, en anlaşılmaz hadiselerden biri de sözleşmeli memurluk, sözleşmeli erlik, sözleşmeli uzman çavuşluktur. Vatana hizmetin sözleşmesi olmaz. Öyle uygulamalar yapıyorsunuz ki ayrıştırıcı ve huzursuz edici. Analarımız, babalarımız Anadolu'nun yiğit evlatlarını kınalarla, dualarla askere gönderiyor. Askerlik ocağı, peygamber ocağıdır. Şanlı bayrağımız ilelebet dalgalansın diye vatanın her sathında düşmanla mücadele eden yiğitlerimiz, bir de sözleşme belasıyla mücadele etmektedir.
Uzman çavuşlarımızın bir düşmanı da imzalamak zorunda kaldıkları sözleşmedir. Mete Han'dan itibaren günümüze kadar ordumuzun tüm mensupları kahramanımızdır, haklarını hiçbir sözleşmeyle ödeyebilmemizin mümkünatı yoktur. Vatanını canından aziz bilmiş kahramanlarımıza daha fazla sözleşme mağduriyeti yaşatmamalıyız. Sözleşme uygulaması kültürümüze ve ordu-millet anlayışımıza uygun değildir. Bizler milletvekili olarak iş kaygısı yaşıyor muyuz? Milletvekilliğini sözleşmeyle yapıp "Acaba feshederler mi?" diyor muyuz? "Acaba kadrolu milletvekili olur muyum?" endişesi taşıyor muyuz? Görevimiz esnasında elimizde olmayan sebeplerle hastalanıp doksan gün içerisinde görevimize dönemezsek milletvekilliğimiz düşüyor mu, Meclisten atılıyor muyuz? Bunların hiçbirini bizler yaşamıyoruz ama uzman çavuşlarımız yaşıyor. Türk milletinin iradesinin tecelligâhı Gazi Meclis her konuda toplumun aynası olmalıdır. Milletvekillerinin yaşamadığı hiçbir sorunu Türkiye Cumhuriyeti devletinde hiçbir vatandaşımız yaşamamalıdır, hele hele bugün burada bu konuşmayı yapabilmemizi sağlayan şanlı Türk ordusu mensupları hiç yaşamamalıdır. Devletimiz kudretlidir, vatan evlatlarına en iyi imkânları sağlayacak feraseti vardır.
Sayın milletvekilleri, uzman çavuşlarımızın yaşadıkları sorunlardan biri de kıdemlerinin rütbeden sayılmamasıdır. Bu durumdan dolayı uzman çavuşlarımızın arasında ast üst ilişkisi bulunmamaktadır. Göreve yeni başlayan uzman çavuş ile emekli olacak uzman çavuş arasında rütbe farkı yoktur. Uzman çavuşlarımız 45 yaşında zorunlu emekli ediliyorlar. 45 yaşında emekli edildikleri için birinci dereceye düşemiyorlar dolayısıyla 3600 ek göstergeden yararlanamıyorlar. Uzman çavuşlarımızın bu mağduriyeti ivedilikle çözülmelidir. Uzman çavuşlarımıza verdiğimiz değer sözle değil icraatla olmalıdır. 45 yaşında zorunlu emekli ettiğimiz kahramanlarımız en düşük memur katsayısıyla emekli ediliyor, emekli maaşları asgari ücretin dahi altında kalıyor.
Vicdanlarınıza seslenmek istiyorum: Vatanı için gençliğini veren, vatanı için anasına babasına hasret kalan, vatanı için eşinden uzak, onun hayaliyle yaşayan, vatanı için mis kokulu yavrularının büyüdüğünü göremeyen yiğit kahramanlarımıza bu reva mıdır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Gürban.
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Devamla) - Bizlere yakışanı yapalım. Uzman çavuşlarımızı emekliliklerinde rahat ettirmek boynumuzun borcudur.
Kahramanlarımızın eşleri, çocukları, anaları babaları "Yiğidimiz yirmi-yirmi beş yıl vatanın en ücra köşelerinde kar kış demeden, dağda tepede canını hiçe sayarak vatanını korudu, şimdi de aldığı emekli maaşı yetmediği için çalışmak zorunda bırakıyorsunuz." demeyecek mi bizlere? Ne cevap vereceğiz? Nasıl bakacağız yüzlerine? Kahramanlarımızın emekli maaşları açlık ve yoksulluk sınırı dikkate alınarak tekrardan hesaplanmalı, gereği yapılmalıdır.
Konuşmama Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle son veriyorum: "Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır. Her zaferin mayası sendedir, her zaferin en büyük payı senindir. İnancınla, imanınla, emre uymanla, hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime en aziz bir borç bilirim."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUSTAFA GÜRBAN (Devamla) - Aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)