Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 99 |
Tarih: | 04.07.2024 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün burada Suriyeli sığınmacılara yönelik bir konuşma yaptım ve Kayseri İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın'ın "Mağdur Türk değil arkadaşlar, dağılabilirsiniz; tecavüz edilen Türk değil, dağılabilirsiniz." sözünü gündem ettim. AK PARTİ sıralarından Yahya Çelik, Bayar Özsoy, Şahin Tin bana bağırıp çağırdılar "Yalan atıyorsun, yalan atıyorsun..." diye. MHP sıralarından Baki Ersoy sonra sosyal medyada "Yalan atıyorsun." falan dedi.
Arkadaşlar, Gergerlioğlu hayatta yalan söylemez. Bakın, ben dün size bunun basın açıklamasını burada okudum, yine inanmadınız. O hâlde, Kayseri İl Emniyet Müdürünün videosunu yayınlıyorum buradan, dinleyin.
(Hatibin cep telefonundan bir video izletmeye başlaması)
HALUK İPEK (Amasya) - 66'ncı madde, 66'ncı madde, İç Tüzük. Bu konuşmanın maddeyle ne alakası var? Hatibin konuşmasının maddeyle... 66'yı uygulayın.
(Hatibin cep telefonundan bir video izletmeye devam etmesi)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bak, ne diyor? "Buradaki mağdur şahıs Türk değil." Demek ki Gergerlioğlu doğru söylemiş. Ya, niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Diğer Kayseri milletvekili arkadaşımız da sonradan yanı başıma gelip demişti ki: "Sayın Gergerlioğlu, doğru söylüyorsun, Emniyet Müdürümüz bunu söylemişti." Ama bir koroyla "Yalan söylüyorsun Gergerlioğlu." falan... Ya, niye güneşi balçıkla sıvamaya çalışıyorsunuz? Arkadaşlar, işte, dinlediniz, videoyu da size gönderebilirim. Neden böyle yapıyorsunuz?
Şimdi, bakın, şunu söyleyeyim: Gergerlioğlu hayatta yalan söylemez ama "Gergerlioğlu yalan söylüyor." diyenler hep yalan söyler. Bu konuda başka bir örnek de vereyim ben size: Bundan dört yıl önceydi, ben Uşak Emniyet Müdürlüğünde çıplak aramaya uğrayan 30'a yakın genç üniversite öğrencisi kadının durumunu gündem etmiştim, eski dönem vekilleri hatırlar; kıyamet kopmuştu, Sayın Özlem Zengin "Yalan atıyorsun, iftira atıyorsun, şu, bu." demişti. Genç öğrenciler "Hayır, biz çıplak aramaya uğradık ve onurumuz ayaklar altına alındı Ömer Bey." demişti, ben burada tekrar gündem etmiştim. Sayın Özlem Zengin bizim ne teröristliğimizi bıraktı ne şuyumuzu ne buyumuzu bıraktı; demediğini bırakmadı. Ya, senin hemcinslerin onur kırıcı bir çıplak aramaya uğruyor ve sen onların hakkını savunacağına "Uşak Emniyet Müdürlüğü böyle bir şey yapmamıştır, yalandır." deyip duruyorsun. Sonra, büyük bir gündem oldu, binlerce kişi bana başvurdu "Ben de çıplak aramaya uğradım." diye ve bu konuda gerçeğin bu olduğu ortaya çıktı. Sonra ne oldu? Bakın, CHP Milletvekili Sayın Tuncay Özkan da buraya çıktı ve gözyaşlarıyla "Arkadaşlar, bana da çıplak arama yapıldı." dedi bu kürsüde yani Sayın Özlem Zengin'in yalanı da burada ortaya çıkmış oldu; hakkı, hakikati örtmeye çalışması da burada ortaya çıktı fakat bununla da kalmadı, ısrar etti ve dedi ki: "O öğrenciler niye suç duyurusu yapmamış efendim?" Öğrenciler korkuyor zaten, kendilerine yine zulmedilecek diye daha da korkarken Sayın Özlem Zengin dedi ki, bakın, çok vahim ve skandal bir cümle söyledi: "İffetli bir kadın çıplak aramaya uğradığı için bir yıl beklemez suç duyurusu yapmak için." Kulaklarımıza inanamadık. Ya, zaten bu öğrenciler ağır bir şekilde utanç içinde bırakılmış, onurları kırılmış, bunu örtmeye çalışıyorsun, bunu beyan edene "Terörist." falan diyorsun, bir de üstüne bu kadınlara bu denli ağır bir hakaret yapıyorsun. Ya, yani bıktım usandım gerçekten arkadaşlar, şurada gerçekleri haykırıyoruz, ha bire bize "Yalancı." diyorsunuz, ha bire sizin yalanınız ortaya çıkıyor. Bakın, dört yıl önceden... Sonunda da ne oldu biliyor musunuz? Bakın, herkes bunu dinlesin, geçen dönem burada kıyamet kopmuştu. O Uşak Emniyet Müdürlüğünde çıplak aramaya uğrayan tüm öğrenciler beraat etti! Yani suçsuz, günahsız o öğrenciler hem "terörist" ilan edildi hem çıplak aramaya uğradı, bütün onurları ayaklar altına alındı, daha sonra da iffetle ilgili en ağır cümleler söylendi bu insanlara. Ya, Allah'tan korkun ya! Niye? Bakın, bir kadının onuru sizin partinizin onurundan çok daha yüksektir arkadaşlar. Bu ne demek ya?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, lütfen tamamlayın.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Yani ben partimi koruyacağım, iktidarımı koruyacağım diye bunları yapmayın lütfen.
Bakın, bizim Suriye konusundaki söylemlerimiz yeni değil. Bundan on bir yıl önce, aralarında Mehmet Bekaroğlu, Şebnem Korur Fincancı, Gençay Gürsoy, Cihangir İslam, Sırrı Süreyya Önder'in olduğu aydınlar -benim de imzam var bu bildiride- "Suriye'de üçüncü yol mümkün." diye bir açıklama yapmıştık. Biz bu açıklamada demiştik ki: "Her konuda olduğu gibi Suriye'de yaşanan trajediyle ilgili de iki kanlı yol önümüze konmaktadır, askerî müdahaleye karşıysan 'Eli kanlı diktatörden yanasın.' deniliyor. Hayır, diktatörlüğü de diktatörün yaptığı katliamları da reddediyoruz, aynı şekilde Suriye'nin bombalanmasını, işgal edilmesini de asla kabul etmiyor, çözüm olarak görmüyoruz." Biz bu bildiriyi yayınladığımız için iktidar medyası bizi linç etmişti arkadaşlar. Bakın, farklı kesimlerden ilkeli, namuslu bir bildiri yayımlanmıştı ve bu bildiriye uyulmadığı için şu anda neler neler oluyor görüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Biz bunları boşuna söylememiştik ve şu anda da haklı olduğumuz ortaya çıktı. Boş yere de gerçek beyanlara "yalan" diyerek elinizde hiçbir delil yokken de saldırmayın arkadaşlar. Bu kaçıncı hatanız?
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu, teşekkür ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Bakın, Özlem Zengin'in hatasını, dört yıl önceki hatasını söylüyorum, dünkü birçok vekilinizin, Baki Ersoy'un da hatasını söylüyorum; bir özür dileme borcunuz var.
BAŞKAN - Sayın Gergerlioğlu...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)