Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 94 |
Tarih: | 12.06.2024 |
ASU KAYA (Osmaniye) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Yüce heyetinizi, Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
En son 30 Nisanda bu kürsüdeydim. Depremden bu yana mutsuzluğun, umutsuzluğun coğrafyası hâline gelen Çukurova topraklarının sesi olmaya çalıştım. Kırk üç gün sonra, bugün yine değişmeyenlerle, yine yalnız bıraktığınız, yoksullaştırdığınız "Deprem mi kaldı?" dediğiniz Çukurova'yı, Osmaniye'yi anlatacağım. Deprem kaldı, evet. Umutsuz, çaresiz, bir başına bırakılmış topraklarda bambaşka sorunlarla baş başa bırakılan, yapayalnız kalmış bir halk var. Depremin üzerinden iki kış geçti, ikinci yazı geçiriyor halkımız. Deprem evlerine yerleşebilen henüz yok, deprem konutları için kura yok; her ay kura çekilmesi gerekirken sadece iki kura çektiniz ve kura çekmeyi orada bıraktınız. Depremzedeler her şeyden vazgeçtiler, başlarını sokacak yer arıyorlar. Binaları yaptınız; altyapısı yok, su yok. İnsanlar kendilerini artık konteynerlere mahkûm hissediyorlar, 21 metrekarede yaşam çok zor. Her gün elektrikten kaynaklı yangın çıkar korkusuyla gece uyuyamıyorlar. Gelin, 50 derece Çukurova sıcağının altında bir günü, yirmi dört saati birlikte konteyner kentte geçirelim. Nitekim, geçtiğimiz günlerde konteyner kentte yangın çıktı, ben o manzarayı görünce insanlığımdan utandım.
Deprem konutları yanında köy evlerinden de biraz söz edelim. Yapılmaya çalışılan köylerden, köy evlerinden müteahhitler kaçıyor beyler çünkü paralarına dair güvence alamıyorlar, birçok köyde ise köy evlerinin yeri bile belli değil. "Evimi nasıl yapacağım veya nasıl güçlendireceğim?" diye soruyor depremzedeler.
Hibe ve kredi sözü verdiniz siz burada, sadece kredi konuşuluyor, hibeyi gören de yok, alan da yok. 300'e yakın binanın depremde yıkıldığı, 9 bin hasarlı binanın olduğu Osmaniye'mde duyduğumuz o ki bugüne kadar AFAD'a sadece 240 apartman başvuru yapabilmiş; bürokrasi çok yavaş, hızlandıracak yeterli eleman yok, iddia odur ki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında sadece 3 personel bakıyor bu işlemlere. Soruyorum: İnsanların işlemlerini hızlandırmak için ne yapacaksınız? İkinci yılın içindeyiz, insanlar evlerini daha yapmaya dahi başlayamadı.
Siz ise zaten, az hasarlı, hasarsız, müstakil arsa demeden her yeri rezerv alan ilan edip Bakanlığın duvarına asmışsınız bile. Milletin mülkiyet hakkını masa başında gasbediyorsunuz. Sayın Bakan Özhaseki "Kimse endişe etmesin, kimsenin malında mülkünde gözüm yok." dese de, 4 Mayısta yaptığı bir açıklamada "Deprem bölgesinde çalışabilmek için tek yol rezerv alan ilan etmek, rezerv alan ilan ettiğimizde yetki bize geçiyor." demiştir yani öz Türkçesi "Mülklerinize rahat rahat çökebiliriz." demiştir. İnsanların evi yok, ikinci yılda daha hâlâ konteynerde, çadırda yaşıyorlar. Evi olanın evini elinden alıyorsunuz, kirada olanların kirasını kesiyorsunuz. İnsanlar bir sabah uyanıyor, evi yok; arsası olanın arsası yok ve bu insanlar haklarını nasıl arayacaklarını dahi bilmiyorlar. El altından rezerv alan haritaları yayınlıyorsunuz ve insanlar "Mülkiyetim bu alanda mı, değil mi?" diye sormaya başlıyorlar. Ancak dilekçelerle cevap almaya çalışıyorlar ama muhatap yok, işleyen bir sistem yok, yarın ne olacağını bilen yok, anlatan yok. Ayakta kalma mücadelesini kaybedip dükkânlarını kapatmak zorunda kalan esnaflarımız var. Depremzede esnaflar yüksek SSK ve BAĞ-KUR primlerini ödeyemediler, direnemediler. Bir nefes hibesi bekleyen depremzede esnafları siz nefessiz bıraktınız, sadece krediye mahkûm bıraktınız. Deprem bölgesinde ekmek kapıları tek tek kapanıyor ve insanların iş bulma ümitleri her geçen gün daha da azalıyor. Aynı köyleri ıssızlaştırdığınız gibi yıkılmış deprem bölgesinden de gençler tek tek çekiliyor çünkü iş yok, aş yok deprem bölgesinde. Ne esnaf ayakta kalabiliyor ne de çiftçi ayakta kalabiliyor. Bir destek nefesini eksik ettiğiniz esnaftan vergi denetimi sopasını da eksik etmiyorsunuz ilim Osmaniye'de, deprem bölgesinde. Toplumsal, ekonomik, sosyal hayat zaten çökmüş durumda. Soruyorum: Bu şartlarda depremzede insanlarımız nasıl iş bulacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ASU KAYA (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Toparlayıp selamlayalım lütfen.
ASU KAYA (Devamla) - Teşekkür ederim.
İnsanların tek hissettikleri korku ve kaygı. Liyakat yok, program yok, plan yok, bilgi ise hiç yok, ev yok, bark yok, iş yok, aş yok; hayat zehir olmuş durumda. Milletini nefessiz, yalnız ve yokluk içinde bırakanlar elbet bir gün kaybetmeye mahkûm olacaklar, halkın sesi olanlar ise kazanacak, milletini huzurlu, mutlu günlere taşıyacak diyor, saygılarımı sunuyorum.
Ayrıca, başta deprem bölgesinde konteyner kentlerde yaşayan depremzedelerimiz olmak üzere tüm halkımızın Kurban Bayramı'nı da en içten dileklerimle kutluyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)