Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 105 |
Tarih: | 18.07.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi üyesi olarak atanan Metin Kıratlı'ya düşen bir görev var. Sayın Metin Kıratlı, o faturalar eğer iftiraysa, müfteri olanlar varsa o lokantada yemiş olduklarının faturasını paylaşsın, bu kadar basit. "Ben o lokantada, o tarihte şu yemekleri yedim; fatura bu kadardır." desin ve bununla gitsin, Anayasa Mahkemesi üyeliği yapsın. Aksi takdirde, Anayasa Mahkemesi üyeliği her zaman kendisi üzerinde bir leke olarak kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ekonomiden eğitime, güvenlikten yargıya, sığınmacı ve kaçak sorunundan aile, gençlik ve dezavantajlı kesimlere, dış politikadan tarım ve hayvancılığa kadar ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. Bugünlerde sadece işsiz, yoksul, emekli ve dar gelirli vatandaşlarımız ile çalışanların sırtına bindirileceği açıkça görülen tasarruf tedbirleri gündemdeyken, iktidarın uzun yıllara sâri, hazine ve müşteri garantili, üstelik döviz kuru üzerinden yapılan anlaşmalarla hayata geçirilen kamu-özel iş birliği projeleri, konunun üzerinde ciddi bir yük hâline gelmiştir. Bu bağlamda, "kamu-özel iş birliği" adıyla bilinen devasa meblağlı projelerin masaya yatırılması mecburiyet hâline gelmiştir. Bütçe yapılırken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi huzuruna getirilirken birçok konuda olduğu gibi kamu-özel iş birliği yatırım ve ödemeleri de bütçede açık bir şekilde yazılmamakta, ilgili kurumlar özetle bunları mali tablolarında "hizmet alımları ve gayrimenkul sermaye üretim giderleri" hesabı altında göstermektedir. Bu projelere ödenen bedellerin diğer bütçe kalemlerini de ciddi bir şekilde çıkmaza sokmakta olduğu son yıllarda çok net bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Kamu-özel ortaklığıyla yapılan bu projelerde, kamu ihalelerinin belirli holdinglere Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesiyle verilmesinin yanı sıra, projelerin yapım maliyetlerinin yüksekliği, döviz üzerinden verilen garantiler, gerekliliği ve verimliliği garanti edilen yolcu, hasta, geçiş ücretleri ise kamuoyunda hep tartışma konusu olmuştur. Uluslararası finans kuruluşlarından ve Dünya Bankasından devlet garantisiyle temin edilen kredilerle hayata geçirilen mevcut projelerin, sadece günümüzü değil, gelecek on yılları ve çocuklarımızı, hatta torunlarımızı da ciddi bir borç yüküyle karşı karşıya bırakacağı, konunun uzmanı olan herkes tarafından yazılıp çizilmekte, belgeleriyle ortaya konulmaktadır. Bu durum, yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de etkileyecektir ve unutulmasın ki sadece ekonomik olarak değil, sosyolojik olarak, psikolojik olarak da bizleri etkileyecektir.
Bu projeler, yapım aşamalarında, maliyeti düşürmek gayesiyle işçi sağlığı ve iş güvenliğine gerekli önemin verilmemesi yüzünden iş kazalarına, daha doğrusu iş cinayetlerine de konu edilmektedir. Özellikle baraj ve hidroelektrik santrallerinin yapımı sürecinde, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi söz konusu projelere yöneltilen eleştirilerin başında gelmektedir. Kamu-özel iş birliği kapsamındaki projelerde, belirli gruplara yapılan kaynak aktarımlarının kamunun yararına kullanılıp kullanılmadığı da önemli bir tartışma konusudur. Bu projeleri yürütenlerin kamu yararını gözetip gözetmedikleri noktasında şeffaf ve bağımsız bir biçimde denetlenip denetlenmedikleri de belirsizdir. Mevzu ihale ve projeler hakkında ne zaman bilgi istense ve sorular sorulsa -çok soru önergeleri verdik- ilgili kurum yöneticilerinden ve iktidar yetkililerinden gelen cevap genellikle ticari sır olduğu yönünde olmaktadır. Özellikle ulaştırma projelerinde sabit trafik ve fiyat üzerinden gelir garantilerinin verilmesi de yarattığı kamu zararı açısından tartışılmaktadır, mesela Osmangazi Köprüsü bu duruma gösterilecek en net örnektir. İktisatçı Profesör Doktor Uğur Emek "Mega Projelerde Önden Yüklemeli Gelir Garantisi: Osmangazi Köprüsü" başlıklı yazısında özetle, verilen gelir garantisinin ve bunun vergi mükellefleri olarak vatandaşlara yüklediği maddi yükün herhangi bir devlet ve kamu aklıyla izah edilemeyecek boyutlarda olduğunu ifade etmektedir. Yolu kullananların ödedikleri hariç, katkı payıyla millî bütçeden işletmeciye garanti farkları ödenmekte, ayrıca, geçmeyen her araç için de sözleşmeye göre güncellenen araç başı güncel ücretler işletmeciye ödettirilmektedir. Bu projelerden mesela şehir hastanelerinde ise halkın sağlığı hizmetleri için ayrılan bütçenin çok büyük bir payının bu ihaleleri alan belli başlı şirketlere aktarılmasının yolunu açmıştır.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konuya daha temas etmek istiyorum. Şehir hastaneleriyle ilgili müteahhitlere verilen bol sıfırlı ve döviz endeksli sözleşmelerin 70-80 milyar dolar olduğu söyleniyordu ama geçenlerde affını dileyen ve görevden ayrılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bu meblağın 322 milyar euro olduğunu söyledi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Müsaade ederseniz tamamlıyorum Başkanım.
Şimdi, bir yanda 70-80 milyar var, bir yanda 322 milyar var; böyle bir durum hakkında ne yapılması lazım? Bu Bakanla ilgili Yüce Divan yolunun açılması lazım. Peki, açılır mı? Kim açacak? Anayasa Mahkemesi açacak, değil mi? Yok, açamazlar ki nasıl açacaklar? Açmaları mümkün değil. Parlamento açacak değil mi? Nerede açacak bunlar hakkında, yaptığı yanına kâr kalmış bu şahsın!
Şöyle bitirmek istiyorum değerli milletvekilleri: Burada Fahrettin Koca -sabık Bakan- diyor ki: Bu konuda sonradan geç teslimleri süreden düşerek ve ayrıca tavan uygulayarak ödemeyi önce 142,5'a, sonra 27,5 milyar euroya düşürdüklerini söyledi ki bu özrü kabahatinden büyük bir açıklamadır. Böyle devasa bir rakam ve aradaki farklar gerçekten ürkütücü boyutlardadır değerli milletvekilleri.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - O nedenle, bu kamu-özel iş birliği, "ticari sır" dediğiniz konularla ilgili Meclisin mutlaka bir araştırma önergesine, araştırma komisyonuna cevap vermesi gerekmektedir. Eğer verecek her türlü hesabınız varsa çekinmeyin, grup önerimize "evet" deyin ve çıkalım bu kamu-özel iş birliğiyle Türkiye ne kadar zarara uğratılmıştır, görelim; göreceğim AK PARTİ Grubunu, ellerini nasıl kaldıracaklar, takdirini kamuoyuna sunuyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)