Konu: | Açıklanan hububat taban fiyatlarına ve maliyeti bile kurtarmayan bu fiyatları protesto etmek için Cumhuriyet Halk Partisinin cuma günü Tekirdağ'da olacağına, Gazeteci Timur Soykan'ın ortaya çıkardığı Ayhan Bora Kaplan dosyasındaki MASAK raporuna ve Halk Bankası Yönetim Kurulu üyesi RTÜK Başkanının haber kuruluşlarına konuyla ilgili yaptığı uyarıya, konutlarına kavuşamayan depremzedelere yapılan 5 bin liralık kira yardımının haziranda son kez verilecek olmasına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin sunumunu yaparken söylediklerine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 11.06.2024 |
MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Toprak Mahsulleri Ofisi ve saray iktidarı hafta sonu açıkladığı hububat taban fiyatlarıyla yaklaşan bayramı maalesef çiftçilerimize zehir etti ve öyle fiyatlar açıkladı ki bu fiyatlar bu tahılın, buğdayın, arpanın masrafını bile karşılayamayacak seviyede. Geçen yıl 1 kilo buğdaya taban fiyat 8,25 lira vermişlerdi, şimdi desteklerle birlikte 11 lira oluyor yani sadece yüzde 12 artırmışlar; oysa son bir yılda Türkiye'de ENAG'a göre yüzde 20, yüzde 120 ama TÜİK'e göre yani Tayyip'i üzmeyen istatistik kurumuna göre ise yüzde 75'in üzerinde. Gerçek enflasyon yüzde 20, açıkladığınız enflasyon yüzde 75 ama buğdaya verdiğiniz artış sadece yüzde 12. Bu fiyatın kabul edilmesi mümkün değil. Bu, çiftçiye "Ekme." demektir, çiftçinin maliyetini bile karşılamamaktır. Aynı şekilde, arpa fiyatı daha kötü; 7 liradan 7,25 liraya artırdılar. Sadece yüzde 3'lük bir artıştan bahsediyoruz. Böyle baktığınız zaman çiftçi zararda ve özellikle mazota son bir yılda neredeyse yüzde 100 zam geldi. Aynı şekilde, bakıyorsunuz, ekmek son bir yılda 6,5 liradan 10 liraya arttı ama dönüyorlar, çiftçiye "Sana para yok kardeşim." diyorlar. Oysa sadece bu yıl Tarım Kanunu'na göre vermeleri gereken bütçenin yüzde 1'ini vermiş olsalar bu yıl çiftçiye aktarmaları gereken para 410 milyar. Bunun yarısını dahi vermiyorlar ve acı reçetenin faturasını işçilere, işsizlere, asgari ücretlilere, memurlara, emeklilere yutturdukları gibi aynı şekilde çiftçiye de içirtmeye çalışıyorlar.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu cuma günü saat 15.00'te Tekirdağ meydanında, bu; kabul edilemez, çiftçiyi perişanlığa sürükleyecek, maliyeti bile kurtarmayan fiyatı protesto etmek için alanlarda olacağız, çiftçimizin sesine ses katacağız ve iktidar sahiplerini bir kez daha uyaracağız; bu fiyatlarla Türkiye'yi kıtlığa sürüklersiniz, çiftçiyi tarlasından edersiniz ve Türkiye'yi -bugüne kadar yaptığınız gibi- ithalat bağımlısı yapmaya devam edersiniz.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta sonu gazeteci Timur Soykan'ın ortaya çıkardığı bir gerçekle Türkiye bir kez daha alışık olduğu haberlerle karşılaştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Emir, devam edin.
MURAT EMİR (Ankara) - O da hepimizin bildiği, organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan dosyasında MASAK'ın rapor hazırladığı ve Ayhan Bora Kaplan'la ilgili 50 şirkete 550 milyar liranın üzerinde Halk Bankasından kredi verildiği ortaya çıktı. Bu MASAK raporu şu anda mahkemede, dosyanın içerisinde delil teşkil edecek nitelikte. Ama böyle bir haber normal bir demokraside herkesin rahatsız olması gereken, bir kamu bankasının iki yıl önce, üç yıl önce, "garson" dedikleri bir kişinin ilişkili şirketlerine 550 milyar gibi yüksek bir rakamın hem de kredi verilebilir kriterler olmaksızın, finansal ölçütler olmaksızın ve bankacılık ahlakına uygun olmaksızın verilmiş olması şok yaratması gerekirken ilk yaptıkları iş, mahkemeye başvurmak ve sonuç olarak da mahkemeden yayın yasağı, erişim yasağı kararı aldırtmak oldu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Emir.
MURAT EMİR (Ankara) - Biz buna alışığız. Rahatsız olacakları yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini, haksızlıklarını, rüşvetlerini ortaya çıkaracak hangi haber olursa olsun anında çıkarıyorlar ama RTÜK Başkanına ne oluyor? RTÜK Başkanı da durup dururken haber kuruluşlarını arıyor ve onlara kendi deyimiyle "uyarı" ama bizim anladığımız dilde tehditle "Bu haberleri yayınlamayın." diyor ve karın ağrısını anlıyoruz ki kendisi de Halkbank Yönetim Kurulu üyesi, oradan yağlı ballı maaşlar alıyor. Kendisini zaten Turkcell'in, TÜRKSAT'ın Yönetim Kurulu üyeliğinden de hatırlıyoruz ve bu müdahalesini de diğer yaptıkları gibi hukuk dışı ve konumuyla uygun olmayan bir şekilde değerlendiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Değerli arkadaşlar, önemli bir konu; depremin üzerinden on altı ay geçti ve bu on altı ayda depremzede vatandaşlarımız ancak yüzde 12 oranında konutlarına kavuşabildiler. Yüzde 12'si konutuna kavuştu ama kalanlar hâlâ barakadalar, konteynerdeler ve kiradalar. Mart ayından beri kira yardımı yapılıyor "Kira yardımını yapacağız." dediler, geçen ay Bakanın açıklaması var "Konutlarını verene kadar kira yardımı devam edecek." dedi ama anlıyoruz ki kira yardımı haziran ayında son kez verilecek. Bu, kabul edilemez. Bu kişiler hâlâ depremzede, hâlâ konutlarına ulaşamadılar, hâlâ kiradalar; o hâlde bunlara ödenen 5 bin liralar niye kesiliyor? Bunun akılla vicdanla açıklanabilecek hiçbir yanı yoktur. İktidar sahiplerini biraz vicdanlı olmaya, depremzedeye el uzatmaya -hadi, bir yılda vereceğiniz konutları veremediniz, bunu da veremeyecek gibisiniz- hiç olmazsa kira yardımlarını kesmemeye davet ediyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT EMİR (Ankara) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
MURAT EMİR (Ankara) - Depremzededen kısacağınızla bütçeyi tamamlayamazsınız. Eğer el atacaksanız, eğer bütçeyi tamamlayacaksanız, o biraz önce dedik ya, Ayhan Bora Kaplan şirketlerine, bunun gibilerine verdiğinize bakacaksınız; kur korumalı mevduata verdiğiniz 800 küsur milyara bakacaksınız; sildiğiniz vergi borçlarına bakacaksınız; 21/b'yle verdiğiniz haksız pazarlık usulü ihalelere bakacaksınız; el atacağınız yer orasıdır, paralar orada duruyor. Depremzededen, çiftçiden, işçinin cebinden alarak bütçeyi toparlayamazsınız.
Sayın Başkan, diğer bir nokta, son nokta olarak açıklıyorum; sabrınız için de teşekkür ederim.
BAŞKAN - Estağfurullah, buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) - Erdoğan, tabii, her konunun uzmanı, hâliyle eğitimin de uzmanı. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adı altında gerici, çağ dışı, pedagoji biliminden uzak, laiklik karşıtı, Atatürk'ü unutmuş, içten içe Atatürk devrimlerine hınçlanan bir anlayışla bir maarif modelini Türkiye'ye dayattılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, lütfen bitirelim artık.
MURAT EMİR (Ankara) - Erdoğan da bunun sunumunu yaparken kendi çocuklarının imam-hatipte çok iyi eğitim aldığını ve sonrasında da Harvard'da, London School of Business'te okuduğunu söyledi. Şimdi, Erdoğan'ın bir şeye karar vermesi lazım. Eğer yurt dışında okumak bir marifetse, iyi bir şeyse biz iki yıl önce "Türkiye'de beyin göçü oluyor." dediğimiz zaman "Süfli amaçlarla ellerin kapısına gidenlere acıyarak bakıyorum." diyen kendisi değil miydi? Dolayısıyla, yurt dışına gitmek ayıp mı değil mi, yanlış mı doğru mu; buna bir karar vermesini bekliyoruz.
Sabrınız için teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)