Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 101 |
Tarih: | 10.07.2024 |
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde maalesef eğitim yazboz tahtasına döndü, yirmi iki yılda toplam 9 Bakan değişti; tabiri caizse çorap değişir gibi Millî Eğitim Bakanı değişiyor. Bakın, size bir kronoloji vereyim: Erkan Mumcu ilk göreve geldi, göreve geldiği anda 1.300 üst düzey yöneticinin görevini değiştirdi, görevden aldı. Sonra Hüseyin Çelik geldi; Hüseyin Çelik 2005 yılında eğik el yazısı uygulamasını başlattı; eğik el yazı uygulaması. On iki yıl sonra İsmet Yılmaz geldi, on iki yıl sonra İsmet Yılmaz dedi ki: "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Eğik el yazısı olmaz, dik el yazısı olacak." İkisi de sizin Bakanınız; iki Bakan, biri "eğik" diyor, biri "dik" diyor. Hani, Şabanoğlu Şaban filmi vardı ya rahmetli Kemal Sunal'ın; "Hızır idi, Yunus idi; Hızır idi, Yunus idi." derdi ya; "Eğikti, dikti; eğikti, dikti." İkisi de sizin Bakanınız. Sonra Nimet Çubukçu Bakan oldu, FATİH Projesi'ni başlattı, milyarlarca liraya tabletler alındı; arkasından Ziya Selçuk Bakan olunca "Tablet dağıtımı doğru değildi, yanlıştı." dedi. Ömer Dinçer Bakan oldu, teşkilat yapısını yerle bir etti; Nabi Avcı Bakan oldu, dedi ki: "Yanlış yapmışlar, teşkilat yapısını düzelteceğiz." Sizin döneminizde, OKS, çoklu SBS, SBS, TEOG, LGS şeklinde defalarca sınav sistemi değiştirildi; sonuç hep hüsran, alfabede neredeyse harf kalmadı. OKS kaldırılıp SBS'ye geçerken Bakan Hüseyin Çelik'ti. Hüseyin Çelik "Yeni model, yeni müfredatı pekiştirici özellikte." diyor; sonra gelen Bakan Nimet Çubukçu SBS'yi kaldırırken "Aşırı stres ve kaygıdan uzaklaşmış bir sistem getiriyoruz." diyor. İkisi de sizin Bakanınız. Sonra gelen Nabi Avcı da TEOG getiriyor ve "Artık uygulanacak yerleştirme mantığı sayesinde okullara alternatif olarak çıkan kurumlara ihtiyaç kalmayacak, dershanelere ihtiyaç kalmayacak." diyor. Hemen arkasından İsmet Yılmaz geliyor, bir taksi durağında bir açıklama yapıyor, diyor ki: "TEOG'un kaldırılması Türkiye'nin önünü açtı." yani bir önceki AK PARTİ'li Bakan Türkiye'nin önünü kapatmış. "Evlatlarımızı yarış atı konumundan çıkarttık." diyor yani bir önceki AK PARTİ'li Bakan evlatlarımızı yarış atı konumuna getirmiş. "Etüt merkezleri ne kadar arttı, TEOG yüzünden oldu!" diyor. E, sizin Bakanınız yaptı, biz mi yaptık? O da AK PARTİ'liydi, sen de AK PARTİ'lisin.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, her bakan farklı bir şey söylüyor, hangisi doğru? Ben söyleyeyim: Hiçbiri doğru değil, söylediklerinin hiçbiri doğru değil çünkü amaçları eğitim değildi, amaçları başka bir şey. Tüm uygulamaları çelişkili; her gelen, "reform" adı altında başka uygulamalar getiriyor. Sonuçta PISA sınavlarında çocuklarımız 2002 yılının gerisine düşüyor.
Şimdi, bakın, Mahmut Özer okul öncesi öğrencilere ücretsiz yemek uygulaması başlattı; bu Bakan geldi -Yusuf Tekin- koltuğa oturur oturmaz bu uygulamayı kaldırdı. "Mülakat olmayacak." dedi hem Cumhurbaşkanı hem eski bakan Mahmut Özer; bu Bakan "Mülakatı mülakat gibi yapacağız." dedi, geçmiş mülakatların tamamını da sakat etti; zaten mülakat sakat da hepsini sakat etti.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Meclis Başkan Vekilimiz demin bir açıklamada bulundu, dedi ki: "Buraya Bakan gelemez 'Bazı arkadaşlar niye Bakan yok?' diyorlar, buraya Bakan gelemez." Doğru söyledi, Bakan buraya gelemez; ya Meclis Başkanının daveti olacak ya sizin onayınız olacak ama burada biri olmalı. Kim biliyor musunuz? Millî Eğitim Komisyonu Başkanı olmalı burada, olmalı. Niye yok burada? Çünkü iki yıl önce şu an değiştirmek istediğiniz bu kanunu o getirmişti. İki yıl önce Bakandı, kanunu getirdi, "Güzel." dedi, anlattı; şatafatlı şatafatlı sözlerle burada anlattılar. İki yıl sonra aynı Bakan, şimdi olmuş Komisyon Başkanı; onun getirdiğini burada değiştiriyorlar. Burada sizce bir çelişki yok mu? Hüseyin Çelik OKS'yi kaldırdı, SBS'yi getirdi; Nimet Çubukçu SBS'yi kaldırdı; Nabi Avcı TEOG'a geçti; İsmet Yılmaz TEOG'u kaldırıldı. Bir bakanınız kaldırıyor, bir bakanınız indiriyor; tuhaf bir uygulamanız var Millî Eğitimle ilgili.
Son söz deprem bölgesine ilişkin, deprem bölgesine ilişkin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Öztunç.
ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) - Depremde benim de şehrim Kahramanmaraş'ta insanlar yaşamını yitirdi. Öğrencilerin ya anası ya babası rahmetli oldu; o olmadıysa bile okulları yıkıldı, öğretmenleri öldü, bir şekilde başka şehirlere gitmek zorunda kaldılar. Çocuğun okulu yıkıldı, Kahramanmaraş Elbistan'tan gitti Kocaeli'ye, Kocaeli'de psikolojisi bozulmuş, canı sıkkın, ailesini kaybetmiş; LGS sınavına girerken o çocuğu Edirne'deki çocukla aynı statüde tuttunuz ve ek kontenjan vermediniz; bu, yanlış bir uygulama. Depremzede öğrencilere LGS sınavına ilişkin ek kontenjan verilmesi gerekiyor. Bu, adaletsiz bir tavır oldu. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden, sizden bu konuda duyarlı olmanızı talep ediyorum.
Sayın Başkanım, size de anlayışınız için çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İyi geceler efendim.