GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:106
Tarih:23.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Sayın Başkan, sayın vekiller; kapsamlı bir vergi paketi hazırlığı yapıldığı bilgisi uzunca bir süredir kamuoyunu meşgul etmekteydi. Vergi paketi hazırlık süreci epey uzun ve dolambaçlı bir yol katetti. Bu uzun hazırlık sürecine ve iddialı sözlere rağmen maalesef dağ fare doğurdu. "Dağ fare doğurdu" lafı üzerinde bütün muhalefet partileri anlaşmış vaziyette. Neden? Çünkü bu vergi paketinde esaslı ve köklü bir çözüm yok, olması gereken adımlar maalesef bu vergi paketinde yok, adaletsiz vergi yapısı aynen devam ettiriliyor, vergide adaletin sağlanması, çok kazanandan çok vergi alınması yönünde köklü bir değişim adımı maalesef atılmıyor. Az kazanandan çok vergi alınan bu ülkede, bu nedenle, bu paket, sadece Bakan Şimşek'in yaptığı gibi sermayedarlarla değil, ücretli çalışanların, işçi ve emekçilerin, emeklilerin, esnafın temsilcileriyle Mecliste daha uzun ve detaylı bir biçimde tartışılmalıydı ama maalesef bu da yapılmadı.

Şimdi, sayın vekiller, pek çok hesaplamaya göre bu paketten 2024 yılında elde edilecek gelir yaklaşık 200-210 milyar civarında. Tasarruf paketi olarak sunulan paketin de yaklaşık 120 milyarlık bir gelir getireceği hesaplanmıştı, geçen hafta tartıştığımız paketten söz ediyorum. Dolayısıyla hem tasarruf hem de bu vergi paketi toplamda aşağı yukarı 330-340 milyar liralık bir gelir yaratacak gibi görünüyor ancak 2024 bütçesinde öngörülen bütçe açığı 2 trilyon 700 milyar lira. Gerçekleşen açığın yılın sonunda nereye ulaşacağı henüz belli değil. Bu iki paket, öngörülen bütçe açığının yaklaşık yüzde 12'sini karşılayabilecek gibi görünüyor yani ortada hâlâ koskoca bir açık bulunuyor. Bu nedenle "Dağ fare doğurdu." diyoruz esas itibarıyla. O nedenle bu pakette yer alan maddelerden daha çok, yer almayan maddelere ve konulara değinmek istiyoruz.

Şimdi, sayın vekiller, vergi paketinde Türkiye'deki vergi adaletsizliğini giderecek, vergi adaletini güçlendirecek herhangi bir düzenleme maalesef yok. Derin vergi adaletsizliği bu paketle giderilemez, hazırlayanlar da bunun farkında zaten. Bunun için kapsamlı bir vergi reformu yapılması şarttır ve vergi yapısını, vergilendirme mantığını esaslı bir şekilde değiştirmeyen hiçbir düzenleme gerçek anlamda bir vergi reformu olarak da değerlendirilemez. Dolayısıyla bu vergi paketi yaraya pansuman bile olamayacak niteliktedir. Pakette az kazanandan az vergi alınacağına dair tek bir hüküm bile yoktur. Az kazanandan çok vergi alınmaya bu paketle de devam edilmektedir. Emeğiyle geçinen alt gelir gruplarının büyük çoğunluğunun ücret geliri elde ettikleri düşünülürse maaşlarından stopaj yöntemiyle gelir vergisi kesilmekte ve ödenen vergi bununla sınırlı kalmamaktadır, tüketilen her ürün üzerinden de dolaylı olarak birçok vergi ödemektedirler. Böyle baktığımızda alt gelir gruplarının, işçilerin, emekçilerin, esnafın, çiftçinin, emeklinin reel gelirlerini, yaşam standartlarını düşüren bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Türkiye'de dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki oranı yüzde 65-70 bandında salınmaktadır ve OECD ülkelerinde bu oran bildiğimiz gibi aşağı yukarı 30-35 bandında dolaşmaktadır. Herkesin bildiği çok açık bir şey var ki o da yüksek dolaylı vergiler yurttaşın belini büküyor. Türkiye'de son yıllarda vergi payları içerisinde dolaylı vergilerin payı sürekli olarak artmıştır. Son zamanlarda kurumlar vergisi toplam vergi gelirleri içerisindeki ağırlığını kaybederken KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin vergi gelirleri toplamı içerisindeki payı artmayı sürdürmüştür. Bu durum, düşük gelirli grupların aleyhine sonuçlar doğurmaktadır, bunu da hep beraber izliyoruz, görüyoruz. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüksek olması vergilendirmede adalet ilkesinin sözde kaldığını gösteren bir adımdır esas itibarıyla. Vergi dilimi uygulaması emekçilerin üzerindeki vergi yükünü çok daha fazla ağırlaştırmaktadır. Bu yılın başında ilk vergi dilimi 110 bin lira olarak belirlenmiştir, asgari ücretin 6,4 katı olan düşük tutar nedeniyle milyonlarca emekçi altı aydan önce ikinci vergi dilimine girmiştir bile. Yıllardır sermayedarlardan, patronlardan vergi toplanmaz ve teşvikler yağdırılırken işçilerin, emekçilerin kısa sürede bir üst vergi dilimine girmesi tuhaf karşılanmamaktadır. Vergi dilimleri bu hayat pahalılığında ve yüksek enflasyon koşullarında aynı oranda artırılmamıştır, bilinçli olarak düşük bırakılmıştır. Böylelikle, emekçilerden daha fazla gelir vergisi alınmasının yolu açılmıştır. Emekçilerin vergi yükünü haksız bir şekilde artıran vergi dilimleri değiştirilerek yükseltilmelidir ama bu vergi paketinde böyle bir adım yoktur. Yani emekçilerin lehine yeniden düzenlenen bir madde bu vergi paketinde yer almamıştır.

Sayın vekiller, kayıt dışı gelirler uzun zamandır çok büyük sorundur, hep tartışılmaktadır. Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 30'unun kayıt dışılıktan oluştuğu tahmin edilmektedir, yaklaşık. Şimdi, bugünkü ekonomik büyüklükle hesaplandığında yaklaşık 300 milyar dolarlık bir büyüklüğe tekabül etmektedir bu kayıt dışı ekonomi. Özellikle büyük sermayenin rant alanı olarak işlev gören bu büyüklükteki bir alan vergi dışında kalmaktadır. Bu alandan elde edilebilecek olası vergi gelirinin en az 30 milyar dolar civarında olduğu hesaplanmaktadır, tahminler bu doğrultudadır. "Kayıt dışılıkla mücadele" adı altında bu iktidarın yaptıkları nedense bu alana hiç uğramamaktadır ve kayıt dışılıkla mücadele sadece küçük esnafın pos cihazlarına dayandırılarak çözülmeye çalışılmaktadır. Vergi gider bildiriminden yola çıkılarak vergilendirilmemiş, kayıt dışı kalmış gelirleri yakalayıp vergilendirmeye yarayacak olan inceleme ve vergilendirme yetkisi bu pakette yoktur. Böylece kayıt dışı ekonomiyi kayda alma olanağı da tamamen dışlanmıştır. Türkiye son yıllarda bu tür kayıt dışı servetlerin, gelirlerin inanılmaz boyutlara ulaştığı bir ülke konumuna gelmiştir maalesef ve bu tür kayıt dışı servetlerin, kayıt dışı gelirlerin sahipleri aynı zamanda siyaseti de finanse edenler arasında yer almaktadır. Bu nedenle iktidar bu alana dokunmaktan özellikle kaçınmaktadır, çok açık bir şekilde bundan kaynaklıdır. Servet bildirimi ve gider bildirimi olsa, bir defaya mahsus olarak beyan alınıp ortaya çıkacak farklardan vergi alınsa bu yılın bütçe açığı kapanır ve gelecek yıllar da kurtarılır ama iktidarın böyle bir siyasi cesareti kesinlikle yoktur. Kayıt dışı ekonomiyi kayda almak, vergi dışı servet ve gelirleri vergilendirmek için en ufak bir adım atılmamaktadır.

Bildiğiniz gibi, vergi harcaması kalemi vardır bütçede ve çoğu sermaye kesiminden olmak üzere toplanmasından vazgeçilen yani peşkeş çekilen vergiler ki bütçede "vergi harcaması" olarak kaydedilen bu vergi muafiyetleri 2024 yılında 2 trilyon 200 milyar tutarındadır. Bunun yaklaşık 1,6 trilyonluk kısmı sermayedardan toplanmayacak vergiler ve teşviklerdir. Toplanmasından vazgeçilen bu vergiler, 2024 yılında toplanması hedeflenen vergilerin yaklaşık yüzde 30'una yaklaşmaktadır. Bütçe açığı 2,6 trilyon, sadece sermayedardan toplanması vazgeçilen bu 1,6 trilyonluk vergi alınsa bütçe açığı 1 trilyon liraya kadar düşmektedir ama bu da yapılmamaktadır.

KÖİ projeleri: Şimdi, bu kanun teklifiyle yap-işlet-devret modeli çerçevesinde, kamu-özel iş birliği modeli kapsamında bulunan şirketlerin kurumlar vergisinin yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkarılması öngörülüyor. Bunun çok büyük bir getiri sağladığını düşünmeyin sakın, şaka gibi bir adım bu aslında baktığımızda. Neden? Bu düzenlemeyle milyar dolarlık kazanç garantileri verilen firmalardan alınması öngörülen vergi sadece ve sadece 500 milyon lira tutarındadır. Şaka burada bitiyor, 500 milyon lira tutarında yani açık ortada, alınması gerekenler ortada ama bu yapılmıyor.

Gelir İdaresi Başkanlığının raporunda -o sızdırılmış olan diye ifade edilen raporda- 44 kamu-özel iş birliği işletmesi olduğu ve bunların 37'sinin matrah beyan etmediği, dolayısıyla, bu 37 şirketin tek kuruş vergi vermedikleri ve zarar beyan ettikleri bilgisi kamuoyuna yansımıştır. Buralara el atıyor mu iktidar? Hayır, buralara da el atmıyor.

Peki -Komisyonda da tartıştık- borsa kazançlarından bir vergilendirme söz konusu mu? Hayır, öyle bir şey söz konusu değil. Kripto varlık yasası çıktı, Kripto varlık yasasında bir vergilendirme yoktu "Bu yapılacak." dendi, geldi mi bu, Komisyona? Gelmedi. Bugünkü pakette var mı kripto varlıkların vergilendirilmesi? Yok. Çok büyük haksız kazançlar elde edilmeyecek mi? Edilecek ama o konuda da iktidar bir adım atmıyor, aynı kur korumalı mevduatın vergilendirilmemiş olması ve büyük haksız kazançların yaratılmış olması gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Oluç, lütfen tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Bu açıdan baktığımızda bu pakete, göründüğü gibi pakette olanlar değil olmayanlardır esas konuşulması gereken ve olmayanlar esas itibarıyla eğer değerlendiriliyor olsaydı, eğer iktidarın böyle bir siyasi cesareti olsaydı o zaman başka bir paketle karşı karşıya kalınırdı ve başka adımlar konuşulurdu. Peki, ne var bu pakette? Ne var bu pakette? Bunların hiçbiri yok, sermayenin vergilendirilmesi yok, haksız kazancın vergilendirilmesi yok; emeklilerin maaşlarının 10 bin liradan 12.500 liraya çıkarılması var. Utanç verici bir durum, gerçekten utanç verici durum ve inanıyorum ki AK PARTİ'li vekillerin birçoğu için de utanç verici bir durum bu. Emeklilerin maaşlarının 2.500 lira artırılmasının büyük bir başarı olarak bu topluma anlatılmasının hakikaten savunulabilir hiçbir yanı yoktur ve bu ayıbı da AKP-MHP iktidarı birlikte işlemiştir.

Teşekkür ediyorum dinlediğiniz için. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)