| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 11.04.2013 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve bizlerden, eşit, insanca, onurlu ve adaletli bir yaşam bekleyen tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Tasarının gerekçesinde, AİHM'in ülkemiz aleyhinde ihlal kararlarının çok olduğunu ve bundan dolayı her yıl ödemek zorunda kaldığımız çok fazla tazminata mahkûm olduğumuzu ve bunun uluslararası toplumda, kamuoyunda bizim için olumsuz bir algı yarattığını yazıyor.
Ben Adalet Bakanı olsaydım, ülkemde adil, bağımsız bir yargı için, hukukun üstünlüğü için, bir gün değil bir saat bile haksız yere hiçbir yurttaşımın tutuklu kalmaması için, gözaltında ölmemesi için, insan hakları ve ifade özgürlüğü için çalışırdım ama tasarının gerekçesinde ifade edildiği gibi amaç insan hakları ve ifade özgürlüğü değil, amaç görüntüyü kurtarmak. Yaptığınız her düzenlemede olduğu gibi, her şeyin bir kılıfı var, bir de gerçek yüzü var.
Bu tasarı, sürece ve adrese teslim bir tasarı. İçinde insan hakları, ifade özgürlüğü, adil bir yargılama yok.
Özel yetkili mahkemeler kurdunuz, polislerin yetkisini artırdınız, gizli tanık gibi bir müessese icat ettiniz, dinleme ve izlemelerin kapsamını genişlettiniz, uzun tutukluluk sürelerini infaza dönüştürdünüz. Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarıyla ve birçok davayla yargıyı intikam aracı olarak kullanıyorsunuz.
Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun. Bilgisayarlara, telefonlara sehven eklenen delillerle ne olduğu, kim olduğu belli olmayan haham Tuncay Güney'in; ne olduğu, kim olduğu belli olan Şemdin Sakık'ın gizli tanıklığıyla gazetecileri, bilim adamlarını, terörle mücadeleyle ömrünü geçirmiş askerleri, komutanları -Başbakanın kendi ifadesiyle- içeri tıktınız. Sizin Hükûmetinizden ve sizin Hükûmetinizde Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir insanı terör örgütü kurmaktan yargılıyorsunuz.
Silivri'de insanlar duruşma salonunun önüne yığılmasın diye kilometrelerce barikatlar kurdunuz, binlerce güvenlik gücünü yığdınız, milletvekillerini, gazetecileri boş sandalyelerde oturtmadınız. Kadın demeden, çocuk demeden, bebek demeden, soğuk demeden biber gazı, su, cop sıktınız. Bakanlarınız Silivri'de yaşananlar için "Bağımsız yargı saldırıya uğramıştır." diyor; Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri için "Eşkıyadır, zorbadır." diyor. Bağımsız yargıya talimat vermekle, "Gereğini yap." demekle bağımsız yargı saldırıya uğramıyor, milletvekillerine, gazetecilere yapılanlar zorbalık olmuyor ama bunlar zorbalık oluyor, öyle mi?
Saygıdeğer milletvekilleri, Başbakan -o zaman korgeneraldi, şimdi MHP Milletvekili- kendisini görünce ayağı kalkmadığı için Engin Alan için "Gereği yapıldı, gideceği yeri o da buldu." dedi. Başbakan Silivri'deki duruşmada yaşananlar için yine yargıya talimat verdi ve bu ifadeler üzerine yargı gereğini yaptı; Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri için, bizler için soruşturma başlatıldı. İyi ki ülkemizde -Başbakanın da söylediği gibi- bağımsız yargı var, olmasa nice olur hâlimiz acaba, daha neler yaşarız?
Değerli arkadaşlar, paketin adı "İfade Özgürlüğü ve İnsan Hakları". Evrensel değerlerde ifade özgürlüğü, bir insanın, bir gazetecinin korkmadan, özgürce, "Başıma ne gelir?" demeden düşündüklerini yazabilmesidir, söyleyebilmesidir; yasal çerçeveler içinde gösteri ve protesto yürüyüşü yapabilmesidir; üniversite öğrencilerinin "Parasız eğitim istiyoruz." diye pankart açabilmesidir; sivil toplum örgütlerinin, sendikaların baskıya, tehdide uğramadan özgürce ifade edebilmesidir kendini. İfade özgürlüğü bunlardır.
Biz terörü çok iyi biliyoruz, sizler de biliyorsunuz, otuz yıldır bu belayla boğuşuyoruz ama ben size tekrar hatırlatmak istiyorum. Tüm terör örgütleri emperyalist güçlerin maşasıdır, tüm terör örgütleri zarar vermek istedikleri ülkelere karşı kullandıkları acımasız, kör bir silahtır. Terör bir ülkenin kaynaklarını kurutur. Terör bir ülkenin umutlarını kurutur, insanların birlik beraberliğini, birlikte yaşam isteğini azaltır, yok etmeye çalışır. Yola, fabrikaya, sağlığa harcanacak parayı güvenliğe, silaha harcarsınız.
Ülkemizde, 1984'ten beri devam eden PKK terörüyle 40 bine yakın can kaybımız var, sakat kalan insanlarımız var, yetim kalan çocuklarımız var.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Farkına vardınız mı!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Çözümü destekliyorsunuz değil mi?
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Çıkardığınız yasalarla yargıyı paketlediniz, milliyetçilik kavramlarını ayaklarınızın altına aldınız. Bizim için milliyetçilik, emperyalizme karşı olmaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim için milliyetçilik, bir ulusun dış tehdit karşısında ortak refleksidir, birlik beraberliğidir. Ama siz, bir ulusun milliyetçiliğini, bırakın kendi milliyetçiliğinizi, Irak'taki ulusun milliyetçiliğini de ayaklar altına aldınız, Suriye halkına da yaptıklarınızdan belli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANDAN YÜCEER (Devamla) - Bu sebepledir ki her ulusun, kendi aramızda nasıl bizim için milliyetçilik başımızın üzerinde yeri olacaksa, diğer halkların, diğer ulusların milliyetçiliğinin de başımızın üzerinde yeri vardır diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.