Konu: | Diyabetli çocukların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 11.06.2024 |
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, hekimlerimizi taşıyan hizmet aracının Sinop Boyabat ilçesinde seyir hâlindeyken başka bir araçla çarpışması sonucu Doktor Sena Sakin, Doktor Mehmet Turan Yazlak, sürücü Ender Çoraklı vefat etmiştir ve araçta bulunan Doktor Beyza Nur Çetin ise yaralanmıştır. Karşıdan gelen araçta da 1 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1 vatandaşımız ise yaralanmıştır. Vefat eden arkadaşlarımıza, meslektaşlarımıza ve vatandaşımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Yaralı hekimimize ve vatandaşımıza acil şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ederim öncelikle. Bu, Tip 1 diyabet, çocukluk çağında görülen ve ömür boyu devam eden, kan şekerinin çok yüksek seyretmesiyle olan, aniden başlayan ve çoğunlukla da ilk başlangıcı komayla hastaneye getirilen bir hastalık grubu ve çocuklukta tespit edilen bu diyabet ömür boyu devam ediyor. Tip 1 diyabette insülin yokluğundan dolayı vücut insülin üretemiyor. Aile de ilk diyabet teşhisiyle, tanısıyla birlikte sarsılıyor, ne yapacağını şaşırıyor ve çok ciddi bir strese tabi oluyorlar. Hayat boyu süren bu hastalık, aile ve toplum için önemli bir sıkıntı. Ülkemizde 18 yaş altı 30 bin Tip 1 diyabetli çocuk var ve bu Tip 1 diyabetli çocukların tedavisinde, sağlık sisteminde, eğer yeterli takip olmazsa, ailenin uyuncu olmaz ise, tedavide yetersizlik olduğunda, ailede ve ülkede -daha sonra ortaya çıkan sağlık sorunlarından dolayı, işte, böbrek, göz ve sinir sisteminin tutulmasından dolayı- ciddi sıkıntılar ortaya çıkıyor ve 40 yaş civarında bunlar daha da barizleşiyor, bunun topluma olan yükü ve maliyeti daha da artıyor. Bu hastalıkta insülin dışarıdan veriliyor, yerine göre günde 4-6 kez kan şekeri bakılması gerekiyor ve gece uykuda bile o küçük çocukların parmaklarının delinip tekrar kan alınması gerekiyor. Bazen gün içinde 4-6 kez kan şekerine bakılması gerekiyor; aslında yirmi dört saat "monitörize" edilse, bu "sensör" dediğimiz kola takılan cihazlar vasıtasıyla takip edilse cep telefonundan, akıllı saatten, oradan kan şekeri düzeyleri takip edilebiliyor ve bu şekilde yirmi dört saat sürekli olarak kontrol altında kalınabiliyor. Çocukların yarınları için de aile için de çok önemli, bir yerde kaderini siz belirliyorsunuz. Sensör, Türkiye için, konumu şu anda sıfır, SGK ödeme kapsamına almadı; komşu ülke Yunanistan bu konuda, yaşam boyu süren bu rahatsızlık için ailelere ayda 100 euro destek sağlıyor. Sensör ise bizim... 2022'de Sayın Cumhurbaşkanının bir sözü var: "Şu anda deprem bölgesindeki çocuklara veriliyor ama yeterli değil." Aynı zamanda Bakanın, Işıkhan'ın sözü var, 3/11/2023'te Bakan Işıkhan "Sensörlü şeker ölçüm cihazlarını SGK karşılayacak." demişti ama Maliyeden bu konuda bir atılım olmadı, bir girişim olmadı ve şu anda ödeme yapılmıyor.
Tanı konulduktan sonra beklenen yaşam süresiyle ilgili Türkiye'de ciddi bir sıkıntı var, şöyle söyleyeyim: Ortalama 10 yaş civarında tanı konulduğunu farz ederseniz, Türkiye'de yaşam süresi kırk dokuz yıl, İspanya'da ve Portekiz'de atmış sekiz, atmış dokuz yıl, İsveç'e ve Finlandiya'ya doğru çıkıldığında bu rakam daha da yükseliyor ve tanı konulduktan sonraki yaşam süresi yetmiş yılları buluyor. Maalesef, bu rakam, bu yaşam süresi Türkiye'de sadece kırk dokuz yıl ve Türkiye'de daha ciddi bir diyabet kontrolüne ve sensöre ihtiyaç var. Sensör ve sensörle birlikte olan insülin pompası da dâhil olmak üzere çocuklarımızdan bunu esirgememek gerekiyor. Bazı yaş grubu için bu sensör kullanılamayabilir ama şöyle söyleyeyim: İsveç'te tanı konulduktan sonra sensör kullanmaya 1'inci haftada başlanıyor ama şu anda Türkiye'de bununla ilgili bir yaklaşım yok.
Şöyle bir şey göstermek istiyorum: Sensörün 18 yaş altı Tip 1 diyabetli çocuklarda -30 bin çocuk üzerinden hesap ederseniz- aylık maliyeti 4 bin TL ve yıldaki maliyeti de -yarısı kullansa bile- 864 milyon TL tutuyor. Burada polemik yapıp Cumhurbaşkanının uçağıyla kıyaslamak istemiyorum ama bedelinin 400 milyon dolar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Sağlıktan tasarruf edilmez diyorum ve bir an önce SGK'nin bunu geri ödeme kapsamına alması ve Maliyenin de ödemesi gerekmektedir, tıpkı SMA'lı çocuklardaki gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, devam edin.
ALİ FAZIL KASAP (Devamla) - Sayın Başkan, siz bunu daha önce de söylemiştiniz, dillendirmişsiniz, özellikle de istirham ettim sizden.
Şöyle söyleyeyim: Bunlar bizim çocuklarımız ve yarın yaşam süresi kısalmış, gözleri görmeyen, böbrek bozuklukları olan, sinir sistemi harabiyeti olan çocuklar, gençler, yetişkinler olarak bu toplumda karşımıza çıkacaklar. Ben Tip 2 diyabet için veya 18 yaşından sonraki Tip 1 diyabeti devam edenler için, onlar kendileri yapabilirler, kontrolünü sağlayabilirler ama en azından 18 yaş altı çocuklar için -tekrar söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanının da bu konuda sözü var, Işıkhan'ın da sözü var- sözlerinizi, vaatlerinizi lütfen yerine getirin ve havada kalmasın diyorum.
Genel Kurulu selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)