GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

MÜHİP KANKO (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Öğretmenlik Mesleği Kanunu üzerine konuşuyoruz. Tabii, bugün bu aşamada bizim bugüne kadar gelmemizi sağlayan tüm öğretmenlerimize öncelikle saygılarımı sunuyorum. Bu kanun görüşüleceği zaman günlerdir şurada 400 metre ileride öğretmenler ve sendikalar bir aradalar ve bunlar bu yasanın çıkmaması için bu kanunun çıkmaması için günlerdir eylem yapıyorlar ama hiç kimse bu öğretmenleri dinlemiyor ve duymuyor. Niçin duymuyor biliyor musunuz? Grup konuşmaları... Özellikle Komisyon görüşmelerinde 11 tane sendika geldi ve 11 sendika -bu sendikalardan bazılarına biz yandaş sendika da diyoruz- bunlar bile buna karşı duruşlarını gösterdiler ama maalesef Hükûmet, maalesef iktidar bu yasayı, bu kanunu çıkarma konusunda çok kararlı görünüyor. Atatürk'ün bir sözü var: "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir." Biz bunu diyoruz, Atatürk bunu demiş ama yirmi iki yıllık AK PARTİ iktidarları döneminde maalesef öğretmenlik gittikçe itibarsız duruma getirilmiş.

Ana sınıfında öğrencilere verilen bir öğün yemek kesilmiş. Üniversite öğrencilerimiz yurt bulamadıkları için intihara sürüklenmişler. Öğretmenlerimiz maalesef o kadar asgari bir şartta yaşıyorlar ki bu öğretmenlerimiz âdeta asgari şartların altında yaşadıkları için mevsimlik işçi gibi çalışmaya başladılar. Bugüne kadar 9 tane Millî Eğitim Bakanı değişti, 9 Millî Eğitim Bakanından bazı inciler sunmak istiyorum size. Mesela bir Bakanımız atanmayan öğretmenlere seslenirken diyor ki: "Ya, biz mühendisleri de atamıyoruz, sizin kadar ağlamıyorlar." Başka bir Bakan çıkıyor "Atadığımız öğretmenler gitmezlerse terör örgütünün atadıkları gelir." diyor. Bir diğeri "AK PARTİ'ye vereceğiniz oy kıyamet günü kurtuluşunuz olacaktır." diyor. Dolayısıyla baktığınız zaman işte bugün eğitimin deforme olmasına neden olan kişiler bu Millî Eğitim Bakanlarıdır. Bu Öğretmenlik Mesleği Kanunu çok basite alınacak bir kanun değil. Niçin, biliyor musunuz? Çünkü biraz önce söylediğim gibi, kanun yapma tekniği hatalı olduğu için toplumun hiçbir kesimine kulak vermiyorsunuz. Özellikle bakıyoruz, öğrenci başına 500 bin lira, 1 milyon lira hesap çıkaran özel okullarda çalışan öğretmenler hâlâ asgari ücretle çalışmak zorunda kalıyorlar, asgari ücretle çalışıyorlar ama ne yapıyorlar? Yaz mevsimlerinde, özellikle tatil dönemlerindeyse çıkıp sanki mevsimlik işçiymiş gibi garsonluk, pazarda pazarcılık yapıyorlar. Dolayısıyla, geçinmek zorundalar, bunu yapmak zorunda kalıyorlar. Eğer siz öğretmenlere bir statü kazandırmak istiyorsanız onları "başöğretmen", "yardımcı öğretmen", "uzman öğretmen" diye sınıflandırmayın, onlara asgari şartları sağlayacakları bir statüyü sağlayın ki, ekonomik durumlarını düzeltin ki bu öğretmenlerimiz toplum içinde itibarlı duruma gelebilsinler. (CHP sıralarından alkışlar)

Öte yandan, bu sorunlar yokmuş gibi bir de ciddi güvenlik sorunu var, eğitimde ciddi güvenlik sorunu var. Son günlerde çok görüyoruz, bazı okullarda öğrenciler ve veliler ellerine silah alarak bir okula giriyorlar ve öğretmenlere şiddet uyguluyorlar. Fakat buradan hiçbir ceza almadıkları için işte bu şiddet, özendirici duruma geliyor. Hükûmetin hekimlere "Gidiyorlarsa gitsinler." dediği gibi, işte bu hem ekonomik şiddet hem de fiziksel şiddet, öğretmenlerin gözden çıkarıldığının göstergesi mi acaba? Bunu Hükûmete sormak istiyorum.

Sekiz yıl önce 15 Temmuzu yaşadık. O gün Türkiye'yi cemaatlere, tarikatlara teslim ettiğiniz için, eğitimi teslim ettiğiniz için bir 15 Temmuz yaşandı ve siz burada 15 Temmuzu bir destan olarak ilan ettiniz. Bugün anlıyoruz ki bu getirdiğiniz yasayla yine tarikatlar, cemaatler ön plana çıkacak. Yani yazdığınız destana eğer inanmak istiyorsanız, sekiz yıl sonra getirdiğiniz bu yasa teklifinde bunları göz önüne alarak bu yasa teklifini geri çekmenizi öneriyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)