GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

SALİHE AYDENİZ (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de halklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Evet, bir Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'ni konuşuyoruz ama gönül isterdi ki bu teklifi konuşmadan önce kapsamlı bir ön çalışma yapılsaydı. Yine bu teklifle ilgili öğretmenler, yine bilim emekçileri, sendikalar, yine meslek örgütleri bunun hazırlık aşamasında bunların görüşleri alınsaydı, çalışmalar keşke gizli yapılmasaydı. Yine, bu kanun teklifinde özel kurumlarda çalışanlar, yine özel ders verenler bu kapsama dâhil edilselerdi ama getirilmek istenen bu kanun teklifiyle zaten Türkiye'de demokratik olmayan, çoğulcu olmayan, ana dilinde olmayan eğitim sisteminin meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Yine, 2016'dan bu yana keyfî bir şekilde sürdürülen KHK'lerin arasında süreklileştirilmeye çalışıldığını, yine yasallaştırılmaya çalışıldığını çok net görüyoruz. Yani sözün özü, aslında iktidarın zihniyetinin yanında durmuyorsan ya da iktidarın yanında hizalanmıyorsan ne olursa olsun öğretmen olamıyorsunuz yani ya iktidarın yanında olacaksınız ya onun zihniyetini taşıyacaksınız ya da öğretmen olamayacaksınız. Bu kanun teklifiyle bu söyleniyor.

Evet, öğretmenleri konuşurken bu ülkedeki eğitim sisteminin de aslında dizayn edilmek istendiğini görmek gerekiyor. Şöyle ki: Eğitimin niteliği, öğretebilme yeterliliği, yine bu koşulların maalesef hiçbir önemi yok. Çocukların yeterliliği ve ilgi duydukları konulara ilişkin bunları yönlendirmeyle ilgili bir kaygı yok. Yine, diller ve inançlara yönelik herhangi bir hassasiyet yok. Yani, eğitim tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek din ve faşizmle sürdürülmek isteniliyor. Dolayısıyla bu ülkede yaşayan Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Çerkezler, Lazlar, Araplar, Süryaniler, Aleviler bu kanunda yok, yine kadınlar yok. Kısacası, Türk, erkek ve Sünni olmayan hiç kimse bu sistemin içinde yer alamıyor. Evet, Türkiye'de 46 dil konuşuluyor ve yine bu ülkeler arasında sıralamada 48'inci sırada Türkiye ama soruyoruz: Bu diller nerede? Bu diller için sanal medya operasyonları ve sanal medya şeylerinde hedef göstermek dışında başka ne yapılıyor, onu da bilmiyoruz. Evet, ana dil dışında bir dille eğitim verdiğiniz, yine kendilerini tanımlamadıkları tarihle büyüttüğünüz bu çocuklardan, bu gençlerden ne bekliyorsunuz? Bu eğitim sistemiyle gerçekten öğretmenlerden nasıl idealist olmasını bekleyebiliriz? Ana dilde eğitim gören çocukların sınıf içinde aktivitelerinin arttığı, daha öz güvenli oldukları gibi pedagojik farkındalıklarının daha üst düzeyde olduğunu defalarca söyledik ve yine bilimsel olarak da bu kanıtlanmış bir şekilde. Yine ana dil bireyin kimliğinin, kültürünün, mirasının en önemli taşıyıcısıdır. Çocuklarımızın kendi ana dilinde eğitim almaları onların daha sağlıklı bir şekilde kendilerini ifade etmelerini, kültürel kimliklerini korumaları ve geliştirmelerini sağlar. Bu durum toplumsal barış ve uyumunun güçlenmesine de katkıda bulunur ki bu, bir insanlık hakkıdır aynı zamanda. Bunun dışında dünya hukuk sisteminde 14 Eylül 1990'da Türkiye'nin de içinde olduğu 196 ülke bir çocuk hakları sözleşmesi imzaladı ancak Türkiye, bu sözleşmede yer alan iktidarı değil, toplumun kültürel farklılıklarını esas alan 17'nci, 29'uncu ve 30'uncu maddeye çekince koymuştur. Bu da açıkça göstermektedir ki ülkemizde eğitim sistemi iktidarın anlayışını, çıkarını gözeten, tekçi, cinsiyetçi ve milliyetçi bir sistemdir. Hatta Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde yer alan ve çekince koymadığı bazı maddeleri de toplumun ihtiyaçlarına göre düzenlememiştir. Mesela, 23'üncü maddede olduğu gibi, engelli çocuklara ilişkin fırsat eşitliğini yaratmak üzerinden düzenlemeler yapılmamıştır. Çoğu okulda engelli rampası olmadığı gibi, yine çoğu okulda görme engelli çocuklara ilişkin altyapı hazırlıkları yapılmaması gibi diyebiliriz.

Yani sonuç itibarıyla, gelin, hep beraber öğretmenlik yasasına ilişkin, aslında bu kanun teklifinde coğrafi koşulları, yine ihtiyaçları, kentin ekonomik düzeyini ve ana dilini, kültürünü gören ve gözeten bir yasa yapalım. Onun dışında, bu yasaya bizim onayımız yoktur diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)