| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 17.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Değerli Genel Kurul, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine "tasarruf paketi" adı altında bir torba yasayla karşı karşıyayız. Biliyorsunuz, burada da bahsedildi, mayıs ayında bir tasarruf paketi açıklanmıştı ama akabinde, tasarrufla ilgisi olmayan pratiklerle karşılaştık. Açıklamadan hemen sonra bu Meclis, Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfının kurulmasını ve buraya kuruluş sermayesi olarak 10 milyon lira transfer edilmesini onayladı. Diyanet İşleri paketin açıklandığı dönemde en düşük konaklama ücretinin 6.980 lira olduğu lüks bir otelde toplantı yapıyordu, 92 milyar liralık bir bütçesi var, tabii ki doya doya harcarlar. Ardından, sarayın harcamalarının hızla devam ettiğini izledik. Yine, kira harcamaları dâhil olmak üzere temsil ve tanıtım giderleri mayıs ayında nisan ayının yaklaşık 7 katı kadardı ve bu ödeneğin yüzde 74'ü ilk altı ayda, şu anda bitmiş durumda. 2024 yılı savunma ve güvenlik bütçesi 1 trilyon 133 milyar lira, bu da bütçenin yüzde 10'undan fazlası demek. Oysaki biz biliyoruz, Orta Doğu'da komşularıyla barış içerisinde, ülke iç barışını sağlamış bir iktidarın bu kadar büyük bir savunma harcamasına ihtiyacı yok. Milyar dolarlık bir kaynak maalesef ki savunmaya harcanıyor ve bugün sadece 100 milyar liralık bir tasarruf paketi için asgari ücrete zam yapılmadığını hatırlatmak isterim.
Barışa yaptığımız yatırım hiçbir zaman heba olmayacaktır. Tasarrufu barışta değil savaşta yapmak lazım. İnsanın, insanlığın, canlılığın ve ekolojik yaşamın tahribatı da düşünüldüğünde, otoriter ve militarist dili terk ettiğimizde yaşamın çok şey kazanacağı çok açık.
Sayın vekiller, tasarrufu başka yerde aramaya gerek yok, garanti ödemelerine bakalım: 2024 yılı bütçesinde kamu-özel iş birliğiyle inşa edilen köprüler, otoyollar ve Avrasya Tüneli ile şehir hastanelerine toplam 162 milyar lira ödenecek. Şehir hastaneleri için 2024 yılında 83 milyar lira, 2025 yılında 98 milyar lira, 2026'da ise 99 milyar lira kira bedeli ödenecek. Şehir hastanelerinin bütçeye yükünü ve sağlık sistemine maliyetini defalarca anlattık. Eğer tasarruf yapılması düşünülüyorsa bu garanti ödemelerine tekrardan dönüp bir bakmak gerekiyor.
Söz konusu emekçiler olduğunda kuruş hesabı yapılıyor, yandaşlara milyarlarca lira kaynak aktarmaktan ise hiçbir zaman imtina edilmedi, edilmiyor. Dolar garantisi verilen bu projelerde kur artışlarından zarar etmesinler diye yılda 4 defa enflasyon zammı güncellemesi yapılıyor fakat asgari ücretliye hak ettiği zam çok görülüyor çünkü asgari ücretli enflasyonun sebebi olarak görülüyor.
Biliyorsunuz, Merkez Bankası bu konuda çok ısrarcıydı. Merkez Bankası "2023 enflasyon hedefinden sapıldığı için asgari ücretin yılda 1 kez güncellenmesi öngörülen dezenflasyon patikasının tesis edilmesi açısından kritik önem taşımaktadır." diyordu. Sayın Şimşek de aynı şeyin vurgusunu defalarca yaptı, şöyle demişti o da: "Biz asgari ücretliyi vergi dışı bıraktık diye bize yaklaşık olarak 690 milyar lira yük olmaya başladı. Peki, o zaman bakalım, asgari ücretten vergi almayınca ne kadar yük oluyormuş devlete? 100 liradan vazgeçmiş oluyorsunuz. Peki, bu garanti ödemeli projeler ne durumda? Mesela, Osmangazi Köprüsü, 1 Temmuzdan itibaren Osmangazi Köprüsü'nden geçen bir araçtan müteahhit 399 lira geçiş ücreti alıyor. Devlet bu ücret dışında yaklaşık 1.409 lira daha müteahhide ödeme yapıyor. Köprüden toplamda geçiş ücreti 1.808 lira. Bakınız, tek bir araç için devletten yapılan ödeme 1.409 lira. Asgari ücretliden kesilen verginin devlete maliyeti ise 100 lira ve siz tutup asgari ücretlinin vergi muafiyetini yük olarak ifade edebiliyorsunuz. Yük arıyorsanız dönüp Osmangazi Köprüsü'ne bakın. İşçiyi, emekçiyi görmeyen, yoksulluğu anlamayan bir hesabın öyle vurdumduymaz bir kalemi olmuşsunuz ki bu gidişat maalesef ki toplumu daha zor durumda bırakacak günleri işaret ediyor. Enflasyonun sebebi kim biliyor musunuz? En yoksul yüzde 20 içinde olan, ortalama yüzde 8 oranıyla en az tüketen asgari ücretli veya emekli değil, en zengin yüzde 20 içerisinde yer alan ve yaklaşık yüzde 40 oranında tüketen varlıklı kesimler ve zenginler.
Peki, faiz ödemeleri... Bu yıl faize ödenecek miktar 1 trilyon 200 milyar lira. Niye ödeniyor bu faiz? Devlet borç almış. "Kim için almış peki borcu?" diye baktığımız zaman, eğer alınan borç emekliye, işçiye, yoksula dağıtılıyor olsaydı bilirdik, asgari ücrete zam yapılırdı, halk için harcanırdı. Bir yıl sonra 1 trilyon 810 milyon lira, 2026'da ise yaklaşık 2 trilyon 295 milyar lira faiz giderlerine harcanacak. "Bütçe açığı" diyoruz, "tasarruf" diyoruz, o zaman niye var bu kadar faiz ödemesi? Şimdi, ülkede yaklaşık 1 milyon 100 bin kurumlar vergisi mükellefi var. Peki "Büyük kazanandan vergi alınıyor mu?" diye bir bakmak gerekiyor. Büyük kazananların kârlarının yüzde 25'ini vergi olarak vermeleri gerekiyor fakat gelin görün ki bunun ancak yüzde 2,5'i tahsil edilebiliyor. Vazgeçilen vergilerin yaklaşık yüzde 75'i gelir ve kurumlar vergisi. Bunlara "Muaf." denilmiş, "İstisna." denilmiş ve alınmamış. Bu yıl da 2,2 trilyon lira vergiden vazgeçilecek. Bunlar yokmuş gibi yine de asgari ücretli iktidarın gözüne batmaya devam ediyor. Görülüyor ki iktidar tasarrufu sadece emekçiden, asgari ücretliden yapıyor.
Bir de tasarruf nereden yapılıyor? Kamuya personel alınması noktasında, eğitimden, sağlıktan yapılıyor. Ben en yakın örneğini İstanbul'da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinden biliyorum: 2021 yılı aktif radyoloji teknisyeni sayısı 58 kişi iken bu yıl 46'ya gerilemiş durumda. Neden gündem oldu bu? Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası burada artan şiddet vakaları nedeniyle çok sayıda beyaz kod verilmesi üzerine bunu gündem yaptı. Hasta sayısı çok artıyor fakat bu hizmeti yürütecek radyoloji teknisyeni sayısı ise düşürülmüş durumda. 2024 yılı atamalarında da tüm bu sıkıntılara rağmen düşük tutulduğunu görüyoruz. Hasta ile sağlık çalışanları karşı karşıya getiriliyor ve devletin tüm politikalarındaki gibi sağlık politikalarındaki ve bu tasarruf politikasındaki sorunların ceremesini halk ve sağlık emekçileri çekiyor.
Şimdi "Bu gelir garantili olan şirketler peki vergi veriyorlar mı?" diye bir bakalım. Bu şirketlerin şu tasarruf günlerine bir katkıları var mı? Mesela, Osmangazi Köprüsü'nü işleten Otoyol Anonim Şirketi onca ödemeye rağmen 2021, 22, 23 yıllarında hiç vergi ödememiş. Ankara-Niğde Otoyolu'nu işleten ERG İnşaat, aynı zamanda Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Yolu'nun projesini de almış bu şirket ve 2021, 2022, 2023'te kurumlar vergisi sıfır.
Yine Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı'nı işleten hazine garantili ATG İşletmeciliği Anonim Şirketinin ortakları Limak, Kolin, Cengiz İnşaat, onlar da 3 yılda hiç vergi vermemişler.
Bir diğeri Cumhurbaşkanlığı sarayını inşa etmiş olan ve neredeyse iktidarla özdeşleşmiş olan Rönesans Holding. Evet, vergi paketi geliyor ama vergisini alamadığımız zaman vergi düzenlemesi yaptığımızda da maalesef ki sonuç alamayacağız. Bu sermaye yanlısı düzenlemeyle, bu tasarruf tedbirleriyle de sonuç alınması pek gerçekçi görünmüyor. Zaten "tasarruf" diye getirilen bu düzenlemelere baktığımızda da tasarrufa dair bir düzenlemeye değil, muafiyetlere ve garantilere rastlıyoruz. Mesela, BOTAŞ'ın her türlü doğal gaz alımı Kamu İhale Kanunu'ndan istisna tutulacak. Oysaki tasarruf için en önemli yapısal önlem Kamu İhale Kanunu. Türkiye'de her yıl 2,6 trilyon lira tutarında bir kamu harcaması Kamu İhale Kanunu dışında tamamıyla kuralsız biçimde yapılmaktadır. Eğer kapsamlı bir Kamu İhale Kanunu reformu yapılırsa buradan 260 milyarlık bir tasarruf yapılabilecek. Sormak isteriz, bu durumda kamu alımlarının Kamu İhale Kanunu kapsamında tutulmaya çalışılması asıl hedef olmak zorunda değil midir?
Yine bu pakette damga vergisi muafiyeti, Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi için sağlanacak dış finansmanlara hazine garantisi gibi muafiyet ve garantiler var.
Yine, düzenlemede geçen kara para aklamanın, vergi kaçırmanın önlemini almak sizin göreviniz iken suç zemini oluştuktan sonra avukatları hiç de etik olmayan bir şekilde, bir muhbir gibi konunun yükümlüsü kılmak kabul edilemez. Bu, demokratik toplum düzenini, uluslararası ilkeleri ve avukatlık meslek ilkelerini yok saymaktır.
Son olarak, dün Hazine ve Maliye Bakanlığı Haziran ayı bütçe dengesi sonuçlarını paylaştı. Buna göre, 2024 yılı Haziran ayı bütçe açığı 275,3 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HEVAL BOZDAĞ (Devamla) - İlk altı ayda toplam bütçe açığı 1 trilyon 639 milyar lira oldu. Bunları açıklamanız iyi, güzel de yetmez. Bu yıl, 2024 Bütçe Kanunu'nda öngörülenden 800 milyar daha fazla açık verileceği tahmin ediliyor. Emekçiden, asgari ücretliden esirgediğiniz bu zamlar eğer buna neden olmuyorsa bu harcama nereye yapılmaktadır? Toplum bu sorulara açıklama beklemektedir.
Bakın, en iyisi, işçiler, emekçiler birleşelim ve emeğin iktidarını, halkın iktidarını kuralım.
Teşekkürler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)