Konu: | Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 95 |
Tarih: | 25.06.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, sayın vekiller; önemli bir yasa teklifini konuşuyoruz, evet. Kripto varlıklar piyasasının denetlenmesi ve regüle edilmesi elbette gerekliydi, hazırlanmış olmasını önemli buluyoruz ama altı buçuk yıl geç kalmış bir kanun teklifinden bahsediyoruz. Bu teklifin neden bu kadar geç kaldığı meselesinin biraz üzerinde durmak istiyorum doğrusu çünkü o kadar masum bir iş olduğu kanaatinde değilim, veriler onu gösteriyor.
Kripto varlıkların resmî olarak kurumsal düzeyde ilk değerlendirmesi altı buçuk yıl öncesine gidiyor. 2018 yılı başında Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) toplantısında bir duyuru yapılıyor ve kripto varlıklarla ilgili uyarılarda bulunuluyor, kripto varlıklar kapsamında gerçekleştirilen işlemlerin yasal bir dayanağı bulunmadığına ve resmî bir otoritenin güvencesinin olmadığına dair bir uyarı bu esas itibarıyla. Yani kötü niyetli kişilerin suistimallerinden kaynaklanan zararların düzeltilmesinin söz konusu olmadığı belirtiliyor bu FİKKO toplantısındaki duyuruda. Ocak 2018 yani altı buçuk yıl geçmiş aradan, biz bugün bu düzenlemeyi konuşuyoruz. Kamusal otoritenin olağan görevi nedir, yurttaşları uyarmak mıdır? Değil, önemli olan yurttaşların haklarını korumak için gerekli yasal düzenlemeleri gecikmeden yapmaktır. Yapıldı mı altı buçuk yıl boyunca? Yapılmadı; kripto vurgunları yaşanırken iktidar sadece uyarmakla yetinmiş oldu.
FİKKO tarafından yapılmış bu uyarı iktidarın kripto varlık piyasalarında yaşanan mağduriyetlerdeki sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor elbette, pek çok yurttaş aradan geçen sürede ciddi mağduriyetler yaşadı; bunu hepimiz biliyoruz, izledik basından da. Altı buçuk yıl beklenmiş olması bir unutkanlık ya da tesadüf değil, bir tercih. Onun için diyorum çok masum değil diye. Neden olduğunu kısaca açıklamaya çalışacağım.
Peki, arada ne oldu bu süre boyunca kripto varlıklarla ilgili? Mesela, Sermaye Piyasası Kurulu koordinasyonunda Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ve MASAK'ın da katılımıyla çeşitli denetimler gerçekleştirildi. Bunların sonucunda 2020 yılının Şubat ayında Finansal İstikrar Komitesine bir rapor sunuldu ve bir düzenleme taslağı hazırlaması kararlaştırıldı; 2020 yani dört yıl önce.
Etki analizi verdiniz, etki analizinde diyorsunuz ki: "Ülkemizde hâlihazırda kripto varlıklarla ilgili özel bir düzenleme yapılmamış olsa da kripto varlıklarla ilgili ortaya çıkan durumlarda her kurum kendi görev alanı çerçevesinde gerekli aksiyonları almıştır." Neymiş bu gerekli aksiyonlar? Mesela, 16 Nisan 2021 tarihinde Merkez Bankası tarafından hazırlanan bir yönetmelik Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giriyor üç yıl önce. Aynı yıl içinde başka örnekler de var, Merkez Bankası ve MASAK tarafından hazırlanan yönetmelikler de var ama sonuç olarak yine üç yıl geçmiş ve bu kanun teklifi ortada yok yani yasayı çıkarmak için herhangi bir hareket yok.
Peki, uluslararası alanda ne oluyor? Uluslararası alanda da kimi uyarıcı adımlar var. Uyarıcı adımlardan söz ediyorum, diğer düzenlemeleri bir kenara bırakarak bunu söylüyorum. Mesela, Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) bünyesinde 89'da kurulmuş olan FATF -burada sık sık konuşuyoruz- kara paranın aklanmasıyla ve terörün finansmanıyla mücadeleye ilişkin tavsiye ve kuralları belirliyor esas itibarıyla. Biz de OECD ve FATF'nin bir parçasıyız. Bu FATF Haziran 2019'da kripto varlık hizmet sağlayıcısı yükümlülüklerine ilişkin bir rehber açıklıyor, Haziran 2019 ve o zamandan bugüne kadar da beş yıl geçmiş. Uluslararası alanda da birtakım adımlar atılıyor. Peki, bizde bir adım atılmış mı? Yok, hayır. Sonra, FATF günün birinde Türkiye'yi gri listeye alıyor. Yıl kaç? Ekim 2021. Şimdi, FATF Başkanı Marcus Pleyer o zaman Türkiye'yle ilgili yaptığı açıklamada diyor ki: "El Kaide ve IŞİD bağlantılı para transferleri meselesi var gri listeyle ilgili." Yani "Kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede bazı sorunları var Türkiye'nin." diyor Marcus Player, FATF'nin Başkanı. Yani geç kalmanın bir faturası var sayın vekiller, bunun bir sonucu var ve siz siyasi iktidar olarak bu konuyu geçiştirmeye, siyasi sorumluluktan kaçınmaya çalışıyorsunuz. Türkiye kara para aklama cenneti hâline geldiyse ve nihayetinde FATF'nin gri listesine girdiyse -ki bunları söyleyince kızıyorsunuz- bunlar yaşandıysa işte bu, sizin bu kadar yıldır yapmanız gerekeni yapmamış olmanızdan kaynaklanıyor. Böyle söyleyince kızıyorsunuz, her zaman iktidar eleştirilince kızıyor. Komisyonda sordu iktidar mensupları: "Nasıl aktarılmış kara paralar? Nasıl aklanmış bunlar? Söyleyin bakalım." falan diye. O zaman "Ya, MASAK'a sorun, siz iktidarsınız MASAK size bunu anlatır. Bana değil, onlara sormanız lazım." dedim. Niye böyle dedim size? Bakın, bir tane örnek vereceğim: Bir gazeteci var Alican Uludağ -duymuşsunuzdur adını- 14 Şubat 2022'de yani yaklaşık iki buçuk yıl önce bir haber yapıyor. Bu haberde diyor ki: "MASAK'ın IŞİD'e finans sağladıkları iddiasıyla mal varlığı dondurulan IŞİD'lilerle ilgili raporunda, örgütün Lübnan'dan satın aldığı patlayıcı fitillerinin parasının Gaziantep üzerinden ödendiği anlatıldı." Haber bu. "Hazine ve Maliye Bakanlığına Bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) araştırma raporu, terör örgütü IŞİD'in Türkiye üzerinden para transferleri yaptığını ortaya koydu." MASAK raporundan bahsediyorum, hani soruyordunuz ya Komisyonda. Arkadaşımız şimdi burada yok, adını versem "Sataşma yaptı." diye gelir cevap vermeye kalkar ama haberin özeti bu. Raporun detaylarını anlatacak vaktim yok, raporun detayları da konuşulabilir ama şunu söyleyeyim ki: Rapora göre Türkiye vatandaşları bu kara para aklaması ve terörizmin finansmanı konusunda işin içinde. Ayrıca, Türkiye'de yaşayan birçok yabancı uyruklu kişinin örgüt mensuplarına -IŞİD, El Kaide türevi örgütleri kastediyorum- para transferlerini de Türkiye üzerinden yaptığına yönelik tespitlere yer veriliyor bu raporda. Yani MASAK raporunda yer alan ve MİT kaynaklı, Millî İstihbarat Teşkilatı kaynaklı bilgilere göre de IŞİD'in Suriye'deki nakit parasının bir kısmı, önemli bir kısmı Türkiye'de aklanıyor. Örgüt mensuplarının ailelerine para yardımı yapıldığı da belirtiliyor aynı raporda. Peki, sonra ne oldu Alican Uludağ'ın bu haberi üzerine? Kendisi hakkında, gizli kalması gereken bilgileri açıklamadan soruşturma başlatıldı, MASAK raporundan bahsetti ya. Yani aslında bu soruşturmayı başlatmış olanlar MASAK raporunun var olduğunu kabul etmiş oldular. Zaten etmeseler de var olduğu belliydi. Neden? Çünkü Alican Uludağ nereden bulmuş MASAK raporunu? Bu rapor 10 Ekim gar katliamı davasındaki dosyanın içine girmiş, 296 sayfalık MASAK araştırma raporu, Alican Uludağ da iyi bir gazetecilik yaparak oradan alıp bunu açıklamış. Yani kara para ve terörün finansmanıyla ilgili MASAK ve MİT raporlarının olduğunu oradan da anlamış oluyoruz. Demek ki gri liste meselesi bazı dış güçlerin oyunu değilmiş, sizin iktidarınızın eksikleri ve yanlışlarından kaynaklanıyormuş.
Peki, FATF birçok kanun maddesi dışında kripto varlıklarla ilgili bu yasayı neden talep etti gri liste meselesinden sonra? Çünkü sayın vekiller, kripto varlıklar bu alanda yani kara paranın aklanması ve terörün finansmanı alanında çok kolay ve verimli kullanılabilen bir enstrüman, bu nedenle bunu talep etti ve bunun da Türkiye'de, maalesef, kullanılmış olduğu ortaya çıktı. Mızrak çuvala sığmadı, onu söylemek istiyorum. Zaten Sayın Maliye Bakanı da burada, Plan ve Bütçe Komisyonunda, biliyorsunuz, 2024 bütçesi üzerinde konuşma yaparken "Türkiye'nin gri listeden çıkması için gerekli olan son düzenlemeler kripto varlıklarla ilgilidir." dedi ve bütün bu söylediklerimizi bu söylemiyle kanıtlamış oldu. Dolayısıyla, gri listeden çıkmak için son teknik çalışmaları da bitirdikten sonra, şimdi, haziran ayında, 28 Haziranda yani biz bu kanun teklifini burada kabul ettikten sonra FATF'de gündeme gelecek mesele ve hazırlıklar tamam, büyük ihtimalle gri listeden çıkma kararı alınacak. Peki, neden son ana kadar beklendi? Neden bu kadar beklendi? Hani, altı buçuk yılı bıraktım da neden bu kadar çok beklendi? Bu gecikmenin bir faturası olmayacak mı siyasi olarak? Bunun siyasi sorumluluğu kimlerdedir, hangi bakanlar geciktirdi bu meselenin ortaya konulmasını? Bu soruların cevaplarını vermeyeceğinizi biliyorum ama ben yine de kayıtlara geçmesi için bunları söylemek istiyorum.
Türkiye, bu iktidarın bilerek yaptıkları ve bilerek yapmadıkları yüzünden gri listeye alınmış oldu yani mesele dış güçler değil, iç güçler; bunu özellikle vurgulamak istiyorum. İşin bir başka yanı daha var: Bu süre boyunca kripto varlıklar piyasasında denetimsiz olarak büyük kazançlar sağlandı, öyle değil mi? Sağlandı. Bunların kayıtları tabii ki devletin çeşitli kurumlarında vardır. Bu büyük kazançları sağlayanların iktidara olan yakınlığı neydi acaba? Bu sorunun cevabını verir misiniz? Vermezsiniz, onu da bir kenara koyalım; bu soruyu sorma hakkımız var ama onu söyleyeyim ben size. Altı buçuk senedir beklemenin bir getirisi olmalıydı birilerine ve oldu nitekim. Gecikmenin sonuçları bunlar; gri liste FATF'de ve haksız kazanç. Hani, dedim ya bu gecikme çok masum değil diye, bu nedenlerle masum değil. Bu meseleyi kayıtlara geçirmiş olup bir kenara koyalım.
Peki, bu yasada 2 önemli eksik var. Bunu Komisyonda da tartıştık, biraz evvel konuşan muhalefet partilerinin sözcüleri de bu eksiklere değindiler. Şimdi, birincisi, küçük yatırımcı için bir koruma, bir sigorta söz konusu değil burada ve küçük yatırımcıyı korumayı amaçlayan bir düzenlemeyi içermiyor maalesef bu kanun teklifi. Kripto varlık platformlarındaki küçük yatırımcıları, örneğin, banka mevduatlarında olduğu gibi, belirli bir limite kadar devlet garantisiyle güvence altına alan bir düzenleme getirilmemektedir, bunu görüyoruz. Bu düzenleme bu hâliyle küçük yatırımcıya güven veren bir düzenleme içermeden yapılıyor. Bu önemli. Neden önemli? Çünkü Thodex diye bir şey yaşandı ve bunu biliyorsunuz, Thodex bu alanda yapılmış olan önemli bir dolandırıcılıktı ve küçük yatırımcıların mağdur olması sonucunu ortaya çıkardı. Yani burada çeşitli rakamlar ortalıkta dolaştı, medyaya düşen çeşitli bilgiler oldu ve 2021 yılının en büyük kripto vurgunu olarak Thodex vurgunu açıklandı. Thodex hani yabancı bir dilde olduğu için Amerika'da yaşandı zannetmeyin, Thodex burada yaşandı, Türkiye'de oldu bu iş. Ve blok zincir teknolojisi içerisindeki faaliyetler için veri analizi yapan şirket olan Chainalysis 2021 yılı için hazırladığı kripto suçlarla ilgili raporda dedi ki: "2021 içerisinde işlenen en büyük kripto suçu Thodex vurgunudur." Böyle. Şimdi, kaç yüz bin insanı etkiledi bu küçük yatırımcı açısından baktığımızda? Çeşitli sayılar verildi ama bunun güvenilirliği belli değil. Kaç para buradan vurguna uğradı? Çok büyük rakamlar konuşuldu, milyar dolarlar, 2 milyar dolara kadar varan laflar edildi, iddialar ortaya konuldu ama nihayetinde büyük bir vurgun olduğu uluslararası alanda da görüldü. Ne yazık ki bu düzenleme küçük yatırımcı için bir sigorta meselesini içermiyor, kapsamıyor. Bunu birinci olarak söylemiş olalım ama daha önemli ikinci bir konu var, o da vergi meselesi. Şimdi, burada, biliyorsunuz çok büyük kazançlar elde ediliyor ve bu büyük kazançlar, bu teklife göre, vergilendirilmiyor. Kripto varlık platformlarının vergilendirilmesi, buna karşılık büyük kripto varlık yatırımcılarının vergilendirmeye konu edilmemesi söz konusu; bu, ciddi bir sorun. Kripto para piyasası büyük kazançların mümkün olduğu bir piyasa, emekçilerin en küçük kazançlarının dahi stopaj usulüyle kaynakta vergilendirildiği, vergi yükünün yoksulların sırtında olduğu bir vergi sistemimiz var, adaletsiz bir vergi sistemimiz var. Büyük kazanç sağlayanları vergiden muaf tutmak, vergileme politikası açısından asla adil bir yaklaşım değildir ve burada, bunu bir kez daha görüyoruz. Bu piyasa sadece küçük yatırımcıların değil çünkü, milyon dolarlık işlemler yapan yatırımcıların da olduğu bir alandır. Bu sebeple belli bir sınırın, meblağın altında işlem yapan küçük yatırımcıların vergiden muaf tutulması doğrudur ancak kripto varlık piyasalarındaki büyük kazanç sahiplerinin vergisiz gelir elde etmelerinin önüne geçilmelidir. Bunu bir kez daha vurguluyoruz.
Bu hâliyle kanun teklifi, adil vergilendirme mantığına tamamen aykırıdır. Bu durum, servet transferini ve gelir dağılımı adaletsizliğini tetikleyecektir. Hele hele dolaylı vergi adaletsizliğinin çok yüksek düzeyde olduğu ve ücretli çalışanların maaş ve ücretlerinden vergilerin kaynağında kesildiği gerçeği ortadayken evini kiraya verenlerin gelir vergisi ödemek zorunda olduğu açıkken bu vergisiz kazanç, haksız kazançtır ve kabul edilemez. Bankada mevduatı olanın stopaj üzerinden vergi ödediği bir ülkede yaşıyoruz ama bu haksız kazançlar vergilendirilmemiş oluyor.
Dolaylı vergiler, OECD ülkeleri arasında ortalama yüzde 35 civarında iken bizde biliyorsunuz 65-70 arasında yani büyük bir vergi adaletsizliği var. Vergi alabilmek için şu anda Hazine ve Maliye Bakanı her türlü şeyi yapıyor; biz burada yeni bir kanun teklifini tartışıyoruz, çıkartacağız bunu ama buradan kazanç sağlayacak olanlardan vergi almayı içermiyor bu kanun teklifi. Neden? Bunun bir cevabı var mı? Var. Bunun cevabı ne? Türkiye, yaklaşık 1,5-2 trilyon dolar büyüklüğe ulaştığı tahmin edilen dünya kripto varlık piyasasında ilk 4-5 arasında yer alıyor ve kripto para kullanımı açısından öne çıkan ülkelerin başında geliyor. İktidarın anlayışı çok açık; Türkiye'yi bu alanda yabancılar için cazip bir yer hâline getirelim, zaten önde gelen bir ülke, daha öne çıkartalım, sıcak para olarak dolarlar gelsin diye bakıyor yani bu arada birilerinin cebi yine doldurulacak ama bunlardan vergi alınmayacak.
Yabancı yatırımcılara büyük imkânlar sağlanacak, bıyıklı yatırımcılara da elbette bu imkânlar sağlanmış olacak. Bu konunun mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor, bunu bir kez daha vurgulamış olalım çünkü biliyorum, aradan biraz zaman geçecek ve siz diyeceksiniz ki "Ya, burada bir eksik olmuş, bir vergilendirme yapmaya ihtiyaç var." ve tekrar bu konuyu tartışmaya başlayacağız.
Daha evvel olmadı mı böyle şeyler? Oldu. Yani kur korumalı mevduatı size hatırlatmak istiyorum. Kur korumalı mevduat için bir avuç insan büyük kaynaklar elde etti, büyük kârlar sağladı, bir avuç insan para kazandı, yükü yoksula kaldı kur korumalı mevduatın. Bu kürsüden defalarca kur korumalı mevduat hakkında "Yanlış yapıyorsunuz, yapmayın; haksız kazanç yaratacaksınız, büyük bir kara delik ortaya çıkartıyorsunuz ve bu, kamu açısından büyük bir kara deliktir ve topluma faturası da çok ağır olacaktır." diye defalarca konuştuk, dinlemediniz. Ne oldu? Sonunda bu söylediğimiz oldu. Evet, bir avuç insan para kazandı ama toplum çok ağır bir fatura ödedi. Merkez Bankasının 2023 zararına baktığımızda bunu görüyoruz, birçok başka veriye de baktığımızda bunları görüyoruz ama sonuç olarak kur korumalı mevduat meselesinin bu ekonomiye faturası çok ağır oldu.
Şimdi, başka bir yol bulmaya çalışıyorsunuz onun yerine geçirmek için. Yabancı fonları "carry trade" denen yöntemle Türkiye'de mevduat yaparak ya da tahvil alarak kazanç sağlamaya başlamasına yönlendiriyorsunuz. Yani son üç ayda oldukça yüklü miktarda para girişi oldu Türkiye'ye ama şimdi iyi gibi görünen bu durum, sonrasında ciddi sıkıntıları beraberinde getirme potansiyeli taşıyor ve krize davetiye çıkaran bir uygulama olarak açıkça gündemde kalıyor. Şimdi, mesele bu gelen sıcak para çünkü üretken bir sıcak para değil; yatırıma değil faiz kazanmaya geliyor ve Türkiye ekonomisine varsa katkısı, götürüsünden çok daha az olacaktır. Bunu bir kez daha vurgulamış olalım çünkü yine haksız kazanç var ortada ve bu konuda da aynı sorunlarla karşı karşıya kaldığımız apaçık ortada.
Kripto varlıklardan vergi almamanın yaratacağı sonuç da haksız kazanç yani bir tür haksız kazanç iktidarı oldunuz, maşallah, yani ne diyelim. Haksız kazanç sağlamak için bu kadar çabalıyorsunuz ama konu asgari ücretliler ve emekliler olunca olduğunuz yerde duruyorsunuz. Yani iktidarın yanlış ekonomi tercihlerinden dolayı her sıkıştığında çareyi yoksula, emekçiye ve emekliye yüklenerek çözmeye çalışıyor bu iktidar. Sermayeye muafiyet, istisna, vergi afları; halka ise vergi yükü bindirme, sizin tarafınızdan tek çözüm yolu olarak görünüyor. Dolayısıyla bir kez daha bunu vurgulamış olalım. Bu haksız kazanç konusundaki bonkörlüğünüzü aynı zamanda asgari ücretliler ve emekliler için de göstermenizi beklemiyoruz elbette çünkü tercihiniz o yönde değil ama bunu bir kez daha vurgulamakta fayda var.
Şimdi, sonuç olarak baktığımızda evet, olması gereken bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız ama içindeki eksikler bilinçli olarak eksik bırakılmış konulardır; özellikle vergilendirme meselesi... En başında söylediğim gibi de geç kalmış olması da gerçekten son derece ciddi sorunlara yol açmış bir konudur; bunları da bir kez daha vurgulamış olalım.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)