Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 108 |
Tarih: | 25.07.2024 |
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, sevgili emekçi halklarımız; ben sözlerime kırk üç yıl önce 25 Temmuz 1981'de polislerce açılan ateş sonucu katledilmiş olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Deri-İş Sendikası Genel Başkanı ve Sosyalist Vatan Partisi Merkez Komitesi üyesi Kenan Budak'ı anarak başlamak istiyorum; kendisini saygıyla ve özlemle anıyorum.
Kenan Budak, Doktor Hikmet Kıvılcımlı çizgisinden gelmekteydi ve Doktor Hikmet Kıvılcımlı bu toprakların en eski sosyalistlerindendi. Özellikle Kürt halkıyla, Türkiye ve emekçiler, tüm ezilenlerin ortak mücadele zeminini güçlendirmek için hayatını mücadeleye adamıştı ve bu mücadele sırasında yirmi iki buçuk yılını cezaevinde geçirmişti. Kenan Budak da aynı siyasi çizgiden geliyordu ve ben de sözcüsü olduğum Sosyalist Dayanışma Platformu da aynı siyasi gelenekten geliyoruz. Bu siyasi gelenek ki sınıf mücadelesi ile siyasi mücadelenin birleşmesi gerektiğini ve özellikle bütün ezilenlerin mücadelesinin ortak olması gerektiğini söyleyen bir siyasi gelenektir ve o yüzden partimiz DEM PARTİ de bütün saldırılara rağmen, bütün nefret söylemlerine rağmen yan yana bir arada mücadeleyi yükseltiyoruz.
Kenan Budak, 12 Eylül darbesi sonrasında vur emriyle aranıyor olmasına rağmen gidip teslim olmamış, tam tersine işçi sınıfını örgütlemek için, darbeye karşı işçi sınıfını örgütlemek için sokak sokak, fabrika fabrika dolaşmıştır ve bunun bedelini canıyla ödemiştir. Kenan Budak gibi sendika önderleri ve devrimciler olduğu için, onlar zamanında direndiği için bizler de şimdi bir arada mücadele edebiliyoruz. İşte, o, 24 Ocak Kararları uygulansın diye yapılan 12 Eylül darbesi hâlâ etkilerini sürdürmektedir. Hiç öyle, boşuna darbeye karşıyız diye bizi kandırmaya çalışmayın. 24 Ocak kararları uygulansın diye yapılan 12 Eylül darbesinin tüm nimetlerinden faydalanılıyor. Ne anlamda faydalanılıyor, bir bakalım isterseniz: İşçi sınıfının daha fazla sömürülmesi için, emekçilerin daha fazla sömürülmesi için, darbeden bu tarafa emekçilerin örgütsüzleştirilmesi, neoliberal politikalarla sendikasızlaştırılması ve taşeron sisteminin her yere yaygınlaştırılmasıyla güvencesiz çalışma rejiminin hayata geçirilmesi konusunda AKP iktidarı kimsenin eline su dökemez.
Çok somut veriler paylaşmak istiyorum sizinle. 1978'deki kişi başına millî gelirden asgari ücretin payını söylüyorum. 1978'de kişi başı millî gelirin yüzde 3,4 üzerindeymiş asgari ücret. Peki, 22'ye gelelim, 2022 rakamlarını bulabildim, asgari ücret kişi başı millî gelirin yüzde 40-45 altında. Yani o zamandan bu zamana, işçiler, emekçiler çok daha fazla yoksullaştırılmış. "Sizler çok fazla güldünüz, biraz da patronlar gülsün." denilen ve bunun için yapılan darbenin tüm nimetlerinden şimdi de faydalanıldığını görüyoruz. Peki, ücretlilerin millî gelirden aldığı paya bakalım: 1978'de bu pay yüzde 35 civarı iken 2022'de bu yüzde 23 civarına düşmüş. O zamandan bu zamana emekçiler daha da yoksullaşmışlar.
Ben sözlerimi şöyle tamamlamak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz cuma gününden bu zamana kadar İstanbul Çatalca'da Polonez fabrikasında çalışan işçiler işten atılıyorlar. Bakın, neden işten atılıyorlar? Bu işçiler sendikaya üye oldukları için, anayasal hakları olan sendikaya üye oldukları için işten atılıyorlar. Polonez çok ilginç bir işletme, bu işletmenin yüzde 77'si Ürdün menşeili yani çok yerli ve millî bir sermaye(!) Teşvikler alıyor, müthiş teşvikler alıyor ve aynı zamanda, nasıl oluyorsa orada örgütlenen TEKGIDA-İŞ Sendikasının örgütlenmesi sızdırılıyor, kaç işçiyi örgütlediği sızdırılıyor ve bir anda bu sendikal mücadelede öncü olan arkadaşlar işten atılıyor Kod 46'yla yani yüz kızartıcı suçlardan işten atılıyorlar ve cuma gününden bugüne kadar fabrika önünde direnişlerine devam ediyorlar. Bu direniş sırasında ben kendilerini ziyaret ettim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Konukçu, lütfen tamamlayın.
KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - 40 dereceye varan sıcaklıkta, güneşin altında direnişlerine devam ediyorlar. İşten atılan arkadaşların işe dönmesi için, anayasal bir hak olan sendikalı olma hakkını kullanabilmek için mücadeleye devam ediyorlar.
Ben Kenan Budak yoldaşımın ölüm yıl dönümünde, bir kez daha direnen bütün işçileri buradan bir kere daha selamlamak istiyorum.
Bakın, son sendikalaşma oranları, temmuz verileri açıklandı, işçilerin sendikalaşma oranı gitgide düşüyor. Bu da sizlerin marifeti yani insanlar için, emekçiler için tamamen güvencesiz bir ortam yaratacaksınız, yaratıyorsunuz ki bir avuç daha da zengin olsun diye ancak bu böyle devam etmez, Kenan Budaklar bitmez diyerek sözlerimi tamamlamak istiyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)