GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:94
Tarih:12.06.2024

METİN İLHAN (Kırşehir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir tarım ülkesi olmamıza rağmen bir türlü olması gereken düzeye gelemiyoruz. Bakınız, Türk çiftçisi süregelen yanlış tarım politikaları yüzünden her geçen yıl üretimden uzaklaşmakta ve yoksullaşmaktadır. Çiftçilerimiz tarla ve evlerini bankalara ipotek vererek çarkı döndürmeye çalışmakta ama gerek bankalara gerekse de piyasaya olan borçları 700 milyarı aşmış durumdadır.

Hâl böyleyken Hükûmetin açıkladığı rakamların çok düşük olması çiftçimizi zararına üretime zorlamaktadır. Zira üretimin girdi maliyetleri yüzde 100'leri aşmışken çiftçimizin ürününe yüzde 12'yi layık görmek vicdansızlıktır. Yanlış ithalat politikaları, kuraklık, yüksek girdi maliyetleri, lokal olarak yaşanan doğal afetler ve bu yıl hasadın erken olması çiftçimizin büyük zorluklar yaşamasına neden olmuştur. Ziraat Odaları Birliğinin açıkladığı 1 kilogram buğday üretim maliyeti 10 lira 87 kuruştur dolayısıyla çiftçimizin sürdürülebilir tarım yapabilmesi için alım fiyatının en az 15 lira olması gerekmektedir. 9 lira 25 kuruşluk bir rakam asla kabul edilemez, alım fiyatı mutlaka yukarı yönlü revize edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Silahlı Kuvvetler personelinin çözüm bekleyen sorunları bir hayli fazladır. Örneğin, sözleşmeli erlere ve uzman erbaşlara verilen kamuya atama sözü kanun ve yönetmelik çıkmasına rağmen hâlâ tutulmamaktadır. Seçim bölgem olan Kırşehir'de, her hafta düzenli olarak yaptığım halk gününün değişmez gündemlerinden biri yedi yılını dolduran bu askerlerimizin yaşadıkları sorunlar ve kamuya atanma talepleridir. Bir milletvekili olarak kanunun uygulanamıyor olmasını şahsıma gelen, belediyelere atanma talebinde bulunan sözleşmeli erlere ve uzman erbaşlara açıklamada zorluk çekmekteyim. Umarım Hükûmet zaman geçmeden bu sorunu çözecek adımları atar çünkü artık kendilerinin ve ailelerinin dayanacak güçleri kalmadı. Sorunların çözümü noktasında bizler üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz ancak tazminat haklarını alamayan emekli astsubaylarla ilgili geçen ay başında vermiş olduğumuz kanun teklifi reddedildi. Makam ve görev tazminatından mahrum bırakılan binbaşılar aleyhine süregelen haksızlık ve eşitsizlik devam etmekte.

Yine, 2000, 2001 ve 2002 yılları arasında nasbedilen astsubay ve astsubaylıktan subaylığa geçiş yapan yaklaşık 1.500 kişinin sivil okul borçlanma sorunu sebebiyle hem emeklilikte hem de fiilî hizmet zammında yaşadıkları haksızlık ve eşitsizlik bir türlü çözülebilmiş değildir. Ayrıca emekli maaşları yetersiz olan askerlerimiz ve sivil personellerin ek gösterge ve özlük haklarına dair süregelen sorunları da devam etmektedir.

Bir diğer önemli konu, Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneğinin yıllardır devam eden haklı mücadeleleridir. Dün Mecliste Dernek Başkanı ve yöneticileri ziyaretime geldiler ama inanın kendilerine verecek bir cevap bulamadım. (CHP sıralarından alkışlar) Zira, Gazi bir Meclisin terörle mücadele sırasında yaralananlara gazilik hakkının verilmesinin sağlanmaması bizim için büyük bir utanç olsa gerek diye düşünüyorum. Bu sebeple de amasız fakatsız hiçbir gerekçe öne sürülmeden terörle mücadele sırasında yaralanan tüm kahramanlarımız gazi sayılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, millî savunma alanında nitelikli insan gücü yetiştirmenin hayati derecede önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Savunma sanayisinden üniversitelere, nitelikli personel temininden bunların yetiştirilmesine ve ordumuzun modernizasyonuna kadar hâlâ eksik ve hatalı olduğumuz noktalar bulunduğunu da burada belirtmek isterim. Örneğin GATA, en gelişmiş eğitim ve tedavi merkeziydi. GATA bünyesinde eğitim okulları ve üniversite hastanesi düzeyinde 2 eğitim, araştırma hastanesi vardı. Deniz ve Hava Kuvvetlerinin özelliklerine göre uzmanlaşmış deniz ve hava hastaneleri de vardı. Ayrıca, tüm bu askerî sağlık sistemini destekleyen ikmal, bakım onarım teşkilatı ve tıp etiği konularında uzmanlaşan birimler vardı. Personel ve ikmal tedarik konuları da tek elden yürütülüyordu. Tedavi süreçlerinde karşılaşılan sorunlar, uygulanan tedaviler kayıt altına alınır ve yaygınlaştırılırdı. Askerî sağlık sistemi tasfiye edilinceye kadar önemli bir arşiv, kuşaktan kuşağa geçen çok önemli bir birikim de vardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, selamlayın Genel Kurulu lütfen.

METİN İLHAN (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım.

Ancak gelinen noktada kapatılan okullar ve askeriyedeki yapısal işleyişin bir şekilde siyasetin etkisine açılmasıyla milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kurallar, teamüller ve geleneklerle şekillenmiş kurumsallığı da zarar görmüştür.

Bakınız, günümüzde savaşların nükleer, kimyasal ve biyolojik silahları da içerdiği düşünüldüğünde orduların askerî sağlık alanında her tehdide hazır olması zorunluluktur. Fakat bunları Sağlık Bakanlığına devrettiğiniz ve kurumsal yapısını tahrip ettiğiniz hastanelerle yeterince yapamayacağınız da açık bir gerçektir. Dolayısıyla iktidar şunu bilmelidir ki askerî sağlık sisteminin yeniden tesisi bir tercih değil zorunluluktur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)