GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2024

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün, tabii, bir rakam açıklandı, emekliye 2.500 lira maaş ilan edildi. Hakikaten bazılarının tuzu kuru; sokaktan, emekliden bihaberler.

Değerli arkadaşlar, emekli herhâlde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşamadığı en büyük yokluğu ve yoksulluğu yaşıyor. Sokağa AK PARTİ'liler çok çıkamıyor ama muhalefet milletvekilleri yaşıyor ve görüyorlar. Geçtiğimiz günlerde bir emekli derneğine gittim, emeklilere sordum, en son ceketini alan emekli on beş yıl önce almış, en son pantolonunu alan emekli on yıl önce almış. Emekli eskiden çoluk çocuğuna takım elbise alırken artık, emekliler çoluk çocuğunun eskisine muhtaç kalmış. Çok daha acı bir şeyi söyleyeyim değerli arkadaşlar: Emekli, bazen, ölen komşusunun eskisini giymeye mahkûm edildi.

Şimdi, burada bir adalet var mı? Burada bir adalet yok. Hakikaten, emekliye yapılan zulüm, emekliye reva görülen 2.500 lira bir yemek parası bile değil, 4 kişilik ailenin bir öğünü bile değil. Ben de burada size emekliler adına bir şey söylemek istiyorum: Batsın sizin adaletiniz, batsın sizin 2.500 liranız diyorum! (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, depremden hemen sonra Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı, "Depremde eşya yardımı yapacağım." dedi. Depremin o zorlu günlerinde evini barkını kaybeden insanlar, Maliye Bakanlığına, vergi dairelerine giderek -Sayın Güzelmansur da burada, Hatay'da da aynı şey yaşandı- günlerce kuyrukta bekleyerek eşya yardımlarına isimlerini yazdırdılar. Dönemin İçişleri Bakanı "Evlerinizden eşyaları almayın, devlet eşya yardımı yapacak." dedi. İnsanlar buzdolaplarını, her şeyini bıraktılar ama hâlâ 1 kişiye bile eşya yardımı yapılabilmiş değil. Buradan bir kez daha söylüyorum: Evini, yurdunu, işini, arabasını kaybeden insanlara bir tek kalem bir şey yardım edilebilmiş değil, verilebilmiş değil. Devlet dediğin sözünde durur, devlet dediğin vatandaşına sahtekârlık yapmaz, vatandaşını, yurttaşını, hele hele deprem yaşamış insanını kandırmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu bir kez daha gündeme getirmek istiyorum değerli arkadaşlar.

Yine, biliyorsunuz, deprem sonrasında kira yardımları başlatıldı. Bununla ilgili de çok ciddi sıkıntıların olduğunu ifade etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, ben deprem bölgesinin milletvekiliyim. Birçok arkadaşımız da benim yaşadığım durumları yaşamaya devam ediyor. Bir tarafta taşıt alım giderleri geçtiğimiz aylara göre 5 kat, 6 kat artarken saray ve şürekâsı hâlâ zenginlik içerisinde, şatafat içerisinde yaşarken, hâlâ kendi makam arabasını bir uçağa bindirip Amerika'ya gönderirken maalesef deprem bölgesi yokluğu ve yoksulluğu yaşamaya devam ediyor. Değerli arkadaşlar, konteyner kentlerde yaşayan ayrı problemi yaşıyor; hâlâ konteynere ulaşamayan insanlar var, binlerce insan var açta açıkta yatmaya devam ediyor ama bunu gören kimse yok. Maalesef, deprem bölgesinin AK PARTİ milletvekilleri tek bir kelime konuşmuyorlar.

Değerli arkadaşlar, memleket perişan, Malatya perişan. Geçtiğimiz gün Malatya'nın en önemli caddesi Atatürk (Kışla) Caddesi'nde esnaflar eylem yaptı. Bu esnaflar, mahkemeye veriyorlar, yürütmeyi durdurma kararı alıyorlar; yürütmeyi durdurma kararını tanımıyorlar, orada şarküterisi olan var, bozulacak eşyası olan var; elektrikleri kesiliyor, bu insanlar polisle karşı karşıya getiriliyor. Ben de Atatürk (Kışla) Caddesi esnafı adına sizin adaletiniz batsın diyorum, yazıklar olsun size diyorum, yazıklar olsun! (CHP sıralarından alkışlar) Polis ile esnafı karşı karşıya getirenlere yazıklar olsun diyorum. Onlar aşı için, ekmeği için sokağa çıktı değerli arkadaşlar, maalesef, bunu görmeyen, bunu yaşamayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Ayrıca, bu Kışla Caddesi esnafına Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı adayı, adayken diyor ki: "Ben bir yıl içerisinde sizin iş yerlerinizi boşaltmayacağım, boşaltırsam da size adres göstereceğim, bir çarşı yapıp ondan sonra sizi göndereceğim." Buna rağmen, şu an Belediye Başkanı arkadaşımız, maalesef, esnafa vermiş olduğu sözü tutmuyor. Aynı şekilde, bir milletvekili arkadaşımız Kışla Caddesi esnafına sesli mesaj göndererek "Merak etmeyin, ben sizin haklarınızı koruyacağım, ben sizin dükkânlarınıza dokunmayacağım." diyor ve Malatya'nın tek ayakta kalmış caddesi maalesef polis eşliğinde yıkılmaya çalışılıyor, esnaf ile polis karşı karşıya getiriliyor. Bunun da altını çizmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) - Başkanım, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, birçok problem var. Malatya'nın -maalesef hâlâ- şehir merkezi yok edilmiş durumda. Birileri bilmeyebilir ama söylemeye devam edeceğim: Malatya, şehir merkezi en çok yıkılan illerin başında geliyor, çarşımız yok değerli arkadaşlar. Ayrıca, konteyner kentlerde de çok büyük problemler yaşanıyor. Düşünün ki 21 metrekarelik konteynerde 4 çocuklu, 3 çocuklu insanlar yaşıyor. Çocukların yaşaması çok zor.

Bakın, buradan bir kez daha söyleyeyim: Konteyner kentteki çocuklarımız, bir, maalesef okullarından uzak yerde konteynerde kalıyorlar, servis istiyorlar. İki, futbol sahası, top sahası, basket sahası istiyorlar. 21 metrekarelik bir alanda Allah hiç kimseyi bir yıl değil, iki yıl değil, bir ay yaşatmasın; çok zor koşullarda... Kadınların durumu zor, kadınlar maalesef çarşıya gidip gezemiyorlar. Konteyner kent âdeta açık cezaevine dönüşmüş durumda. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)