| Konu: | Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 17.07.2024 |
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Şimdi, bir bilginin Sayın Akbaşoğlu'nun deyimiyle "dezenformatif" ya da manipülatif olup olmadığı verinin nasıl ortaya koyulduğuyla ilişkilidir. Deniliyor ki: Kaymakamlık sınavında bu adam sınavı ilk 5'te bitirdi sonra mülakattan çok düşük puan aldı, elendi; adı, soyadı bu. Sonra deniyor ki: AKP'li bir vekilin bilmem yeğeni, kızı, damadı çok düşük bir puan almasına rağmen mülakattan 91 aldı ve kaymakam olarak atandı. RTÜK üyesinin, kontenjanınızdan RTÜK üyesi olmuş insanın oğlu atandı, milletvekilinizin danışmanı atandı. Siz bunlara dilediğiniz kadar "dezonformatif" demeye devam edin, dilediğiniz kadar "manipülatif" demeye devam edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Gökhan Bey.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - O kaymakamlık sınavına girmiş, hakkı yenmiş olan insanlar sizin ne yaptığınızı biliyorlar. Siz şimdi bana diyorsunuz ki: "Kanıtlayın." Nasıl kanıtlayacağım acaba? "Hayatın olağan akışı" denilen bir şey yok mudur hukukta? "Karine" denilen bir şey yok mudur hukukta? Sen bana diyorsun ki: "Seyfi Oktay döneminde şunlar yapıldı." 94'tü, 94'ten bu yana otuz yıl geçti. Sen kanıtla, ne yapıldığını sen kanıtla. Kanıtlayabilmen mümkün değil ama ben şunu söylüyorum: Bizim dönemimizde ne yapıldıysa, sizin döneminizde ne yapıldıysa bu yanlışlar birikti, birikti 2002'de rahmetli Ecevit "Bu mülakatı kaldırıyoruz." dedi ve şak diye kaldırdı. Ya, söz veriyorsunuz, seçim öncesinde söz veriyorsunuz, niye yapamıyorsunuz? Çünkü hâlâ bu işlerle meşgulsünüz. Sonra sen, bana anlatacaksın ki kanıtla da bilmem nerede.
Gelelim başka bir hikâyeye "Yakışıksız ifadeler"miş."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Gündeme geçmemize yardımcı olun.
Buyurun Sayın Günaydın.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Son dakikam Başkanım, çok haklısınız.
Arkadaşlar, demokrasiden bahsediyoruz. Bir adam bir yerde otuz yıl oturuyorsa, otuz yıl oturmasını demokrasiye bağlayamazsın. Sen istediğin kadar bunu "yakışıksız ifade" diye tanımla, istediğin kadar başka bir şey... Mesela, hakkı yenen, süpermarketlerde ezilen ama savunulamayan esnaf TESK'in nasıl yönetildiğini biliyor be kardeşim. Hakkı yenen çiftçi, bir türlü mücadelesine katkı verilemeyen çiftçi TZOB'un nasıl yönetildiğini biliyor be kardeşim. Hakkını alamayan fındık üreticisi FİSKOBİRLİK'in ne hâlde olduğunu biliyor be kardeşim, sen istediğin kadar başka şeyler söyle. Biz Türkiye'ye demokrasi gelsin diyoruz. Bırakın bu subjektif, hamasi nutukları, kurallara bağlayalım, bu kurallar da herkes için geçerli olsun, varsan "Evet." de, yoksan geriye kalan mugalatadır; bunu ifade edelim.