| Konu: | Ali İsmail Korkmaz'ın ölüm yıl dönümüne, Dünya Hukuk Günü'ne, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'ne, eğitimin yapboza çevrildiğine, Millî Eğitim Akademisi binasına ve kanun teklifinde sadece öğretmene şiddet ilgili konulan maddeyi takdir ettiklerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 10.07.2024 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, on bir yıl önce kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz'ın ölüm yıl dönümü, kendisini burada rahmetle anıyorum. 19 yaşında, gencecik bir yaşta hunharca katledildi, bir linç güruhu tarafından katledildi, Eskişehir'de sokak ortasında katledildi; bu vesileyle kendisini bir kez daha rahmetle anıyoruz. Tabii, gençlerin böyle bir ortamda neden ülkeyi terk ettiğini, neden siyasetle ilgilenmediğini, neden geleceğe umutla, ümitle bakmadığını konuşuyoruz; bu yaşanılan elim hadiseler de buna bir nebze cevap teşkil ediyor.
Bugün aynı zamanda Dünya Hukuk Günü. "Devletin dini adalettir." "Adalet mülkün temelidir." Bununla ilgili söylenmiş çok güzel vecizeler var ama maalesef ülkemizin yargı sisteminin, hukukunun geldiği noktaya bakacak olursak içler acısı. İşte, Ali İsmail Korkmaz'ın yargılanma sürecine bakın, kumpas davalarına bakın, Balyoz sürecine bakın, Gezi Parkı davalarına bakın; tüm bunlar ve bunun gibi diğer davalar -şimdi Sinan Ateş'in davası takip ediliyor- ülkenin yargı durumunun ne aşamaya geldiğinin net bir göstergesi.
Dün, bugün ve yarın Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'ni konuşacağız. Tabii, kanun teklifi konuşulmaya başladığından beri eğitim camiasından, öğretmenlerden çok yoğun bir baskı geliyor, âdeta feryat ediyorlar. Her konuda olduğu gibi, dış ilişkilerinde olduğu gibi, ekonomide olduğu gibi, adalette olduğu gibi, maalesef eğitim de yapboza döndü. Bazı şeylerin tamiri vardır yani ekonomide iki yıl, üç yıl revizyon yaparsınız, sistem değiştirirsiniz, şartlara göre belki pozisyon alırsınız ama eğitimde yapacağınız her türlü oynama, eğitimi yapboza çevirmeniz bir ülkenin geleceğiyle, gelecek nesilleriyle oynamak hâline gelir.
Bakın, nasıl yapboza çevrildiğini bir örnekle ifade edeyim. Dün bana gelen bir bilgi -ben hiç hatırlamıyorum, bilmediğim bir konuydu ama- bir eğitimci büyüğümüz beni bu konuda bilgilendirdi. 1989 yılında bu eğitim akademileriyle ilgili zaten dönemin Millî Eğitim Bakanı Avni Akyol'du galiba, onun döneminde bir kanun çıkıyor, bir karar alınıyor ve beraberinde de Ankara'da bir Millî Eğitim Akademisi binası yapılması kararlaştırılıyor. On-on beş yılın sonunda bu bina yapılıyor ve Hüseyin Çelik döneminde de açılışı yapılmış bu binanın, AK PARTİ iktidarı döneminde. Bir yıl sonra Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu döneminde bu bina İçişleri Bakanlığına verilmiş, şu anda Koruma Şubenin binası olarak kullanılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Daha sonra bu eğitim akademisiyle ilgili kanun yine AK PARTİ tarafından kaldırılıyor, şimdi tekrar getiriliyor. Yani şu son on beş-yirmi yılda yaşananlara bakar mısınız? Nasıl yapboza çevrildiğinin çok net bir örneği. Bina, Hasanoğlan'dadır. Niye yapılmıştır? Niye İçişleri Bakanlığına verilmiştir? Eğitim akademisi maksadıyla yapılıp neden vazgeçilmiştir? Tabii, bunların hepsi muamma. Bir bakan, bir önceki bakanın yaptıklarını bozuyor.
Kanunlar yetersiz; atanamayan öğretmenlerle ilgili hiçbir şey yok, problemlere dair kalıcı bir çözüm yok. Eğitim fakülteleri -dün de değinildi bu konuya- eğitim akademisi açıyorsunuz, dört yıllık eğitim fakültesi mezun öğrencileri eğitim akademisine yolluyorsunuz ve bu eğitim akademisinde gene eğitim fakültesinden gelen hocalarla aynı eğitimi veriyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Eğitim fakültelerinin fonksiyonunu sıfırlamaktır veya paralel bir yapı oluşturma çabasıdır. Dün de gündeme getirdik özel okullardaki öğretmen maaşlarını bırakın asgari ücreti, asgari ücretin altında maaş alan öğretmenler var. Dün, en az 8-9 öğretmenden bu konuda telefon aldık, bununla ilgili hiçbir düzenleme yok. Dün "Hiç mi takdir edilecek bir yönümüz yok?" dendi; hadi, 42 maddeden bir tane takdir edilecek yönünüz olduğunu söyleyeyim: Öğretmene şiddet konusunda bir madde koymuşsunuz; evet, onu takdir ediyoruz. Maalesef bu iktidar döneminde doktora, öğretmene, birçok meslek grubuna şiddet uygulandı; bununla alakalı konulmuş olan maddeyi takdir ediyoruz, boşta kalmasın talebiniz diyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum, sağ olun.