| Konu: | ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN?İN SATAŞMA NEDENİYLE YAPTIĞI KONUŞMA SIRASINDA CHP GRUBUNDAN BİR MİLLETVEKİLİNE SATAŞMASI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
MUHARREM İNCE (Yalova) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eğer bu ülkede, o mahkeme heyeti, vicdanı varsa, ahlakı varsa, namusu varsa, yemine inanıyorsa ki öyle olduğunu düşünüyoruz, var olduğunu düşünüyoruz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ayıp! Ayıp!
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sen kimsin! Sen kimsin!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben de eğer vicdanım varsa, ahlakım varsa?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ayıp! Ayıp!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ya, bir sus be! Allah'ın belası adam, bir sus be! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Anayasa 138'e göre mahkemeye hakaret edemezsin.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Böyle cevap verilir mi? Böyle cevap verilir mi?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Anayasa 138'i?
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnce, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Düzgün konuş!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sen düzgün konuş!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sayın hatibin konuşmasını kesmeyelim.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Başkanım, süremi tekrar istiyorum, süremi tekrar istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM İNCE (Devamla) - O hâkimlerin vicdanı, ahlakı, namusu varsa, benim de vicdanım, ahlakım, namusum varsa?
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen, temiz bir dille konuşun, bir dinleyin.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, hakaret edemez.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ya bir sus mübarek adam! Derdimi anlatayım bir sus be!
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kararı beğenmiyorsan temyize gidersin.
BAŞKAN - Sayın Tunç, lütfen?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Başkanım, ben buna düzgün bir şekilde cevap vermek istiyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Böyle cevap olmaz. Mahkemeye hakaret ederek cevap veremezsin.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, benim de hâkimlerin de?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Hakaret edemezsin?
BAŞKAN - Sayın Tunç, bir müsaade et sayın hatibe.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Susturacak mısınız?
BAŞKAN - Sayın Tunç?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Hâkimin adaletsizliği var, çok net.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Anayasa 138, mahkemeye hakaret edemezsiniz.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ya, hakaret eden yok, bir sus be! Çeneye bak adamda ya! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Kime talimat veriyorsunuz? Bir de hukukçu olacaksınız.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Senin hukukçu olduğun kadar?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, ben tersinden başlayayım, tersinden başlayayım anlama kapasitesinde bir sıkıntı var.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sen hiç anlamıyorsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Benim ahlakım varsa, namusum varsa, şerefim varsa ve o hâkimlerin de ahlakı, namusu, şerefi varsa?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Mahkemeye hakaret edemezsin.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben size yaşadıklarımı anlatayım. Yemin ederek söylüyorum, bir harfini yalan konuşursam Allah beni bir daha bu kürsüye çıkartmasın.
Bakın, Sayın Bakan, siz bir milletvekilisiniz ben de bir milletvekiliyim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın İnce, süre veriyorum, lütfen bitirin sözlerinizi.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ben sizin yerinizde olsaydım -bazı konularda bana telefon açtınız- telefon açardım: "Ya, Muharrem Bey, orada ne yaşadın arkadaş?" diye bir sorardım. Bakın, ben size en doğrusunu anlatıyorum.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Slogan at Muharrem, slogan at!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Salona girdik. Salonun sağında avukatlar var, karşıda mahkeme heyeti var; sol taraf boş duruyor, boş. Jandarmalar orayı kesmiş, biz basın mensuplarıyla birlikte sıkış tepiş duruyoruz. Tek bir talebimiz var, diyoruz ki: "Bakın, burada oturulacak yer var, masalar var, not alabiliriz. Milletvekilleri ve basın mensupları, biz buraya geçmek istiyoruz, rahat çalışmak istiyoruz." Talebimiz bu Sayın Bakan. Hiçbir zorbalık yok, hiçbir ahlaksızlık yok, hiçbir dayatma yok. Mahkeme Başkanı gülerek bugüne mahsus orayı boş tutacağını söylüyor, keyfî davranıyor.
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Yahu, keyfî değil. Müdahil yanı, oturması gereken yer orası.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Sonra, arada bizi çağırdı, görevliler bana geldi. Ben, Umut Oran ve Bülent Tezcan'la birlikte mahkeme heyetinin odasına gittim. Bize çay söylediler; oturduk, sohbet ettik. Ben dedim ki: "Siz misiniz Başkan? Uzaktan seçemiyorum." "Evet." dedi, gülüştük. Dedim ki: "Sizden talebimiz şu: Milletvekilleri çok kötü koşullarda duruyor. Biz yasamanın üyeleriyiz, bize saygı göstermiyorsunuz. Biz o boş sıralara oturmak istiyoruz." Ben oldu zannettim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - İçeriye?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ya, bir sus! Bir anlatıyorum be!
Ondan sonra dedi ki: "Ben size haber vereceğim." Haber bekledik, haber vermedi. Tekrar duruşmayı açınca ben oradaki askere söyledim, "Haber verecekti bize." dedim. Duruşmayı kapattı.
Olay bundan ibaret. Herhangi bir zorbalığımız, mahkemeye dayatmamız, diretmemiz yok. Eğer vicdanı olan birisiyse onlar, onlar vicdanı olan birisiyse "Muharrem İnce yalan söylüyor." desin, kamera kayıtlarını açıklasın. Bundan ibaret?(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Kamera kayıtları var. Kamuoyuna açıklayın kamera kayıtlarını, millet değerlendirsin.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Burası zayıf, buradan gel!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bakın, yalan söylemeyin. Olay bundan ibarettir.
BAŞKAN - Konu anlaşılmıştır Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Eğer bunun haricinde dışarıda da bir Allah'ın kuluyla, bir güvenlik görevlisiyle? Hatta Albay bizi çağırdı, yardımcı olmamızı istedi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Çok oldunuz!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Bir Allah'ın kuluyla en ufak bir dalaşmamız olmadı. Tek talebimiz boş duran yere oturmaktı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - "Burası zayıf, buradan gel." diyen kim?
MUHARREM İNCE (Devamla) - Siz de milletvekili olarak bir gün o mahkemelere giderseniz orada saygınlık beklersiniz.
BAŞKAN - Sayın İnce, lütfen.
Teşekkür ediyorum.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Ama şunu unutmayın: Bugün, biz "hukuk, adalet" diye bağırıyorsak bir gün de siz bağıracaksınız.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Biz çok bağırdık, biz çok bağırdık zamanında.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Öyle bir bağıracaksınız ki? (CHP sıralarından alkışlar)