GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, sayın vekiller; öncelikle bir konuya değinmek istiyorum. Bizler tasarruf tedbirlerine karşı çıkmıyoruz, itiraz etmiyoruz, tam tersine, tasarruf yapılsın ancak bu tedbirler tasarruf tedbirleri değil, palyatiftir, yetmiyor "Esas meseleye girmiyorsunuz." diyoruz yani sizin, bu iktidarın esastan kaçtığını söylüyoruz.

Tasarruf tedbirlerine karşı çıkan bir parti değiliz yani onun için "Niye tasarruf yapmak istiyorsunuz?" demiyoruz. Neden bunu şimdi söylüyorum? Biz tasarruftan yana olmamıza rağmen bu kanun teklifine "hayır" oyu vereceğiz çünkü torba yasa teklifi yine karşımızda; 17 kanunda ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörüyor, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümlerin düzenlenmesine ilişkin hükümler de içeriyor. Bu torba yasa teklifinde -kamuoyuna "tasarruf paketi" diye sunuldu ama- tasarrufla ilgili sadece 3 madde bulunuyor, onlar da yapılması gereken tasarrufları değil de ciddiye alınmayacak sonuçlar üretecek bazı adımları içeren maddeler yani bu, bir tasarruf paketi değil, bu, sözde tasarruf paketi, sözde tasarruf paketi. O nedenle eleştirimiz bu içeriklidir ve o nedenle de "hayır" oyu vereceğiz.

Şimdi, sayın vekiller "Kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için bir tasarruf paketi getiriyoruz." diyor bu iktidar. Ya, Allah'tan korkun, yirmi iki yıldır bu ülkeyi yöneten bir iktidarsınız, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak için şimdi aklınıza bir tasarruf paketi getirmek mi geldi? Kim sizin elinizi tuttu? Kamu kaynaklarını etkin kullanmayın diye kim engel oldu size? Kim engel oldu da siz ülkeyi bu hâle getirdiniz; bir ekonomik krize yuvarladınız, işçinin, emekçinin, emeklinin, dar gelirlinin, ücretli çalışanın canına okuyan bir ekonomi modelini seçtiniz? Kim yaptırdı bunu size? Yirmi iki yıldır iktidarsınız, kimse yok sizi engelleyen, onun için ısrarla şunu vurguluyoruz: Kamuda tasarruf olması gerekendir ve doğrudur ama tasarruf diye göz boyayan, aldatıcı düzenlemelerle halkın karşısına çıkmanızın da bir inandırıcılığı yoktur. Tasarruftan söz etmek istiyorsanız bütçe tercihlerini, bakın, tekrar söylüyorum, bütçe tercihlerini ve vergi yapısını köklü biçimde değiştirmek gerekiyor. Vergi yapısını tartışıyoruz şimdi, Plan ve Bütçede bir vergi paketi var, haftaya da onu burada konuşacağız, o konuda şimdi bir şey söylemeyeceğim onun için ama bütçe tercihlerinizle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum çünkü bu teklif bütçe tercihlerine ilişkin hiçbir şey içermiyor, tasarrufla ilgili hiçbir şey gelmiyor. İşin gerçeği şu: Kamu kaynaklarını israf etmek üzere kurduğunuz bir ekonomik, politik anlayışın sonucunda kasada kaynak bırakmadınız, bu nedenle tasarruf paketleri hazırlamak zorunda kaldınız.

Hazine ve Maliye tarafından haziran ayında hazırlanan ve açıklanan bütçe harcama kalemlerine baktığımız zaman ne görüyoruz? Tasarruf yok, temsil ve tanıtım giderleri aynen devam ediyor, kira harcamalarındaki artış sürüyor, haziran ayı bütçe dengesi sonuçlarına göre bütçe açığında azalma görünmüyor yani tasarruf meselesinin tartışıldığı bugünlerde açıklanan ilk bütçe rakamları israfın sürdüğünü gösteriyor, fren yerine gaza basılmış hatta, bunu görüyoruz yani kamunun israf harcamaları arasında gösterilen bir diğer harcama olan kiralama işlemlerinin de son süratle devam ettiğini hep birlikte görüyoruz. Denetimsizlik, israf simgesi; neresidir bu? Saray, değil mi? Yani, hiçbiriniz cesaret edip de Cumhurbaşkanına "Bu sarayın harcamaları uçtu gidiyor; bunu bir durdurmamız lazım." demediğiniz için saray harcamaları aslında büyük bir israf olarak devam ediyor. Çeşitli rakamlar veriliyor, "Bir dakikalık harcaması 2 asgari ücretlinin maaşını aşıyor, en düşük 4 emekli maaşına yaklaşıyor." vesaire vesaire, hesaplamalar yapılıyor "Saatte şu kadar, ayda bu kadar." diye; saray harcamaları en büyük israf kalemi olarak varlığını sürdürüyor.

Bir araştırma yapılmış, o araştırmaya göre Cumhurbaşkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı, bu ikisinde hem 2023'te hem 2024'te enflasyonun üzerinde harcama artışı olmuş yani tüketici enflasyonunu yüzde 71-72 civarında baz alırsak eğer, mesela Cumhurbaşkanlığının harcamaları ilk altı ayda -2023'te ve 2024'te özellikle- yüzde 176 artmış, yüzde 72 kabul edersek yüzde 176 artmış; Diyanet İşlerinin harcamaları yüzde 137 artmış; MİT'in yüzde 106 artmış; Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin yüzde 99 artmış; devam ediyor böyle. Artmayan ne var? Daha doğrusu, enflasyon oranının altında artan ne var? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. Neden? Çünkü iki Bakanlık da işçileri, emekçileri, dar gelirlileri ilgilendiren, sosyal harcamaları ilgilendiren bakanlıklar; orada enflasyonun altında harcama artışı var ama diğerlerinde tam tersi. Dolayısıyla, durum belli aslında yani esas israfın nerede olduğu belli.

Şimdi, "Bütçe tercihlerine hiç dokunmuyorsunuz." dedim ya, iki üç tane de bütçeden örnek vermek istiyorum: Yandaş kuruluşlara transfer paraları, bütçede, önemli. Dokunuyor musunuz? Dokunmuyorsunuz yani sizin iktidarınızın yanındaki vakıflara, derneklere yapılan transferler konusunda en ufak bir kalem oynatmıyorsunuz, asla.

"Vergi harcamaları" adı altında aslında sermaye gruplarına peşkeş çekilen harcamalar bütçede 2,2 trilyon; hadi bunun 500-600 milyarı gerekli olan işler, 1,5 trilyon "vergi harcaması" adı altında sermayeye peşkeş çekilen bir rakam var. Dokunuyor musunuz? Yo, dokunmuyorsunuz, hiç dokunmuyorsunuz; şimdi, vergi paketinde de yok orası.

Peki, başka ne var? Ülke bütçesinin yaklaşık yüzde 11'i savunma ve güvenlikçi politikalara harcanıyor; yüzde 11'i yani yoksulluğun, sefaletin, işsizliğin tarihin en yüksek seviyelerine çıktığı günümüzde sefaleti ve yoksulluğu kaldıracak yatırımlar yerine savaşa, silahlanmaya, güvenlikçi politikalara devasa kaynaklar ayrılıyor. Buna dokunuyor musunuz bütçe tercihlerinde? Yo, onu da görmezden geliyorsunuz -bunu da bir kenara koyalım- savaş ve silahlanma konusunda dört nala devam ediyorsunuz her şeye.

Peki, ülkenin geleceğini ipotek altına alan geçiş garantili köprü ve otoyollar, yap-işlet-devret modeli, KÖİ'ler; bu konuda herhangi bir tasarrufta bulunuyor musunuz bütçe tercihlerinizde? Onu da yapmıyorsunuz; tam tersine, yandaş şirketlere, firmalara, holdinglere her türlü kolaylığı sağlamaya devam ediyorsunuz, bütçe kaynaklarını oraya aktarmaya devam ediyorsunuz. Bu konuda da herhangi bir tasarruf yok. Dolayısıyla toptan baktığımızda, yapılması gerekenlerin hiçbiri yapılmıyor tasarruf adına, hiçbir etkisi olmayacak şeyleri de tasarruf diye topluma yutturmaya çalışıyorsunuz.

Şimdi, son bir konu var değinmek istediğim bu paketteki maddelerle ilgili: Madde 29, çoklu maaş meselesi. Şimdi, sayın vekiller, burada bu çoklu maaş meselesini geçen dönem de bu dönem de defalarca konuştuk yani kamu kurumlarında çalışıp da çoklu maaş alanlar meselesi. Önce reddettiniz, sonra belgelerle buraya gelindiği için iktidar partisi bunu reddetmekten vazgeçti, susmaya başladı. Fakat şimdi değişik bir şey olmuş; bir kanun teklifi geldi, içinde bir madde var, 29'uncu madde ve o madde de çoklu maaşla ilgili "Kamu kurumlarında görevlendirilen kamu personeli için çoklu maaş olmaz." diyor ve diyor ki: "Bir maaş, bir de huzur hakkı olarak 98 bin lira." Kamu personeli için, kamu kurumlarında görevlendirilen kamu personeli için bu geçerli. Peki, bunu Komisyonda da tartıştık. Bu Komisyondaki tartışmada neredeyse hani Milliyetçi Hareket Partisi dâhil olmak üzere hatta AK PARTİ'nin içinden bazı vekiller de dediler ya "Bu konuda doğru söylüyor muhalefet." diye. Gelecekti önümüze değişiklik önerisi, gelmedi; Komisyonda aynı nasılsa son hâli de o şekilde geldi çoklu maaş konusunda. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Kamu kurumlarında kamu görevlisi olarak kamudan görevlendirilmiş olanlara tek maaş huzur hakkı, o da tartışmalı bir kısmı ama özel olarak, özel...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Tamamlıyorum.

Ama kamu görevlisi olmadan görevlendirilenler çoklu maaş alabilecek yani 5 tane ayrı kamu kurumunda görevli bir kişi eğer kamu görevlisi değilse, kamudan gelmiyorsa çok sayıda maaş alabilecek; bunu değiştirmiyorsunuz ya, bunu resmîleştiriyorsunuz, kanunlaştırıyorsunuz bunu. "Olmaz bu." dedik, "Değiştireceğiz." dediniz, gelmedi. Peki, gelmeyecek mi, gelmeyecek mi? Ya, toplumda bu kadar açlık varken siz "Emeklinin maaşını 10 bin liradan 12.500 liraya çıkardık." diye gerim gerim gerinirken, asgari ücret 17 bin lira da takılmış kalmışken çoklu maaşı kanunlaştırıyorsunuz ve "Kamudan gelmiyorsa, kaç tane yerde çalışıyorsa o kadar maaş alabilir." diyorsunuz. Ayıptır, utanın ya! Bunu değiştirin, ayıptır, utanın! (DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)