Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 98 |
Tarih: | 03.07.2024 |
MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri, Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklif'in 1'inci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Hızır Reis'i Barbaros Hayrettin Paşa yapan, sonra da onu kaptanıderyalığa yükselten Midilli, Selanik ve Eğriboz arasında yaptığı deniz ticaretidir ve dünya ticaretinin yüzde 90'ı denizlerde dönmektedir, biraz önce de Komisyondan değerli milletvekili arkadaşımız ifade etti
Şimdi, hâl böyleyken, Türkiye'nin manzarasına bakalım. Türkiye'de "Deniz Nakliyat" diye bir şirketimiz varmış, 1955 yılında kurmuşuz, 2000 yılına kadar çok önemli hizmetler yapmış, bir okul şekline dönüşmüş. Ayrıca, 1.700 çalışanı, 27 tane gemisi vermiş, zarar ediyor diye özelleştirmişiz; neticesinde de sonra özel şirketlere devretmişiz. Acı bir şey söyleyeyim, herhâlde bu da bize bir mesaj olacak: "Vatan" ve "Millet" adı altında 2 tane gemi varmış, bu 2 gemiyi de Yunanlılar satın almış.
Bugün, Türkiye'nin en büyük sorunu ithalatının ihracatını geçmesi ama bugün ihracata baktığımızda 255 milyar 777 milyon dolar, ithalatı 361 milyar 774 milyon dolarmış 2023 verilerine göre. Şimdi, Türkiye Akdeniz'de en uzun kara sınırına sahip ve dünya deniz ticaretinin üçte 1'i Akdeniz'de dönüyor. Karadeniz'de Türkiye en uzun 2'nci kara sınırına sahip Ukrayna'dan sonra; Ukrayna, ticaretinin yüzde 95'ini Karadeniz'den yapıyor; Rusya, ticaretinin yüzde 65'ini Karadeniz'den yapıyor ve Karadeniz çok önemli bir bölge. Buna rağmen biz maalesef deniz taşımacılığında, konteyner taşımacılığında hiç yokuz. Türkiye'de 3 tane konteyner taşımacılığı yapan firma var, Türkiye'nin deniz ticareti içerisinde oranları sadece yüzde 5.
Bazı örnekler vereyim belki kendimi daha iyi anlatabilirim. Mesela, Türkiye'den bir ihracatçı Sudan'a ürün taşımak istese bu ürünü ancak bir başka konteyner firmasından alacağı teklifle on sekiz günde ulaştırabiliyor, oysa Mersin-Sudan arası iki ila dört gün. Türkiye Batı Afrika'ya ihracat yapmak istese bir başka konteyner firması kırk yedi günde ürünü taşıyor, oysa Türkiye kendi konteyner taşımacılığını yapsa on iki-on dört gün içinde kendi ürünlerini oraya ulaştırabilir. Bir taraftan ihracatı artırmaya çalışan, diğer taraftan da üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen konteyner taşımacılığı yaparak aslında kendi işini kendi görmesi gereken bir Türkiye, bu konuda adım atmıyor ve Deniz Nakliyat gibi önemli bir firmamızı, devlet firmamızı özelleştirmiş, şimdi nasıl çözeceğimizi, nasıl adım atacağımızı maalesef bilmiyor. Değerli milletvekilleri, Almanlar, Fransızlar, Danimarkalılar, İtalyanlar, Çinliler, bütün bunlar kendi ürünlerinin dünya pazarlarına taşınmasında kâr amacı gütmeden devletin sübvanse etmesi yoluyla konteyner firmalarını özellikle destekliyorlar ama Türkiye bundan mahrum, Türkiye maalesef bunu gerçekleştiremiyor.
Bir başka önemli sorunumuz daha var: Bir taraftan konteyner taşımacılığı yapamıyoruz, diğer taraftan da Boğaz'dan geçen gemiler var, Boğaz'dan geçen bu gemilere "Sen Türkiye'den herhangi bir gerekçeyle -bütün ihracat prosedürleri tamam olmak koşuluyla- herhangi bir ürünü gemine alamazsın ancak biz bunu limanlardan konteyner üzerinden yaparız." diyoruz. Emin olun, sadece boğazlardan geçen, Akdeniz'de dolaşan gemilere, Türkiye'yle bir şekilde yolu kesişen gemilere "Siz buradan ürün alabilirsiniz." desek Türkiye ihracatına en az 1 ila 3 milyar dolar katkı yapacağı anlamına gelir bu.
Saygıdeğer milletvekilleri, şöyle bir noktayı da dikkatlerinize sunmak istiyorum: Rotterdam dediğiniz Hollanda'nın bir limanı ve dünyanın 10 tane büyük limanı içerisinde 6'ncı ve önemli bir konumda; petrol ticareti yapıyor, emtia ticareti yapıyor, her türlü ticareti yapıyor. Türkiye gibi bir deniz geri planına sahip olmayan, hinterlandına sahip olmayan bir bölgede Hollanda deniz ticaretinde bugün dünyada merkez konumuna dönüştü, Dubai'nin Fujairah Limanı deniz ticareti limanına dönüştü ama Türkiye maalesef bu noktada deniz ticaretinden alması gereken payını alamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.
MUSTAFA KAYA (Devamla) - Buradan bunu bu vesileyle ifade etmek istiyorum. 1926 yılında yaptığımız Limanlar Kanunu'yla bugünkü düzeni kurmaya, bugünkü ticareti geliştirmeye çalışıyoruz. Tabii ki bu kanun önemli bir kanun, ben bu kanun üzerinde 2008 yılında, 2009 yılında yapılan değişikliklere baktım, emin olun, bu değişikliklerde işin özüne matuf bir şey yok, sadece paralar güncellenmiş "Şu gemiden şu kadar alınıyor, bu kadar alınacak." denilmiş. Hiçbir şekilde, denizcilikle ilgili Türkiye'nin önünü açacak, Türkiye'yi bu noktada tam anlamıyla geliştirecek, denizcilikten daha fazla kâr elde etmesini, ticari kazanç elde etmesini sağlayacak bir düzenleme yok. Bu kanun teklifinde de maalesef bunu göremiyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)