Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 92 |
Tarih: | 06.06.2024 |
KÜRŞAD ZORLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 10'uncu maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu teklifin görüşülme usulüne bir itirazımız var. Zira başka komisyonların görüşmelerinde de buna benzer örneklerle karşılaşıyoruz. Esas komisyon olarak Millî Savunma Komisyonu belirlenmiş olsa da Adalet Komisyonunda ve Plan Bütçe Komisyonunda da -bu kanun teklifiyle ilgili tali komisyon olmaları hasebiyle- görüşülmesinin doğru olacağı hepimizce zaten biliniyor ancak maalesef, tali komisyonlardan son dönemde bir yazı alınarak, burada görüşülmeyeceğine yönelik bir yazı alınarak esas komisyonlardan hızlıca bu kanun tekliflerinin çıkarılmakta olduğunu görüyoruz. Bu sakıncalı bir durumdur. Bunun en bariz örneğini, bakın, son olarak Ruanda örneğinde yaşadık. Orada daha vahim bir durum vardı. Herhangi bir şekilde, Meclisin bu işleyişinin dışında, Sayın Cumhurbaşkanı bu kanunu Resmî Gazete'de imzalayarak yayımladı ve sonra Ruanda'yla ilgili sosyal medya üzerinden çok ciddi tartışmalar meydana geldi. Eğer bunu Meclis sistematiği içerisinde bu komisyonlarda gerektiği gibi konuşabilseydik, bunlar tartışılabilseydi, bu konudaki bilgi kirliliği de ortaya çıkmamış olacaktı.
Biz Dışişleri Komisyonunda da bu konuyu konuşmadık ama en sonki Komisyonda Sayın Komisyon Başkanımızın da bu konudaki hassasiyeti dile getirmesiyle orada Bakanlık yetkilileri bu konuda bize bir değerlendirmede bulundular ve gerçekleri de öğrenmiş olduk. Bu bakımdan, Meclisin yasa yapma yetkisinin bu şekilde bertaraf edilmesinin zaten büyük güçlükler içerisinde olan Parlamentonun itibarına daha da zarar vereceği kanaatindeyim. Bu yoldan bir an önce geri dönülmesi gerektiği kanaatindeyim.
10'uncu madde üzerinde, bilhassa üstün başarı elde eden kıdemli üstçavuş ve başçavuşların terfi ettirilmesi yetkisinin kuvvet komutanlıklarından yürütmeye verilmesinin de belli bir sakınca doğuracağı ortadadır. Özellikle üç sebeple; bir tanesi hiyerarşi ve liyakat ilkesinin sarsılması; bir diğeri mesleki yeterlilik unsurunun sistem içerisinde kaybolması ve siyasallaşmaya giden bir süreci tetiklemesi mümkün hâle gelecektir. Dolayısıyla, biz Komisyonda bu teklifin bu maddesinin en azından kuvvet komutanlığının teklifi üzerine Bakanlıkça belirlenebilmesi doğrultusundaki önerimizi sunduk; maalesef, reddedildi. Bunun Türkiye'deki genel liyakat sistemi açısından büyük bir sorunun parçası olarak devam edeceğini üzülerek görüyorum. Ve tabii ki bu eleştirilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısı ve geleceğe daha iyi bir sistemle ilerleyebilmesi adına yapılmaktadır.
Zira, bugün, bu vesileyle, önümüzdeki hafta, 11 Haziran tarihinde Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirilecek bir gayrimeşru seçim girişimine değinerek sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, ben 18 Aralık tarihinde düzenlemiş olduğum basın toplantısında bu seçimin gelmekte olduğunu açıkça beyan etmiştim çünkü 12 Aralık tarihinde PKK/YPG terör örgütü Suriye'nin kuzeyinde defakto kurmaya çalıştığı terör devleti için bir anayasa yapma girişiminde bulunmuştur. O tarihte gereken tepkiyi gerektiği bir biçimde verebilmiş olsaydık bugün yapılacak bu seçimi de şu anda konuşmamış olacaktık ve maalesef, önümüzdeki günlerde eğer gereken önlemler alınmaz ise bu seçimin gayrimeşru bir biçimde gerçekleştirileceğini göreceğiz. Bu neden önemlidir? Bu Anayasa metninde teröristbaşı Öcalan'ın KCK sözleşmesinde ortaya koyduğu "Demokratik federalizm" kavramı bulunmaktadır. Dolayısıyla, bu hukuksuz seçimin Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve ilgili kuruluşlarımızca ne pahasına olursa olsun engellenmesi gerektiğine inanıyor ve Türk milletiyle buradan paylaşmak istiyorum. Biz de İYİ Parti olarak bu girişim karşısında gereken adımların atılması doğrultusunda ne gerekiyorsa üzerimize düşeni yapmaya hazırız çünkü burada yapılacak bir seçim, ikinci aşamada özerk bir yönetim, sonra da bağımsız bir devlet girişiminin tetikleyicisi olacaktır. Bu, asla Türk milleti için kabul edilemez bir durumdur. Bu vesileyle bu girişim karşısında duracağımızı yineliyor ve ne mutlu Türk'üm diyene diyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)