Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 11.06.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; DEM PARTİ'nin vermiş olduğu önergeyle ilgili İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önerge her biri üzerinde saatlerce konuşmayı gerektirecek başlıkları içeriyor. Her biri için değerlendirme yapmak bu kısıtlı sürede tabiatıyla mümkün değil ancak genel bir perspektif ve vizyon olarak sizlerle kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Biz demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden ve hukukun üstünlüğünden yanayız; laik, demokratik hukuk devleti ve bu güzel ülkenin birliği, bütünlüğü, güvenliği için biz son derece kararlıyız ve bu konuda taviz vermeyiz. Öte yandan, ülkemizin güvenliği, terörle mücadele konusundaki kararlı tutumu ve bu konuda ortaya konan samimi çabaları da destekliyoruz.
Tüm bunların ışığında, ilk olarak kayyum konusuna değinmek istiyorum. Hakkâri Belediye Başkanı seçilen kişi terör suçundan tam on yıldır yargılanıyor. Peki, bu kişi neden aday gösterildi, DEM PARTİ aday gösterirken bu gerçeği bilmiyor muydu? YSK bu adaylığa onay verirken ilgili süreçten habersiz miydi? Hem DEM PARTİ'nin hem de YSK'nin bu durumdan habersiz olmayacağı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda adaylık süreci acaba nasıl çalıştı? Öte yandan, devam eden bir davanın kararı açıklanmadan bu Başkan neden görevden alındı ve yine yerine meclis üyelerinden biri değil de neden bir kayyum atandı? Tüm bunları alt alta koyduğumuzda, samimiyetten, iyi niyetten, hukukun üstünlüğünden, demokrasinin kurum ve kurallarının işlerliğinden ve ne yazık ki güçlü bir devlet yönetimi anlayışından bahsetmemiz mümkün değildir. Söz konusu davanın soruşturmasını açan bir FETÖ'cü. FETÖ'cü bir savcının ve kendisi gibi örgüt üyelerinin açtığı bir kumpas davasında ömür boyu ağır hapis ve on beş yıl ağır hapisle yargılanan biri olarak söylüyorum: Neden bir FETÖ'cünün açtığı davayı tam ve adil bir hukuk bakışı çerçevesinde mercek altına almadınız?
Sayın milletvekilleri, diğer maddelere kısaca değinecek olursam... İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkını sonuna kadar savunan bir partiyiz. Medyadaki baskı, kontrol ve sansürün şiddetle karşısındayız. Yine, bununla ilintili olarak düşünülmüş olduğu intibasını uyandıran etki ajanlığı yasa teklifiyle ilgili görüşümüz son derece nettir. Bu yasayla birlikte var olan korku ikliminin bir korku imparatorluğuna dönüştürülmek istendiği kaygısını taşıyoruz.
Gelelim, Parlamentonun demokratik yetkilerinin sınırlandırılması meselesine. Türkiye'nin hiç vakit kaybetmeden parlamenter rejime geçerek yüce Meclisin yasama ve denetleme faaliyetlerini hakkıyla ve layıkıyla yerine getirmesi şarttır.
Ayrıca, İstanbul Sözleşmesi'yle ilgili bir madde de var önergede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) - Bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
TURHAN ÇÖMEZ (Devamla) - Bu sözleşmeyi biz sonuna kadar destekliyoruz. Ancak, Parlamentonun onaylamış olduğu bu sözleşmenin Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iptal edilmiş olmasını da bu ucube sistemin bir neticesi olarak görüyoruz.
Öte yandan, bir başka konu da yargı ve siyaset ilişkisi. Net olarak ifade edeyim, kuvvetler ayrılığının tam bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizerek siyasetin yargıya, yargının da siyasete yön vermesini kesinlikle reddediyoruz.
Bir diğer konu ise seçilmiş bir milletvekilinin yargı eliyle vekilliğinin düşürülmesi meselesidir. Millet iradesine ipotek koyan, onu gasbeden her anlayışın karşısındayız ve Can Atalay'ın bugün bu çatı altında olmayışını kabul etmiyoruz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına gelince, şunu ifade edeyim: Türkiye'nin karnesi Avrupa ortalamasının üzerindedir. Ancak, buna rağmen iç hukukun olması gerektiği gibi çalışmasının ve AİHM kararlarının kişiden ve olaylardan bağımsız olarak ciddiye alınmasının çok değerli olduğunu düşünüyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.